Zorunlu eğitim ve generaller
28 Şubat sürecinin ideolojik havasına uygun olarak hayata geçirildiği bilinen 8 yıllık kesintisiz eğitimle ilgili olarak basına da yansıyan bazı iddialar ortaya atıldı. Bu iddialardan Eski Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya ait olduğu iddia edilen bir ses kaydında, Karadayı; Mesut Yılmaz'a altın tepside iktidar teslim ettiğini söyledikten sonra karşılığında bir takım talepleri olduğunu bunların arasında hükümetten 8 yıllık eğitimi mutlaka sağlamalarını istediğini söylemekteydi. Buna göre Orgeneral Karadayı'nın 8 yıllık zorunlu eğitim talebinin ardında İHL'lerin orta bölümünün yok edilmesi yatmaktaydı. İHL'nin önü kesilmesi için atılan bu adımın pek çok köklü eğitim kurumunun da yapısını bozacağı hiçbir şekilde hesaba katılmadı. Anadolu Liseleri, Fen Liseleri öğrenci alımlarını 8. sınıf sonuna bırakmak zorunda kalırken; pek çok köklü özel okul orta kısımlarını kapatmak yada ilkokul açmak zorunda kaldı. Aslında 8 yıllık zorunlu temel eğitim projesi yeni değildir, ilk kez yine olağanüstü bir süreçte 12 Mart Muhtırası sonucu kurulan I. Erim Hükümeti programında; "zorunlu öğretim süresinin ileride bütün yurda yayılmasına hazırlık olarak çok yönlü öğretim yapan ve öğrenciyi hem üst okullara hem de çalışma hayatına hazırlayacak 8 yıllık okulların deneme olarak kurulmaları için gerekli hazırlıklara hemen başlanacaktır" şeklinde karşımıza çıkmıştır.
Katsayı adaletsizliği
Türkiye'de eğitim özgürlüğünü baltalayan önemli meselelerinden biri de katsayı uygulamasıydı. Uygulamaya göre; İmam hatipler dahil, meslek liseliler kendi bölümlerinin dışında bir bölümü tercih ettiklerinde puanları daha düşük bir katsayıyla çarpılıyor.
Son yıllarda bazı generallerin yukarıda da ifade ettiğimiz türden basına yansıyan ses kayıtları ortaya çıkmıştı. Bu belge niteliğindeki ses kayıtları generallerin eğitime olan müdahalesini ortaya koyan nitelikteydi. Bunlardan biri de 10 yıldır milyonlarca meslek lisesi öğrencisini mağdur eden katsayı engeliyle ilgili olanıdır.
Katsayı uygulamasının iptali için 2004 yılında AK Parti hükümeti bir yasa teklifi sunmuş ve bu yasa dönemin Cumhurbaşkanı olan Ahmet Necdet Sezer tarafından veto yemişti. Basına düşen ses kayıtlarına göre; katsayı engeli 28 Şubat sürecinde Genelkurmay İkinci Başkanı olarak görev yapan Orgeneral Çevik Bir'in "İmam Hatip Liselerinin şube açmasını" engellemek amacıyla Mesut Yılmaz başkanlığındaki 55. hükümete uyarı yazıları göndermesiyle başlıyordu. Çevik Bir, 14 Temmuz 1998 tarihli Yüksek Öğrenim Kurumu'na (YÖK) gönderdiği yazıda; "İrticai grupların istismarı" için ÖSS sisteminde değişiklikler yapılmasını istemiş, Kemal Gürüz başkanlığındaki YÖK ise 10 yıldır uygulanan ve tüm meslek liselerinin önünü tıkayan bu uygulamayı başlatmıştı.
Laiklik ve cumhuriyeti koruma kaygısıyla çıkartılan ve meslek lisesi çıkışlı öğrencilerin üniversiteye girişini imkansız hale sokan bu katsayı uygulamasının bir generalin talimatıyla devreye sokulmuş olması gerçekten vahim sonuçlar doğurmuştur ülkemizde. Komutanlar, imam hatip lisesi çıkışlı öğrencilerin üniversiteye girişini engelleyerek laikliği koruyacaklarını sanmışlardır. Şüphesiz söz konusu eğitim olduğunda sonuç hiçte öyle olmamıştır. Yüz binlerce meslek lisesi öğrencisi yoktan yere mağdur edilmiştir. Bu durumun vahametini kavrayan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan meslek liseleri ve imam hatip liseleri mezunlarına yönelik katsayı farkı uygulamasını kaldırmıştı.
O dönem İstanbul Barosu konuyla ilgili yaptığı bir açıklamasında; "YÖK meslek lisesi mezunlarının haklarını koruyor görüntüsü altında, aslında imam hatip lisesi mezunlarının katsayı puanı uygulanmaksızın genel (düz) lise mezunları gibi üniversitelere girmelerinin yolunu açmış bulunmaktadır" diyerek bir nevi katsayı uygulamasının iptalinin ardında imam hatip liselerinin önünün açılması olduğunu vurgulamaktaydı. Karara itiraz edenlerin ortak endişesi; imam hatip liselerinin önünün açılacağı ve ülkeye irtica geleceği noktasındaydı. Hatta bir "eğitim sendikası" olan Eğitim-Sen'in Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, kararı, "YÖK, AKP'nin oyuncağı oldu" diye değerlendirmekteydi.(1)
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın meslek liseleri ve imam hatip liseleri mezunlarına yönelik katsayı farkı uygulamasını kaldırmasının ardından binlerce mağdur olmuş öğrenci rahat bir nefes almıştı. Gençlerin önündeki bu izahı mümkün olmayan tuhaf engelin kalkmasıyla gençlerin geleceğe olan güvenleri az da olsa artmıştı. Ancak Türkiye ilginç bir ülke. Örneğini demokratik ülkelerde göremeyeceğiniz bir yığın tuhaflıkla karşılaşma şansınız çok fazla burada. Örneğin eğitim, eğitimle uzaktan yakından ilgisi ve bilgisi olmayan başta komutanların ve hukuk adamlarının elinde bir oyuncağa dönüştürülmüştür. Eğitime, ne yazık ki eğitimcilerden ve bu alanda işlev gören eğitim sendikalarından başka herkes yön vermeye çalışır.
Türkiye'de eğitimle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan, bu konuda yeterli donanıma sahip olmayan generallerin eğitime bu denli karışmaları kuşkusuz ideolojiktir. Generallerin eğitimde yol açtıkları zarar-ziyanın telafisi ise uzunca bir süre mümkün gözükmemektedir. Liselerde hala askerlerin girmeye devam ettiği 28 Şubat ve önceki müdahalelerde eğitimle ne denli oynandığı ortadadır. Bu zarar-ziyanın telafisi gerekmektedir. Bu ülkede barışın, huzurun, birlik-beraberliğin artması, bilimde, sanatta, teknolojide ilerlemenin yolu özgür eğitim kurumlarından yetişen kaliteli insanlarla gerçekleşeceği unutulmamalıdır. Ancak kalitenin artması için eğitimde eşitsizliğe ve adaletsizliğe yol açacak her türlü yasa ve yasaklardan arınmak gerekiyor.
YARIN: 4+4+4 Eğitim Reformu
(1) http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=7039
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.