Toplumsal değerler, özgürlük anlayışı ve ahlaki sınırlar üzerine son günlerde yürütülen tartışmalar giderek alevleniyor. Sanat dünyasında sahnede sergilenen ahlak dışı davranışların toplum üzerindeki etkisi, bireysel özgürlük ile kamu ahlakı arasındaki çizgiyi yeniden gündeme taşıdı. Toplumun farklı kesimlerinden farklı açıklamalar geliyor. Sahnede soyunan sanatçıların bilhassa muhalefet tarafından ‘laiklik’ ve ‘özgürlük’ bayraktarlığı yaptığı şeklinde yorumlanıp alkışlanması ise ahlaki yozlaşmanın en net göstergesi. Hukuki yaptırımlar, toplumsal sorumluluklar ve kültürel değerler üzerinden süren bu tartışmaları Oyuncu Ali Nuri Türkoğlu ve Hukukçu Hadi Dündar Milat’a değerlendirdi.
Biz böyle değildik
Özgürlük adı altında kasıtlı olarak kendilerini ‘ten’e indirgeyen birilerinin olduğunu ifade eden Oyuncu Ali Nuri Türkoğlu, “İnsanın kendisini bedene indirmesi şaşılacak durum. Çünkü insan çok yüksek bir varlık. Bu özgürlük değil, olsa olsa esaret; ten esaretidir. Biz böyle bir millet değildik, o da çok aşikâr” dedi.
Özümüze dönmeliyiz
Yüz yıl önce yabancı ülkelerde bile insanların bugünkü gibi olmadıklarını belirten Türkoğlu, “Kimsenin üzerinde mayo, bikini yoktu. İnsanlar utandıkları için kıyafetleriyle denize girerlerdi. Bir asır sonra bugün geldiğimiz noktada ise hiç olmaması gereken; Türk topraklarında, Müslüman bir coğrafyada yaşananlardır. İnsanlar sorumluluk alanlarını kendileri belirleyebilir, ama “Senin özgürlüğünün başladığı yerde benim sınırlarım biter” diye bir söz var. Dolayısıyla aslında hepimizin alanlarına saldırılıyor. Bu özgürlük olamaz. Bu, ahlaki bir tecavüz, bir tavır. Yeniden özümüze, kodlarımıza dönmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
Gereken cezayı almalılar
Teşhirciliğin hukuki yaptırımı olduğuna dikkat çeken Avukat Hadi Dündar, “Savcılık makamı büyük tepki çeken Manifest grubuna yönelik soruşturma başlattı. Şahıslar şu an adli kontrolle serbest bırakıldı. "Kamu düzeni" diye bir şey var. Kamu düzeninin yanında bir de kamu ahlakı var. Kamu ahlakının korunması gerekiyor. Eğer bir şahıs çıkıp ahlaksızca bir harekette bulunursa ya da vücudunu teşhir edebilecek şekilde, insanlara örnek olabilecek şekilde onları farklı bir yöne çekme durumu söz konusu olursa, bu şahıslar kesinlikle Türk Ceza Kanunu'ndaki karşılığını, cezalarını alacaktır” şeklinde konuştu.
Avrupa'da hukuki yaptırım var
Her giyinme tarzının bir yeri ve bir alanı olduğunu vurgulayan Dündar şöyle konuştu: “Şu an dünyadaki bütün ülkelerde bununla ilgili düzenlemeler var. Avrupa'da ya da Amerika'da da çoğu ülkelerde, hatta havaalanlarında, uçakta dahi kıyafet uygun değilse, "Kıyafetini düzenle" diyor. Dışarıda sokakta eğer bikiniyle geziyorsan, bununla ilgili Avrupa son zamanlarda ciddi anlamda para cezaları kesiyor. Eğer sanatçıysan ve insanları yönlendirebilecek bir pozisyondaysan, özellikle çocuklara yönelik bir çalışma içerisindeysen, çok daha fazla dikkat etmen gerekir. Ancak ne yazık ki son zamanlarda birileri bunun üzerine oynuyor. Bazı şarkıcılar sahnede soyundukça muhalefet her fırsatta onu belediyelerinde daha fazla konsere çağırıyor. Bu böyle olunca diğerleri de aynı şekilde bu yolda devam etmeye çalışıyor.”
Bir anda nasıl ünlü oldular?
Sesi ya da sanatıyla ön planda olan sanatçılara mümkün mertebe değer verilmediğini kaydeden Dündar, “Böyle olunca bir ayrıştırma, toplumu ikiye bölme oluyor. Bu durumu küresel anlamda da görmemiz lazım. Manifest grubu ne zaman ve nasıl ortaya çıktı, kim parlattı, hangi dergilere kapak oldu, kimler destek oldu? Bir anda nasıl Anadolu'da hemen turneye çıkabildiler? Bunların hepsinin incelenmesi gerekiyor. Çünkü orada ciddi anlamda bir el, bir destek var. Bunları ön plana çıkartıp, özellikle ortaokul ve lise çağındaki kızların gözünde yükseltmeye çalışıyorlar. Geçmişten günümüze bu devamlı yapılıyor” diye konuştu.
Muhalefetten destek göreceklerdir
Sahnede LGBT ve 18 yaş üstü hareketler yapıldığına dikkat çeken Dündar sözlerini şu şekilde noktaladı: “Bu sözde sanatçılar ve gruplar LGBT'yi, teşhirciliği gençlere empoze etmeye çalışıyor. Onun için Cumhuriyet Başsavcısının yaptığı soruşturma çok doğru, çok yerinde. Yurt dışına çıkamazlar, imzaya gidecekler. Aynı zamanda burada ileriki aşamalarda ceza da alacaklardır. Ama bu tek başına yeterli değil. Toplumun tamamının bu şekilde hareket etmesi gerekir. Fakat yarın öbür gün muhalefet partileri bunları destekleyici mahiyette açıklamalar yapsalar ya da özellikle bunları alıp onlara konser verdirirse, o zaman ne olacak? Bunun önüne geçilmesi gerekir.“