Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2431.91
BIST 100
9974.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Mart 2023

2023 Münih Güvenlik Konferansı

Türkiye’nin birinci gündemi deprem olmaya devam ediyor ve muhtemelen bir süre daha devam edecektir. Yapılan tartışmalara baktığımızda konuşulması gereken ve gerekmeyen birçok hususun konuşulduğunu görüyoruz. Ancak depremi konuşurken, dünyadaki önemli gelişmeleri de ihmal edemeyiz.

Bu bağlamda biz de bu hafta 17-19 Şubat’ta Toplanan Münih Güvenlik Konferansı üzerinde durmak istedik. Toplantıyı uluslararası medyada özenle izlemeye çalıştık ve dikkatimizi çeken hususları not ettik.

Bu yıl 59’uncusu düzenlenen Konferans’ın ana gündemi 24 Şubat 2022’den beri devam eden Rusya-Ukrayna Savaşıydı. Konferans, her yıl dünyanın önemli siyasi liderlerini, karar alıcılarını, diplomatlarını, akademisyenleri ve gazetecileri bir araya getirir.

Bu yıl ilk defa Rusya’dan hiç kimsenin davet edilmemesi, dikkatimi çeken en önemli husustu. Konferans’ın açılış konuşmasını çevirim içi olarak Ukrayna Devlet Başkanı’na yaptırdılar. Zelenskiy konuşmasında: ‘’Ukrayna’nın sadece kendi toprak bütünlüğünü değil aynı zamanda Batı dünyasının güvenlik ve çıkarlarını savunduğunu’’ iddia etmesi dikkat çekiciydi.

Dikkat çekici bir başka husus, Avrupa Birliği’nin iki önemli ülkesi olan Almanya ve Fransa ikilisinin Ukrayna Savaşı hakkında farklı bakışlara sahip oldukları anlaşıldı. Bu farklılık Konferans konuşmalarına çok net bir şekilde yansıdı.

Örneğin, Alman Başbakan Olaf Scholz’un konuşması, tam bir ABD kuklası olduğunu hissettirdi. Savaş, Almanya’nın aleyhinde olmasına rağmen, Rusya’yla uzun süreceği tahmin edilen siyasi bir çatışmaya gireceğinin işaretlerini verdi.

Buna mukabil Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un konuşması ‘’denge siyaseti’’ izleyeceğini hissettirdi. Rusya’yla doğrudan siyasi bir çatışmaya girmekten kaçındı. NATO üyesi AB ülkeleri içinde Fransa’nın, farklı bir ağırlığa sahip olduğunu bir kez daha gözlemledik.

Konferans’ın diğer bir konuşmacısı, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’di. Harris, Çin’i kast ederek ‘’Tayvan’ın da Ukrayna ile benzer bir saldırıya maruz kalabileceğini’’ söyledi. Böylece ABD, çatışmanın sınırlarını Çin’e kadar genişletmek istediğini bir kez daha görmüş olduk.

Çin’i Wang Yi temsil ediyordu ve konuşmak için kürsüye çıktığında bütün gözler onun üzerindeydi. Kendinden emin ve sakin bir tavırla şöyle dedi: ‘’Çin, birleşme politikasından asla vazgeçmeyecektir. Bu husus Çin için, bir ulusal güvenlik sorunudur’’ dedi. Batılı liderlerin yüzlerinin gerildiği kameralara yansıdı.

Münih Konferansında NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’de bir konuşma yaptı. Stoltenberg’de askeri desteğin Ukrayna ile sınırlı kalmaması gerektiğini, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üye olmasının ne kadar önemli olduğunu söyledi.

Toparlayacak olursak, bu yıl gerçekleştirilen Konferans sonucunda iyice görüldü ki Avrupa, kendi güvenliği için ABD’yi hâlâ vazgeçilmez görüyor. Zaman zaman ‘’kendi güvenlik ordusunu kurma’’ niyetini dile getirseler de şu aşamada bunun mümkün olmadığı bir kez daha anlaşıldı.

Batı, Çin ve Rusya’yı büyük bir tehdit olarak tanımlıyorlar. Amerika, Avrupalı müttefiklerinden daha fazla sorumluluk almaları için sürekli baskı yapıyor. 2023 Münih Güvenlik Konferansı, bir yönüyle eski olayların uzantısını, diğer yönüyle de Batı’nın sürekli ‘’ötekileştiren’’ tutumunu bir kez daha yansıttı.