Dolar (USD)
32.31
Euro (EUR)
34.55
Gram Altın
2409.14
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Mart 2017

17 NİSAN

25 Mart 2009... Muhsin Yazıcıoğlu'nun şehadetinin sekizinci yılı. O, 15 Temmuz Destanının ilk şehitlerinden sayılır. "Namlusunu millete doğrultanların" suikastiyle şehit oldu. Aynı odak, 15 Temmuz'da, Marmaris'te Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da suikat reşebbüsünde bulundu.

Tehdit etmeye devam ediyorlar...

Michael Rubin denilen adam yine 23.03.2017'de Türkçe olarak attığı mesajda :"Recep Tayyip Erdoğan artık yolun sonuna geldi" tehdit etti, darbe çağrısı yaptı.

Bu adam, 15 Temmuz'dan dört ay önce de (Mart 2016 ) "Washington merkezli, muhafazakar düşünce kuruluşu American Enterprise Institute'ta yayımlanan makalesindeki: "Türkiye'de darbe olması durumunda ABD'nin darbe yönetimiyle çalışmaya devam edeceği" açıklamasıyla gündeme düşmüştü.

Yine aynı günlerde, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman da :" Türkiye hızla iç savaşa gidiyor." açıklamasıyla işgal girişiminin işaret fişeğini patlatıyordu.

Batı, ağresif ve hoyratça kışkırtmaya devam ediyor. Hollanda'nın, Belçika'nın, Almanya'nın, Avusturya'nın ve diğer AB ülkelerinin Türk diplomatlara terörist muamelesi yapması, Dışişleri Bakanı'nın uçağına kalkış izni vermemesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'nı sınırdışı etmesi, Evet propagandasını yasaklaması, Daily Sabah gazetesinin AP'ye girişini engellemesi tam bir akıltutulması, savaş hali.

AB, darbecileri masum gösterme telaşında. Alman İstihbaratı BND'nin Başkanı Bruno Kahl, darbe girişiminden Gülen'in sorumlu olduğundan şüpheli olduğunu, darbe girişiminin arkasında Gülen'in bulunduğuna dair bir delilin olmadığını, FETÖ'nün Türkiye'de iddia edildiği gibi radikal İslamcı ve hatta terörist bir örgüt olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek, örgütü 'dini ve seküler eğitim için çalışan sivil bir cemaat' olarak nitelendirmesi, darbecileri korumaya davaları sulandırmaya yönelik çıkışlardır.

Batı'nın, terör örgütlerini, siyasi cinayetleri kullanarak Türkiye'yi zayıflatmayı, yıkmayı planladığı aşikar. Çünkü bu yöntemle Osmanlı'yı yıktılar, Türkiye Cumhuriyeti'ni zayıflattılar, darbelere çanak tuttular. Yeni Düny Düzeni adını verdikleri bu kanlı oyunu en acımasızca sahnelediler. 1990'da işlenen siyasi cinayetlerle Türkiye kardeş kavgasına itildi, laik- antilaik çatışması üzerinden kutuplaştırılmak istendi. Bu yıl öldürülen kişiler : 31 Ocak'ta Muammer Aksoy,7 Mart'ta; Çetin Emeç, 4 Eylül'de Turan Dursun, 6 Ekim'de Bahriye Üçok ... Bölgemizde ise Körfez Krizi başlamıştı!

1993'te de cinayetler ve şüpheli ölümler dikkat çekici: Ocak'ta Uğur Mumcu, Şubat'ta; Terörle mücadelede etkin olan Jandarma Asayiş Bölge Komutanı Eşref Bitlis ( uçağı düştü/ düşürüldü ?), Nisan'da ; 8. Cumhurbaşkanı Turğut Özal ( FETÖ'nün yayın organı Sızıntı dergisinin 1991 Ağustos sayısında "Milletin Yolunu Kesen Kanlı Kabus" başlıklı yazıda tehdit edilmesinden 20 ay sonra ölmesi, zehirlenme şüphesini güçlendiriyor.), Mayıs'ta; Elazığ - Bingöl yolunda 33 askerin şehit edilmesi, 2 Temmuz'da Sivas'ta Madımak otelinde 33 kişinin katledilmesi ve bundan 3 gün sonra da Erzincan Başbağlar Köyü'nde de 33 kişinin katledilmesi yeterince ibret vericidir. Sonrası felaket....

AB Adalet Divanı'nın " İşverene başörtüsünün yasaklama yetkisi vermesi , camilerin, Türklere, Müslümanlara ait işyerlerinin kundaklanması savaşın bir başka safhası. AB, bu kararıyla Türkiye'deki malum odakları hareketlendirmeyi amaçlıyor. Laikçi jakobenleri sokağa dökemedi ; istismar alanları kurudu.

Şubat 2017'de Hürriyetin " Karargah Rahatsız" ve 1 Mart 2017'de aynı gazetede "Rahatsız etmeyiniz." karikatürü ve Ulusalcı- Kemalist zihniyetin" Referandumda yüzde doksan sekiz de evet çıksa sonucu tanımayacağız." açıklaması da Gezi'nin tekrarlanmasına yetmedi. Yetmeyecek de...

17 Nisan'dan sonra Türkiye'de millete rağmen siyaset devri kapanacak. Siyasi söylem ve davranış biçimleri kökten değişecek. Halk, hükümeti doğrudan doğruya meydanlarda kuracak. Hayırcı siyasiler koltuklarını kaybedecekler.

Ancak, Haçlı-Siyonist ittifakının suikastlerle işgal planlarını denemekten de geri durmayacağını bilelim...