Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2401.80
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


2016 Fransa'sı ve futbol psikolojisi

Doğrusunu isterseniz Avrupa Futbol Şampiyonasına bakışımız konusunda ikilem içindeyiz. Aklımız futbolun sporun bir dalı olmadığını kabul ediyor. Gönlümüz ise futbolun bir gösteri san'atı olduğunu, insanları meşgul etmenin bir aracı olduğunu söylüyor. Futbolun sağlığa ve gelişmeye hiçbir katkısı olmadığı fikrindeyiz.

Kesinlikle kabul ediyoruz ki, futbolun bütün dünyada ağırlığı vardır ve cihana hükmetmektedir. Birçok sektörü ilgilendiren futbol geri kalmış ülkeler için oyalama ve "geçim kaynağı sanılan" bir araçtır. İlerlemiş ülkeler için ise futbol bir eğlence ve para kazanma, propaganda vasıtasıdır. Yöneticiler için ise problemleri unutturma ve oyalama taktiğidir.

Gelişmiş ülkeler futbolun psikososyal yönlerinden yararlanmaktadırlar. Bir kere futbol en önemli propaganda vasıtalarından birisidir. Reklam aracı olarak da değerlendirilebilen futbol ile topluma olumlu ya da zararlı mesajlar verilebilir. Diğer bir ifadeyle, futbol iki yanı keskin kılıç gibidir. Şifa ya da zararlı bir alet gibi ele alınabilir.

Futbol ve psikoloji birbirine çok yakın kavramlardır. Mesela "şiddet" konusu futbol ve psikoloji ile doğrudan ilgilidir. Şiddetin zararlı olduğu ve öğrenilmiş bir davranış kalıbı olarak değerlendirildiği futbol ve futbolcular vasıtasıyla anlatılabilir. Toplumun dikkati daima futbolcuların yaptıklarına yöneliktir.

Nitekim son zamanlarda bazı futbolcuların eşlerine şiddet uyguladıkları yazılıp çiziliyor. Çok para kazandıkları, iyi imkanlara sahip oldukları söylenen kimi futbolcular kendilerini ifade ederken şiddet dilini kullanıyorlar, kendilerini güç gösterisinin esiri haline getiriyorlar. Sahada başvurdukları şiddet eylemleri özel hayatlarında da benzer anlayışa egemen oluyor.

Hatta antrenörler bile soyunma odalarında futbolcularına her türlü şiddeti uyguluyorlar. Futbolcuların baskı altında olmaları şiddet uygulamalarının gerekçesi olamaz. Futbol camiasının unuttuğu husus şudur: "Kadınlar eskisi gibi korkmuyor, ortaya çıkıp her şeyi söylüyorlar, kadına karşı şiddete kampanya düzenliyorlar." Dolayısı ile "psikolojik performans danışmanlarının" futbolcularla iç içe olması tavsiye olunur. Kamplara spor psikiyatristlerinin davet edilmesi elzemdir.

Mesajlarımızı dile getirdikten sonra 2016 Fransa futbol şenliğine gelelim. Maç öncesi terör tehdidine rağmen Paris'te tam bir karnaval havası yaşandı. Eyfel Kulesi'nin bulunduğu bölgede açılan taraftar alanında dünyaca ünlü DJ ve EURO 2016 resmi şarkısının yaratıcısı olan David Guetta sahne aldı. Seksen bin kişilik stat tamamen dolmuştu. Sahanın bir yanında Eyfel Kulesi figürü açıldı.

Avrupa Şampiyonası başladı. Hırvatistan maçına kilitlendik. Kesinlikle belirtelim ki, Hırvatistan, özellikle ikinci yarıda çok mükemmel oynadı. Oyuncuları orkestranın uyumlu birer parçası gibiydi hiçbiri falso yapmıyordu, bizim oyuncular heyecan veya başka sebeplerle oldukça yavaştı. Arda, Hakan gibi oyuncularımız bekleneni veremediler. Oğuzhan kötüydü. Hakan Balta ve Mehmet Topal olmasaydı maçta çok daha gol yerdik. Caner ve Cenk iyi değildi.

Burak ise öfkesini kontrol edemiyor, içgörüsü yok, oynarken kafasını kullanamıyor. Burak'ın bize göre rehabilitasyona ihtiyacı var. Avrupa'da yetişen oyuncularımızın eğitimi ve anlayışı daha üst düzeydedir. Ülkemizdeki altyapı eksikliğinin sonucu mükemmel futbolcular yetişmiyor. Eksik yetişenler ise kendisini dünya çapında yıldız sanıyorlar.

Anlaşılıyor ki, bize Fransa'ya gitmek bile yetiyor. Fazlası ise sanal bir temenniden öteye gitmiyor.

Sonuç: "Futbol bir spor dalından gösteriye ve oyalanmaya dayanan bir aktivitedir."