Nükleerin kalbine yolculuk

Yakın zamana kadar Türkiye'nin sahip olmadığı üç teknoloji vardı. Nükleer enerji, uzay ve optik teknolojisi. Uzay ve optik alanında küçük adımlarla da olsa ilerleme var.

Uzaydaki uydu sayımız gün geçtikçe artıyor. TÜBİTAK ve diğer savunma sanayi şirketlerinin gayreti ile iha ve sihalar için havadan görüntü alan kamera üretmeye başladık. Ancak fotoğraf, kamera ve tıptaki optik ürünlerin tamamını hala dışarıdan alıyoruz.

Nükleer enerjideki durumumuz ise içler acısıydı. Ayağımıza vurulan nükleer prangayı bir türlü kıramıyorduk. Halbuki nükleer enerji dünyanın en ucuz ve en temiz enerjilerden birisiydi. Üstelik AB, nükleerin temiz ve çevreci olduğunu onaylamıştı. Kendileri tepe tepe kullanıyor ama o teknolojiyi bize vermiyorlardı. Batıya inat biz de Ruslar'danaldık.

***

26 Nisan Çarşamba akşamı Akkuyu'dan içeri girmemiz kolay olmadı. Güvenlik tedbirleri had safhadaydı. Tam da vardiya değişim saatine denk gelmiştik, giriş çıkış kapıları insan kaynıyordu.

Akkuyu'dakarşılaştığmız manzara şuydu: Dünyanın en büyük nükleer santralinin inşaat alanına girmiştik. Üç vardiya halinde günde 25 - 30 bin kişi her gün içeri girip çalışıp çıkıyordu. Bunca yıllık geç kalmışlığın acısını çıkarırcasına dört ünitenin inşaat ve montaj çalışması aynı anda devam ediyordu.

Santralin yapımında 1300'den fazla iş makinesi çalışıyordu. Bugüne kadar 140 bin ton inşaat demiri kullanılmış, 1,3 milyon metreküp beton dökülmüştü. İnşaatlar 9 şiddetindeki depreme dayanıklı yapılıyordu.

***

Geçen hafta Rusya'dan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ne 230 milyon usd değerinde uranyum getirildi. 27 Nisan Perşembe günü yapılan törenle de ilk üniteye yakıt verildi. Böylece Türkiye nükleer enerjinin barışçıl kullanımına ilk adımını attı.

Akkuyu'yu Ruslar yapıyor. 25 milyar dolar harcayıp ylda 35 milyar kilovatsaat elektrik üreterek Türkiye'ye satacaklar. Santral bittiğinde toplam 4 bin 800 megavat kurulu güce sahip olacak. Ama devlet Akkuyu bitmeden Sinop'u başlatmak istiyor.

Akkuyu, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında kalkınma, büyüme, güçlenme ve endüstrileşmenin temel dileklerinde birisi olacak.