Ahmaklar ve Ateşkes Günü
TDK'nin sözlüğünde 'ahmak' şöyle tanımlanıyor: " Aklını gereği gibi kullanamayan, yeteneği olmayan, zekâsı pek gelişmemiş, bön, budala, aptal,"
"En doğru, en yüksek fikir, bir cahil veya ahmağın elinde gülünç, değersiz bir hâle gelebilir" diyor, M. Kaplan
Ateşkes Günü, 11 Kasım 1918'de Fransa'da imzalanan anlaşmayla 1.Cihan Harbi sona ermiş(!)
15 Temmuz'a 'batıl' diyen, ezanın Türkçe okunmasını isteyen ahmak...
"Ahşaptan maşa, ahmaktan paşa olmaz"der, atalar.
Hayır, savaş bütün şiddetiyle devam ediyor; terörle, darbelerle, iç savaşlarla. Daha kanlı ve daha sofistike yöntemlerle. 2. Cihan Harbi de bu savaşın devamıydı. Siyonist teröre devlet kuranlar, aynı yöntemi bu kez Müslüman coğrafyanın içinden devşirdikleri, hainlerle, ahmaklarla ittifaklar kurarak yeni bir terör devleti kurma çabasındalar. Küresel kan baronları binlerce TIR dolusu silahın parasını da adına devlet denilen kuyubaşlarından ve kuyubaşı bekçilerinden tahsil ediyorlar. Konsolosluklarını insan mezbahanesine çeviren bu caniler, devlet adamı kisvesinde dolaşıyorlar. Küresel katillerin sofrasında kemik yalayıcılığına devam ediyorlar.
Cehaletin gayyasındadır, ahmak. Küfrün gönüllü emir eri, bozguncuların aparatıdır. Boynunda bir utanç yaftası olarak duran iri unvanı olabilir. Ulusal ve küresel hücre tipi yapılanmaların vazgeçilmez elemanıdır. En güzel, en masum duyguların katilidir. " Şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit eder."
Meclis kürsüsünden had bildirir, ağzının dolusu zehir kusar, milletin hak mücadelesini batıl gösterir. Hem Ebu Cehil’in bayraktarlığını yapar hem de Allah yolunda cihat ettiğini söyler. Kirlidir, yapışkandır, sasıdır.
İslam’ı gerici, çağdışı olmakla itham eder, sonra da kendini Müslümanlardan sayar. İyiyi kötüden ayıramaz; bön, budala ve aptaldır. Tarihe, mukaddesata, aileye küfürde yarışır, terörü demokrasi mücadelesi olarak gösterir. Kendine uygun bir din oluşturmak, dini vicdanlara hapsetmek ister.
Üstat Necip Fazıl Kısakürek ahmak'ı şu dizelerle tasvir ediyor: " Ancak gözünün gördüğüne inanan akılcıya bak / Başını kuma sokmuş deve kuşundan ahmak"
Cihangirane ahmakların, 15 Temmuz'da bir kahraman edasıyla milleti tehdide kalkıştığı günlerde millet, gövdesiyle hainlerin tanklarını, uçaklarını birer kartondan oyuncağa döndürdü. Ahmaklar, ihaneti bugün oyun olarak perdelemeye çalışıyorlar.
" Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak! " diyen Üstat, 14 Mayıs 1950'de "Yeter söz milletindir" diyerek hakimiyetine sahip çıkan bu milletin duygusuna, düşüncesine tercüman oluyor, ahmakların tahakkümü, tarassudu da büyük bir hezimete uğruyordu. Bu zorba anlayış, cumhursuz cumhuriyet projesinden vazgeçmedi.
Savaş devam ediyor. Yüz sene önce atılan imzalar hiçbir zaman geçerli olmadı. Savaşın son göstergesi 15 Temmuz'du. 1914'te Çanakkale'ye nasıl ve hangi gerekçelerle saldırdılarsa bugün de aynı gerekçelerle terör örgütleriyle ve tefecilere TEFETÖ'yle ( Tefeci Terör Örgütü ) saldırıyorlar. Her on yılda yapılan darbeler 1. Cihan Harbi'nin devamıdır.
1.Cihan Harbi'nde 9 milyon insan öldü; bugün sadece Suriye'de 1 milyon, Irak'ta 3 milyon insan katledildi. 76 milyon göçmenin olduğu bugünler, Barış Günleri mi, Ateşkes Günleri mi? Bütün insanlık yalana teslim. BM, korkuluk bile değil, terör devleti İsrail için kurulmuş bir 'örgüt'.
Bütün cepheler açık; Çanakkale, Filistin, Irak, Suriye, Kanal, ( Mısır) Hicaz, Yemen, Kafkasya... ve alabildiğine kan akıtılıyor. Ama demokrasi, insan hakları, barış kelimelerini de ağızlarından hiç düşürmüyorlar. Hem bozgunculuk yapıyorlar hem de nizam verdiklerini söylüyorlar.
Ateşkes Günü'nde ateşe devam ediyorlar; Suriye'de terör koridoru oluşturmak için her türlü yolu, yöntemi deniyorlar, daha kanlı saldırılara hazırlanıyorlar, ahmaklar ise bunu çağdaşlık adına alkışlıyorlar.
Cemal'in naşını hâlâ teslim etmediler...
