Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Mart 2021

28 Şubat, Kapitalizm ve Milli Görüş

Bütün siyaset anlayışı, dünyayı değiştirmek üzerinedir. Sadece ülkeyi değiştirmeye yönelik siyaset olmaz. Çünkü dünyanın dışında bir siyaset olmaz. Biz, dünyanın içinde bir yerlerdeyiz. Her ülke gibi Türkiye olarak biz de dünyanın siyasetini birebir yaşıyoruz. Biz bir Amerikalıyız, biz bir Avrupalıyız. Üretenler olarak.. tüketenler olarak.. düşünenler olarak… İyi birer Amerikalıyız, iyi birer Avrupalıyız.

Amerika’ya, Avrupa’ya gidildiğinde aynı onlar gibi davranıyor, acemilik yaşamıyoruz. Belli bir sistemden geçmiş bir insan olarak Amerika ve Avrupa’da hiç yabancılık çekmiyoruz. Ülkeden alınan sistemsel her türlü terbiye ile sanki ortaokuldan liseye geçiş yapmışçasına oralarda da işler kolayca devam ettiriliyor. Herhangi bir masaya oturuluyor, onlar gibi yeniliyor, içiliyor. Masaya sadece domuz eti gelmiyor. Milli içeceğimiz ayran kimde? Zaten hepimiz onların kültürünü sonuna kadar yaşıyoruz.

Fikir adamları, bir fikir üretip değiştirir ve dönüştürürler. Zaman ve mekânı anlamlandırarak insanlığın hizmetine, kurtuluşuna vesile bir fikir ortaya koyarlar. Ticari, sınai, kültürel, vesaire, …

Birileri Kapitalizm diye iktisadi, sosyal bir sistem, bir fikir üretmiş. Kapitalist Batı üretimleri, insan nefsini tatmine yönelik olarak hazırlandığı için orada “İsraf ekonomisi ve israf siyaseti” var. İktisat bilimi, ihtiyaçları gideren bir alan olması gerekirken Batı üretiminin gereğinden fazla üretmek gibi bir felsefesi var. Batıda sınırsız ve sorumsuz bir üretim, tüketim ve PARAMANİA bir Kapitalist iktisat var.

Başka bir fikir üretin. Niçin sadece Kapitalizm, Sosyalizm, Liberalizm diye fikirler var?

Dünyayı yöneten, yönlendiren, anlamlandıran tek şey vardır: Dindir, inançtır. Bu Hak din de olabilir, uyduruk bir din de olabilir. Rejimlerin, sistemlerin, uygulamaların kaynağı dindir.. inançtır. Kapitalizm de bir inanç sonucu ortaya çıkmıştır, diğerleri de…

Bir siyasetçi sadece kendi ülkesini yönetmeye talipse ne kendi ülkesini tanıyabilmiş ne de dünyayı anlayabilmiştir. Dünyayı mükemmel okuyamayan, kendi ülkesini, kendi toplumunu, kendi insanını, bütün insanlığı, bireyi okuyamayan, genel kültürü muazzam olmayan birinin asla siyaset yapmaması gerekir. Siyasetçi, ülkesi için siyaset üretirken mutlaka dünyayı değiştirecek siyaseti de üretmelidir. Aynı durumlar fikir adamları için de geçerlidir. Cihanşümul olmayan fikir ya da siyaset sadece üç günlüktür. Ne ülkesini ne de dünyayı değiştirebilir. Ne de insanlığın kurtuluşuna vesile olabilir.

Dünyaya yeni bir fikir üreten Erbakan Hoca, 28 Şubat 1997’de armudun sapı, üzümün çöpü gibi komik ve uyduruk hikâyelerle durdurulmak istenmiştir. İnsan bilmediğini reddedemez. İnsan var olan bir fikri anlamadan asla düşmanlık yapamaz. Zaten Hocayı ve fikri Milli Görüşü anladıkları için karşı durmuşlardır. İstemeyişleri, karşı duruşları ve düşmanlık etme ana sebepleri şunlardır: “Milli Görüş, Allah’ın razı olduğu bir kalıpta her şeyi yapabilmek” ve Hocanın israf ekonomisi için sürekli söylediği “Tüm dünyada ihtiyaç kadar üret ve tüket, adil kazanç ve adil paylaşım yap” tariflerinin şanındandır. İşte bu yüzden onlara göre Milli Görüşün söz sahibi olduğu gün Kapitalizmin çöktüğü gün olacaktır.

Dün de bugün de yarın da olacak olan mücadele bunun üzerinedir. Zaten dünyada sayısı belli olan ülkelerin % 99’u kapitalisttir. Geri kalanlar ya sosyalist ya da komünisttir. Başka rejim mi yok?

Milli Görüşün bin bir çeşitli özelliği vardır. Yerel değil cihanşümuldür. Bu milletin ve insanlığın ruh köküdür. Milletin ta kendisidir ve Millidir. Hiçbir şeyin “antisi” değil sadece kendisidir. Asla bir şeyi, bir sistemi, bir grubu yıkma ve yok etme niyetlisi değildir. Sadece kendisi olma, var olan yanlışların içini boşaltma ve yerine yeni ve iyi olan kendisini ikame etmektir. Bu cihetle dünyada yaşayan ezilmiş yedi milyar insanın Milli Görüş fikrini ortaya atan Erbakan Hoca’ya tebrik telgrafları çekmesi gerekirdi. “Doğru mudur yanlış mıdır bilmiyorum ama yeni bir fikir söylüyorsun. Dinlemeyi ve anlamayı hak ediyor. Helal olsun sana” demeleri gerekirdi.

İnsanların, mütefekkir ve siyasilerin en büyük yanlış ve yanılgısı da Milli Görüşe sırf bir parti meselesi olarak bakmalarıdır. Yanılgıdır çünkü Milli Görüşün tüm tarif ve çözümleri evrenseldir. Yanlıştır çünkü tüm dünyayı ilgilendirir bir fikir olarak değil sarf Hocanın partilerinin bir programı diye bakmışlardır.

Bir ayrı ve önemli konu da Erbakan Hocanın döneminde herkesin birbirinin benzeri olduğu ve taklit edilenin dışarıdan olduğu ve yeni olanı söylemedikleri gerçeğidir. Hocanın sürekli olarak “taklitçiliğe” atıf yapması, “mukallitliği” ağza sakız etmesi, “sizi gidi sizi gidi taklitçiler” demesi manidardır. Taklit işinde kimlerin mahir olduğu hayvanlar âleminden malumunuzdur.

Siyasetçiler ve fikir adamları, köhnemiş başkalarına(!) benzeyerek zaten zihin olarak mukallit oluyorlar. Korkarız ki yarın ahirette hesabını hiç kolay veremezler. Çünkü “Allah’ın en büyük nimetlerinden birisi AKILDIR. Sen bununla ne yaptın, nereye koydun” sorusuna ne cevap vereceklerdir? Kendi akıllarını kullanmayıp başkaları(!) nasıl ve niçin taklit edilir? Doğru kullanılmayan akıl, akıl mıdır? Büyük bir fikir adamının, siyasetçinin başkalarına(!) benzemesi, taklitçi olması asla düşünülemez. Taklitle ancak bir yere kadar gidilebilir, sonunda pes edip bırakılır.

Hocayı yıllarca durdurmaya çalıştılar. Ancak kendisinin kaybetmediği aşikâr. Kaybedenler, tüm dünya ve insanlarıdır. Kaybedilenler; insanlık, kardeşlik, kendi ceplerine girecek paralar ve kendileri olmaktır.

Kazananı kimdir o zaman? 28 Şubatçılar mı? Kapitalistler mi? Onların fikir babaları mı?

Kaybedenlerce Erbakan Hoca ve 1950’li yıllarda ortaya çıkardığı o muhteşem fikri Milli Görüş, çokça önemsenmiyor. En ilginci de Milli Görüşçülerin çoğu, Milli Görüş’ün bir fikir olduğunun farkında bile değiller. Çünkü fikir demek sürekli bir bebeğiniz var demektir. Sürekli beslenmeyen fikir, fikir değildir. Bebeklerin sürekli yarım saatte bir süte olan ihtiyacı gibi fikir de sürekli olarak beslenmelidir.

Milli Görüşü besleyenler kim, neredeler?

Tüm İZMLERİN karşısına dikilebilecek MİLLİ GÖRÜŞ, takipçilerine göre ne demektir?

Tek mütefekkiri Erbakan Hocadan başkaları gerçekten var mı? Varsa ürettikleri nerde?

Demek ki meseleyi anlamamışlar. Anlayamamışlar Milli Görüşün fikir olduğunu.