Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Ocak 2014

17 ARALIK, ERDOĞAN VE HURUÇ

17 Aralık sonrasındaki gelişmeler gösterdi ki artık şahit olduklarımız, sadece adli bir soruşturma kapsamında değerlendirilemez.

Söz konusu tarihten bugüne kadar yaşananlar bu tespiti doğruladı.

Açıkçası, kendi zekamızı hafife alacak değilz.

Hafife alma girişimlerine de göz yummaya niyetimiz yok.

'Yolsuzluk' gibi bir melaneti savunan, 'Aman canım o da neymiş? Hiç olur mu böyle şeyler güzel memleketimizde' diyen bir Allah'ın kulu var mı?

Hal böyleyken, soruşturmanın adli safhasının çok çok önüne geçmiş olan siyasi hedeflerine ilişkin bir iki cümle edecek olsanız hemen, 'Yoksa yolsuzluğu mu savunuyorsun?' türünden hoyrat bir karşı çıkışın hedefi haline geliyorsunuz.

İnsan bu gayretkeş çıkışların sahiplerine sormadan edemiyor; ne zamandan beri Hz. Ömer adaletinin Türkiye acenteliğini aldınız?

Hadi, bir şekilde aldık, dediniz.

İki sebepten ötürü alamazsınız ki.

1-Siciliz buna müsait değil.

2-Birinci sebepten ötürü buna yüzünüz yok.

Sürecin işleyişinin hoyratlığı ve absürtlüğü karşısında durumu anlamaya çalışan bir kişinin şüpheye kapılmak ve yaşananların anormal seyrine şerh düşmek için komplo teorilerine hiç ama hiç ihtiyacı yok sanırım.

*

Şimdi de bir iklim oluşturuldu.

Gazete yazarları istinasız bir biçimde 'günah çıkartmaya' zorlanıyor.

Bu, yürütülen psikolojik harekatın bir sonucudur.

Konuya temas eden her yazar, yolsuzluklara karşı olduğunu, hırsızlığın her türlüsünü kınadığını söylemeden konuya giremiyor.

Bu durum sizce de tuhaf değil mi?

Allah aşkına, hangi din, kültür, felsefe ya da ideolojide yolsuzluk yüceltilmiş, hırsızlık onurlandırılmış bir fiildir?

Hırsızlık, yolsuzluk türünden fiiller ve bu tür fiillerin failleri aleni biçimde, adeta evrensel bir kabul ile lanetlenmiş değil midir?

*

Medyalarının pervasızlığı, yazarlarının özensizliği, adliye önünde bildiri dağıtan Savcı Muammer Akkaş fotoğrafı, HSYK'nın 13 üyesinin 'eski günlerdeki gibi' sözünü hatırlatan çıkışı ve uluslararası basının iştahı dikkate alındığında; artık 'yolsuzluk', esasa ilişkin amaçta araçsallaştırılmış bir konu başlığı hükmüne düşmüştür.

Gayretkeşlik, acelecilik ve baklayı ağızda tutma becerisinden yoksunluk; maksadı çabuk ele verdi.

Bugüne kadar gücün yanında hizalanmanın dışında hiçbir siyasal tutum geliştirememiş olanların, sahip oldukları medyayı da seferberlik kapsamında harekete geçirerek, Başbakanı açık hatta tek hedef görerek taarruza geçmeleri, tarihi tecrübe ile bir okumaya giriştiğimizde oyunun içindeki diğer güç unsurlarını merak konusu haline getiriyor.

Bu kadar güvenle yaslanılan diğer aktörleri de merak ediyoruz doğrusu.

Acaba itiraf edilir mi?

Yoksa yıllar sonra çekilecek belgeselleri mi bekleyelim?

*

Yaşadığımız coğrafyada siyasi hareketlilik dünya sisteminin ağırlık merkezlerince kendiliğindenliğe bırakılmayacak bir ehemmiyete sahip.

Winston Churchill'e atfedilen bir söz hatırlıyorum.

Demiş ki bu zat, Türkiye öyle bir ülke ki kurudukça sulayacaksın, uzadıkça budayacaksın.

Sadece Türkiye'de değil bölge ülkeleri için de durum aynı.

Bizde ve bölgemizde hangi darbe, sadece iç dinamikler ile gerçekleşmiştir?

1960, 1971,12 Eylül, 28 Şubat mı? Bir bir hatırlayalım, hangisi?

Hadi tarihten bir sayfa açalım: 1953 İran.

İran petrollerini millileştiren Musaddık Amerikan ve İngiltere ortak yapımı "Operasyon Ajax" adlı bir darbeyle Mart 1953'te görevden uzaklaştırılmıştı. Amerika'nın söz konusu darbeye karıştığı ilk olarak 2000 yılında ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright tarafından kabul edilmişti. ABD başkanı Barack Obama da 4 Haziran 2009'da Mısır'da yaptığı konuşmada bu ilgiyi resmen doğrulamıştı.

*

17 Aralık ile Türkiye bir krizin içine sokuldu.

Bunu başardılar.

Ancak sonrasına dair gelişmeler için özgüvenlerinin fiyakasını bozacak bir istisna ile karşılaşabilirler.

Karşılarındaki isim Recep Tayyip Erdoğan.

'Muhtar bile olamaz'dediklerinden bu yana, hesaplayıcıları hep şaşırtan bir lider.

27 Nisan e-muhtırası, Gezi olayları, 7 Şubat krizi.

Cepheleri hep aştı. Kuşatmalardan hep çıktı.

Bugüne kadar bir siyasetçi olarak en iyi yapageldiği şeyi yine yapabilir: Huruç.