Dolar (USD)
32.40
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2398.69
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yeniden doğuşun sancıları

Yeniden doğuşun sancıları
14 Aralık 2021 11:58:27

Mustafa Oktay Düz / Haber Analiz

WhatsApp Image 2021-12-14 at 16.36.50_6e25fbfaac65d9d789e68ac878acbd54.jpeg

Hemen hemen her toplumda atasözleri çok önemli bir yer işgal eder. Türk milleti için ise daha bir önem arz eder bu sözler. Örneğin; “Yeryüzünde her doğum sancılı olmuştur” sözü bunlardan biridir.

Ben de yazıma başlarken ülkemizin içinde bulunduğu bu zor zamanların ruhuna uygun bu sözle girizgah yapayım dedim. Şimdi alaka kurmak isteyenler yazının devamını okuduklarında anlayacaklardır.

Tarihimizde bir çok kere devlet kurmuş, çoğu aşılamaz zorlukların üstesinden millet olarak gelmişizdir. Tarihimize bir bakın! Selçuklu Devleti Hasan Sabbah’ın entrikalarıyla nasıl büyük yaralar aldı ve sonra yıkıldı. Ardından Moğollar geldi. Bağdat’ı, Basra’yı yerle bir etti. Haçlılar Anadolu’yu talan etti. Kudüs’ü yağmaladı. Daha sayın gitsin. Bir çok devlet kuruldu ve yıkıldı.

Lakin Hoca Ahmet Yesevi, Mevlana Celaleddini Rumi, Hacı Bayram Veli ve daha nicelerinin ektiği hiçbir tohum çürüyüp yok olmadı. Günümüze kadar ya uzun süre çimlendi ya da uygun zamanda boy boy fidanlara dönüştü.

Kan ve göz yaşının en şiddetli yaşandığı dönemde özellikle 11, 12 ve 13. yüzyıllarda insanlığın karanlığa gömüldüğü zamanda Yunus’ların, Mevlana’ların sevgi çağını başlatmaları, bunun toplumsal düzene etkilerinden ticarete kadar yansıması ( ahilik döneminin başlaması) ve nihayetinde nizamı alem için altı asırlık çınarın doğması asla tesadüf değildir. O sancılı dönem olmasaydı belki insanlar bu sevgi çağrılarını bu kadar gönülden kabullenmeyecekti. Ve zulmedenler kendi kendilerinin mezarcısı oldular, iyilik ve hakikatin nesli hükmetmeye başladı.

Yakın tarihimize bakacak olursak, 1918 yılında Dünya Savaşından büyük bir yenilgiyle çıkmış, her bir bölgesinde düşman işgalinin olduğu bu ülke, yine bu milletin 1919’da verdiği kurtuluş mücadelesi ile yeniden doğmuştur. Peki bu doğum sancısız mı olmuştur? Hayır! Mustafa Kemal’in Bandırma’dan Samsun’a geçişi her tarafı yabancı güçlerin kontrolünde olan bir ülkede sanıldığı gibi kolay bir süreç değildir. Anadolu’nun bir çok yerinde kongreler düzenleyip, milleti bu zorlu sürece hazırlamak öyle düşündüğümüz gibi kolay olmamıştır. Özellikle de dönemin ekonomik şartlarını göz önüne getirdiğimizde bu millet hem malını hem canını vakfetmiştir.

Cephelerde askerler kuru ekmekle, çorbayla, bir tas hoşafla belki de günlerce “aç kalarak” mücadele etmiştir.

Tarihte olduğu gibi bugünde bir Milli Mücadelenin içerisindeyiz. Evet yanlış duymadınız, bu süreç tamda Cumhur-u Reis’in dediği gibi Milli bir mücadeledir. Bu mücadele askeri güçlerle değil, faizi kendilerine gelir edinmiş kişiler veya ülkeler ve bizleri ekonomik baskılarla hegemonya altına almak isteyenlerledir.

Milli mücadele söylemi referans alınırken tek ortak paydanın “milletin yekvücut olması refleksi” olarak görülebileceğini ve bunun dışında hiçbir benzerliğin olmadığını da vurgulamak isterim.

Bunu anlamayacak cahillikte olan bir zümrenin alaycı tavırları sizi Ülkü’nüzden etmesin. Aksine biz onlar içinde bu mücadelenin içerisinde olacağız.

Biliyoruz, bu mücadele kolay olmayacak. Kimi zaman bizi döviz kuruyla kimi zamanda geçmişte yaptıkları gibi stokçulukla yapmaya gayret edecekler.

Hatırlayalım!

Son iki yıldır dünyayı saran covid salgını, tüm dünyayı etkisi altına almış, sosyolojik, psikolojik ve ekonomik olarak bir çok soruna sebep olmuştur. Özellikle de dünya ekonomisi farklı bir yere evrilirken onlarca sorunu da beraberinde getirmiştir. Salgın bir çok dünya ülkesinde üretimi,istihdamı ve ihracatı etkilerken enflasyonu da önüne geçilemez hale getirmiştir. Avrupa ve Amerika’da onlarca yıldır “sıfır” olan enflasyon bugün %5 sınırlarını aşmış vaziyetteyken, Türkiye koronavirüs salgını sürecinde ve sonrasında ekonomik çöküntü yaşamamak için çeşitli ekonomik tedbirler aldı ve almaya devam ediyor. Bu tedbirler kapsamında faizlerin tek rakamlara düşürülmesi hedeflenirken üretim ve istihdamın artması sonucunda ihracatında tarihi rakamlarda artması kaçınılmaz olacaktır.

Kapitalist sistemin organik aydınlarınca yazılan faiz-enflasyon denklemini, zorunluluk gibi göstererek o sistemin faiz ayağını kabul etmeyenler her yerden saldırıyor. Ve en büyük argümanları da madem öyle faizi sıfırlayın! Faizin kalkacağı döneme inanmak için bugün bu adımların atılması elzemdir. Meşrutiyeti, çok partili siyasal yaşam denemelerini bilmeden bir gecede Mustafa Kemal Atatürk'ün "Efendiler yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz" sözüyle cumhuriyetin ilan edildigini sanmaları ne kadar temelsizse, faizin bir anda kaldırılabileceğini belirterek milli politikaya saldırmalarıda o kadar temelsizdir.

Adım adım, dişiyle tırnağıyla koca çınarı köklerinden canlandıracak bu milli politikaya saldıranların, yaşanan küresel krizi lokal bir kriz gibi anlatarak yaptıkları ajitasyonun, kapitalizmin ideolojik baskı aygıtlarının başında gelen sosyal medya aracılığıyla milletin aklına, irfanına, vicdanına hatta ortak gelecek arzusuna saldırması boşuna değil elbette.

Ülkenizden ve milli ekonomi mücadelesinden ümidinizi kesmeyin. Tüm bu sıkıntılı günler, doğacak güzel günlerin sancısıdır. Biz milletimize güveniyoruz. Güzel günleri hep birlikte inşaa edeceğiz.

Selamlarımla…