Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Ekim 2020

2. El Otoda Fiyatların Yükselmesi Neyin Alameti?

Vatandaş Ali, geçen yıl Haziran ayında, değeri 85 bin TL olan, 2015 model bir araç alıyor. Aynı araç satın alındığı tarihin üzerinden henüz bir yıl 4 ay geçtikten sonra yani 2020 yılı Ekim Ayı itibariyle 190 Bin TL oluyor. Evet yanlış duymadınız araç %100 den fazla prim yapıyor. Bu tabloya bakılınca, kenarında köşesinde fazladan parası olup da eşinin, çoluğunun, çocuğunun üzerine üç beş araç alıp garaja stoklayanlar için gerçekten inanılmaz bir yatırım aracı otomobil. Belki altından dövizden daha kârlı bir yatırım. Nitekim yaşadığım apartmanın garajında günlerce otoparktan çıkmayan araçlar görüyorum. Adam fazladan bir iki araba alıp stoklamış, fiyatların tavan yapmasını bekliyor. Peki bu durum hayra mı, şerre mi alamet? Gelin bir de şu açıdan bakalım olaya.

Diyelim ki bir yıl önce şartlarınızı zorladınız ve 75 bin liraya bir otomobil aldınız. Aracınız bir yıl sonra inanılmaz prim yaptı ve değeri 140 bin TL’ye çıktı. E tabii olarak sevindiniz. Kendinizce ne kadar akıllı bir yatırım yaptığınıza dair düşünceler geçirdiniz aklınızdan. Ancak tam da her şey yolunda gidiyorken mali durumunuz bozuldu ve paraya sıkıştınız. Eğer kenarınızda bu krizi atlatacak yedek akçeniz yoksa önce evinizi mi arabanızı mı satarsınız? Tabii ki arabanızı satarsınız. Diyelim ki 75 bine aldığınız ve neredeyse %100 kâr ettiğiniz aracınızı sattınız, borcunuzu ödediniz, ya da mali krizi aştınız. Aradan bir ay geçti ve siz tekrar aynı otomobilden almaya karar verdiniz. Araştırdınız, baktınız ve aynı aracı bir satıcıda buldunuz. Bir de baktınız ki araç 150 bin TL olmuş. Şimdi sattığınız arabanın aynısını nasıl yerine koyacaksınız? Aracı 75 bine almıştınız, başınız sıkıştı sattınız, tekrar aynısından bir tane daha almaya kalktığınızda fazladan 75 bin liraya daha ihtiyacınız olduğunu ama bu paranın sizde mevcut olmadığını anladınız. Peki bu aracı almak için ne yapacaksınız? Tabii ki borçlanacaksınız. Ne kadar borçlanacaksınız? Geçen yıla göre 2 kat fazla borçlanacaksınız. Üstüne üstlük kredi ile alacaksanız yüzde yüz daha fazla faiz ödeyeceksiniz. Şimdi bomba soru gelsin bakalım: Cevabı ben vermiyorum, siz düşünün. Şimdi biz fakirleştik mi, zenginleştik mi?

***

Futbol Denilen Boş İş!

Neymiş efendim spormuş, kaç kişi yapıyor bu sporu? Sahada oynayan 22 kişi. Geri kalan ne yapıyor? Televizyon başında, kimisi elinde bira şişesiyle, fena halde göbek bağlamış vaziyette cigarasını tüttüre tüttüre maç izliyor. Sonra bunun adı spor oluyor. Ha bir de unutmadan beslediği yan sektörler var ki kumar sektörü gibi, akıllara zarar! Bir milyondan toplayıp bir kişiye veriyorlar, geri kalan 999.999’un ahını bir kişinin sırtına sarıyorlar. Karşılaşmanın olduğu gün, adına spor denilen ama özünde küfürle, günahla, şamatayla ifsad edilen bir koca gün heba oluyor. Adam evine ekmek, et götüremiyor ama tuttuğu takım için para harcayabiliyor. Diğer taraftan bir topçu 9-10 milyon Euro gibi astronomik rakamlara transfer oluyor, öbür tarafta asgari ücret henüz açlık sınırında. Açlık sınırının da altında ücret alan enayi gidiyor, elindeki üç beş kuruşu futbol kaynaklı kumara, takımın kaşkoluna, formasına, maç biletine yatırıyor. Sonra bunun adına spor filan deniliyor! Ya kimileri fena halde enayi ya da bu sektörü yönetenler çok kurnaz!

***

Kürt Düşmanı Değilim, Kürdün Kardeşiyim

Benim inancım diyor ki üstünlük ancak takvadadır. Hiçbir kavmin mensubu takva ölçüsü dışında diğerinden daha üstün değildir. Üstelik İslam’da ırkçılık da yoktur. Hiçbir ırk diğerine üstün de değildir. Tam da bu sebeplerden ötürü ne Kürde ne Araba ne de başka bir kavme karşı herhangi bir üstünlük iddiamızın olması mümkün değildir. Gelelim esas meseleye. Geçenlerde bir arkadaş, terör örgütleri ve yandaşlarına karşı tutumumdan dolayı beni devletçi, faşist, klasik bir sağcı olmakla suçladı. Faşist değilim, ırkçı da değilim ancak siyasi anlamda teröre destek veren siyasi yapıların yanında da değilim. Devletim bana hizmet ve hürmet ettiği müddetçe devletimin yanındayım. Türküyle Kürdüyle her bir unsuruyla herkesin dinini, dilini, kültür ve örfünü “bölücülük” yapmadan gerçekleştirmesi taraftarıyım. Yani özgürlüklerden yanayım. Ama bölücülükten, terörden, Apo’dan, Fetullah’tan yana değilim, anladın mı sevgili kardeşim! Her şeye rağmen benim için bir yafta arıyorsan vatansever bir Müslüman Türküm!

***

İslâm’ın Vadettikleri

Belli bir yaşın üzerinde olanlar mutlaka okumuştur ama okumamış genç kardeşlerimiz için bir tavsiyede bulunayım. Roger Garaudy’i muhakkak okuyun. Özellikle “İslam’ın Vadettikleri” adlı eserini. Biliyorsunuz Garaudy bir zamanların en sıkı Marksistlerinden birisi. Sonradan İslam’la müşerref oluyor ve İsrail karşıtı kitap ve yazılarından dolayı Fransa’da büyük bir baskıya maruz kalıyor. Garaudy hem Batıyı hem de Doğuyu bilen bir isim. Her iki medeniyetin de felsefi ve düşünsel köklerine hakim. Dolayısıyla muhakkak okunması gereken bir yazar. Tek eksiği, mesela bir Endülüs kadar Osmanlı’yı bilmiyor ve eserlerinde yer vermiyor. Neyse ki her kitaptan ve yazardan alacağımız çok şey var.