11 Eylül plan içinde plan
Bilindiği üzere küreselcilerle ulusalcıların, başka bir deyimle Siyonistlerle haçlıların, içten içe bir rekabetleri var. Her ne kadar bunu dışarıya çok yansıtmak istemeseler de bazen mızrak çuvala sığmıyor. Her ne kadar, ıslama ve Müslümanlara düşmanlıkta ve Tanrıyı kıyamete zorlama vb. safsatalarda beraberlikleri olsa da böyle bir vakıa mevcuttur.
İşte bu düşmanlıktaki beraberlikleri sebebiyle, 11 Eylül ikiz kuleler saldırılarını; hemen Müslümanların, hatta İslam’ın üzerine yıkıverdiler. Evet bu işte kuklalar, kimi ahmak Müslümanlar olabilir. Ama kuklacı kesinlikle farklıydı. Bu konuda İngiltere Başbakanı’nın, “Saddam kimyasal silah üretiyor” şeklinde düzmece raporları malum. Sonra da “pardon” diyerek bunun düzmece olduğunu dünyanın gözünün içine bakarak itiraf etse de altı alan çoktan Bağdat’ı geçmişti. Bir ülkenin nerdeyse tamamı adeta dümdüz edilmiş, milyonlarca insan, ölü, yaralı ve muhacirler kervanına katılmıştı bir kere…
Şu anda anlaşılıyor ki, işin içinde iş, plan içinde planlar var. Öyle görünüyor ki 11 Eylül, küreselcilerin ulusalcılara sinsi, derin ve büyük bir kazığı olma ihtimali daha yüksek. Şöyle ki, ABD’yi belli bir zamana kadar kendi emelleri için kullanan Siyonist Yahudi kanat, yıllar öncesinden karargahını Çin’e taşımaya karar vermiş. Küresel baronların sermaye ve üretim üslerini büyük oranda Çin’e taşıması, Pentagon ve haçlı kanadının öfkesine neden olmuştu. Çünkü bu durum, ABD’nin altından zeminin kaymasına neden oluyordu.
11. Eylül’ün, ABD tam da Çin’i hedefe koymuşken gerçekleşmesi, tesadüf olmasa gerektir. Bilindiği üzere, 11 Eylül’den hemen önce, ABD ve Çin arasında restleşmeler başlamış, karşılıklı ithalat ve ihracatlara kota uygulamaları başlamıştı. Bu uygulamalar, her gün biraz daha kızışıyor, ekonomik savaşın tendi, yükselerek devam ediyordu.
Evet, tam ABD Çin’e yönelik farklı ve daha yüksek perdeden yaptırımlar için kolları sıvamışken, küresel derin güçler arkadan dolanarak ABD’ye operasyon çektiler. Böylece ABD, çeyrek yüzyıl sürecek yeni bir Ortadoğu macerasına sürükleniverdi. Siyonistler, Evangelistleri de tam manasıyla faka bastırıp kendi emelleri için kullandılar. Oğul Bush’un: “Haçlı savaşı başlatıyoruz diyerek zaten savaş hali yaşayan İslam alemine çok daha büyük işgale girişiyordu.
Haçlı Siyonist ittifakı, daha önce Saddam’ı Kuveyt üzerine salarak, Irak’ı işgal planı yapmıştı. “Birinci körfez savaşı” adıyla tarihe geçen bu ilk hamlede Irak’ı tamamen çökertemediler ama ikiye bölmeyi başardılar. Hatta Türkmenler bölgesindeki kısmı bölünmeyi de sayarsak, Irak’ı iki buçuk parçaya bölmüşlerdi. Böylece ikinci hamlede daha kolay işgal edilmeye hazır hale getirilmişti. Siyonizm’in meşhur “Ferriq tesud/böl ve yönet” planı, devam ediyordu.
Nitekim 11 Eylül sonrası başlatılan ikinci körfez savaşında Irak’ın bölünmesi daha da derinleştirildi. Bu defa çok daha fazla bir yıkım, katliam talan gerçekleştirildi. Irak’ın petrol vs. kaynaklarına 39 yıllığına el konuldu. ABD, hem yeni silahların denenmesinde İslam diyarını poligon olarak kullandı. Hem de bu silahların reklamını yaptı. Cephelerden, yedi 24 canlı yayınlarla teknolojik silah, mühimmat ve araç gereçler tanıtılıyordu. Tabi bu atışlarda hedefler canlıydı. Hem de insan canı… Ama yiten canlar Müslümanların canı olunca, her zamanki gibi dünya üç maymunları oynamaya devam etti. Tabi miadı dolmuş ve imhaları büyük masraf isteyen füze ve bombalar da getirilip İslam diyarına döküldü. Sonra da “demokrasi getirme bedeli” olarak tüm bunların faturası, mazlum halklara kesildi.
ABD, Daha sonra yirmi yıl sürecek Afganistan macerasına başladı. Yakıp yıkma, katliam ve sömürü itibarıyla, Afganistan’da yaptıkları, Irak’ta yaptıklarından daha farklı olmadı. Tabi bazı farklar vardı ki, bu farklardan biri de buradan, ABD vd. batılı devletlerin kontrolünde dünyaya servis edilen uyuşturuculardı. Nitekim Müslümanlar yeniden kontrolü alır almaz, İngiltere’den bir bakan: “Taliban daha önce yaptığı gibi uyuşturucunun kökünü keserse, Avrupa uyuşturucu krizine girer” manasında açıklama yapmıştı.
ABD, Afganistan’a 2,3 trilyon (yazıyla, iki trilyon üç yüz milyar) dolar gömdü. Tabi ABD vs. batılı ülkelerin tüm İslam coğrafyasındaki işgalleri de çok yüksek masraflar gerektiriyor. Hatırlayalım uzmanlar; “ABD neden bize karşı PKK, PYD, DEAŞ, IŞİD gibi vekalet ordularıyla savaşıyor?” sorusuna cevap verirken bir sebep de; 1 ABD askerinin yurt dışında savaşmasının aylık masrafı, on bir bin dolar. Ama bir vekil asker bin dolar veya daha da aşağı. Sonuç olarak (ABD'nin halen toplam kamu borcu yaklaşık 25 trilyon dolar ve bu ülkenin milli gelirinin üzerinde bir rakam. BBC news)
Yani kısacası, “pagan, emperyalist, Siyonist küreselciler” ABD’yi kullanma miadının sonuna geldiler. Şimdi dümeni Çin’e çevirmiş ve ABD’yi gözden çıkarmış gibi görünüyor. Allah (cc) hepsinin sonunu çabuk eyleyip mazlumların hesabının sorulduğu günleri bizlere de göstersin. Amin!