Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Nisan 2018

28 Şubat Mağduru Teknik Öğretmenler

Öğretmen mülakatlarının yapıldığı şu günlerde öğretmen açığının en çok hissedildiği liselerin belki de en başında Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri geldiğini görüyoruz. Bu ihtiyacın aksine, alım sayısı en az olan branşlar ise meslek dersi öğretmenlerine verilmektedir.

Meslek liselerinden mezun olup üniversitelere yerleştirme sınavlarında derece dahi yapan bir öğrencilerin istediği, arzuladığı bir bölümü okuyabilmesinin önü 1998 yılında getirilen "katsayı engeli" ile kapatılmıştı. Meslek lisesinden mezun bir öğrenciye sınırlı ve dar bir alanda tercih imkanı sunulmaktaydı.

Meslek lisesinden mezun olmuş ve Türkiye'de birincilik gibi bir dereceyi elde etmesine rağmen çok arzuladığı Hukuk Fakültesi'ne gidemeyen genç bir kızın akıttığı gözyaşları hala bugün gibi gözlerimin önünde, zihnimde capcanlı bir şekilde duruyor. O gözyaşlarını hatırladığım müddetçe 28 Şubat mağdurlarından biri de o yıllarda uygulanan katsayı engeli nedeni ile meslek lisesi öğrencileri ve diğer fakültelere, bölümlere gitmeleri engellenerek okuma alanı daraltılarak bu fakültede okumaya mahkum edilen Teknik Eğitim Fakülteleri mezunlarıdır.

28 Şubat mağduru olmasaydılar belki Diş Hekimliği, Avukat, Doktor gibi gözde meslekleri yapacak olan öğrenciler, bu mağduriyetin sonucu olarak Teknik Eğitim Fakülteleri'ni lisans derecesi ile bitirmiş ve işsiz kalmışlardır. On binlerce öğretmen hak ettiği öğretmenlik mesleğini yapamamakta, sınıflarda öğrencileriyle projeler yapıp eğitim camiasına katkı sunması gereken bu arkadaşlar, sosyal hayatta iş gücü piyasasında, sanayide, endüstride çırak veya işçi olarak çalışmaktadırlar. Ya da ekonomik kaygılar nedeni ile öğretmenlik mesleğinden oldukça uzağa düşen ticaret, esnaflık gibi farklı alanlarla uğraşmaktadırlar.

Ayrıca, Teknik Eğitim Fakülteleri mezunu öğretmenler lisans mezunu olsalar da; nedense sanayide, endüstride "ara elaman" olarak görülmektedirler. İmza yetkileri bile olmayan bu arkadaşların, üniversitelerde mühendislik fakültelerinde görülen neredeyse tüm dersleri görmelerinin yanı sıra, eğitim fakültelerinde görülen bir çok dersi de pedagojik formasyon bağlamında işlemiş olmaları 'unvan' bakımından onlara herhangi bir getirisi olmamıştır.

Ne imza yetkisi, ne de herhangi bir unvanı olan bu arkadaşların yapabilecekleri tek şey öğretmenlik iken, 28 Şubat'ta getirilen katsayı engeli ve meslek liselerine karşı oluşturulan olumsuz algı yüzünden, atama dönemlerinde teknik öğretmen alım sayısı da az olmakta, dolayısıyla yapabilecekleri tek şey olan öğretmenlik mesleklerini de yerine getirememektedirler. Teknik Öğretmenlerin yetkililerden talep ve ricaları, atama dönemlerinde kendilerine ayrılan norm kadro sayısının arttırılması yönünde.

Üretimi ve kalkınmayı arttıracak olan sanayinin ve teknolojinin ihtiyaç duyduğu ara elemanların meslek liselerinden yetişeceği göz önünde bulundurulursa, kalifiye elamanların bu piyasalarda daha işlevsel ve fonksiyonel imalat yapmaları adına meslek liselerine ve meslek liselerindeki teknik öğretmenlere verilen önemin daha da artması gerekmektedir.

Tarafsız, objektif bir bakış açısı ile değerlendirmek gerekirse; bugün, okulların bir çoğunda branş dersi öğretmenleri evrak işleri ile uğraşarak mesleklerini icra ederken, teknik öğretmenler projelerle, üretimle, imalat ile uğraşmaktadır. Birçok meslek lisesi, bugün, küçük bir fabrikaya dönüşmüş haldedir. Döner sermayesi olup, "kazan kazan" mantığı ile mal ve hizmet üreterek hem toplumun hem de bu meslek liselerinde staj gören öğrencilerin üretmesine ve kazanmasına imkan sunulmaktadır.

13 Kasım 2009 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 2009/15546 sayılı karar ile kapatılan Teknik Eğitim Fakülteleri mühendislik eğitimi veren Teknoloji Fakültelerine dönüştüğünü biliyoruz. Gün geçtikçe artan meslek liseleri olmakla birlikte, atama bekleyen on binlerce Teknik Öğretmenlerin olduğu da göz önünde bulundurulursa, yapılan yeni meslek liselerine beklemekte olan Teknik Öğretmenlerin istihdam edilip eritilmesi söz konusu olamaz mı?

Elbette takdir ve nihai karar, profesyonel çalışmalar yapan Milli Eğitim Bakanlığı'nın değerli yetkililerine aittir.