Dolar (USD)
32.23
Euro (EUR)
34.67
Gram Altın
2445.19
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Nisan 2014

529 Bir Sayı Değildir!

Firavun kibrinin anıtlaşmış, taşlaşmış birer silüeti piramitler.

Kadim bir karşılaşma yeniden canlanıyor.

Piramitler ne kadar Firavunsa, Nil'de o kadar Musa Mısır'da.

O piramitlerin gölgesinde İhvan; sırasıyla Nasır, Sedat ve Mübarek dönemlerinde şiddetli zulüm çemberlerinin içinden geçti. Kaç kere önderlerini idam sehpalarında, kardeşlerini ise zindanlarda gördü.

Mısır'ın parmaklarının ucuyla dokunduğu devrim, şedit bir biçimde cunta tarafından gasp edildi. Tabii ki Batı'nın ve Ortadoğu'nun urlaşmış idarelerinin desteğiyle. O günden beri binlerce insanın kanı gözyaşları eşliğinde Nil'e karışıyor ve şimdi idam sehpaları yeniden kuruluyor.

Mısır'daki cuntanın düzmece mahkemelerinden çıkan toplu idam kararı bir katliam fermanı olarak mazlumların boynuna asılıyor. Zulüm o kadar pervasız, zalim o kadar süflu00ee ki onun zulmünün ağırlığını anlatacak her kelam hafif kalıyor.

Böyle bir zulüm betimlenemez; sadece lanetlenebilir.

İnfaza günler kala gazetelere yansıyan haberler bu akıldışı şeytani zalimlikten pasajlar sunuyor. Son haber mahku00fbm edilenler arasında hamile kadınların olduğu ile ilgili. Haber, cuntanın Mısır Anayasası'nda yer alan bir hükme göre hamile kadınları doğumdan iki ay geçtikten sonra idam edeceğini söylüyor.

Cunta kötülüğü radikalleştiriyor; reçeteyi yazan Batı ise tek kelime: Süku00fbt

Batı için İslam 'kökten öteki' olarak kaldığı müddetçe, Batı'nın bu pozisyonu değişmeyecek. Endülüs'ten bu yana bunun istisnası yok. Onu anladık; lakin şunu da biliyor ve inanmak istiyoruz ki hiçbir güç, hiçbir idare insanlığın ortak vicdanından büyük ve güçlü değil.

Mısır'da İhvan değil; tüm dünyanın ortak vicdanı sınav veriyor.

Kim olduğunun, hangi ideolojiyi benimsediğinin bu kritik eşikte hükmü yok.

Tek bir soru var: İnsan mısın?

Bu soruya 'evet' diyebilenlerin sınavı bu.

Mavi Marmara'da Avrupalı aktivistler Gazze'ye insani yardım için Müslümanlarla birlikte omuz omuza durabiliyorsa, Rachel Corie Filistinli aile için buldozerlerin karşısına dikilebiliyorsa; evet, 'ortak vicdan' var, ayakta ve direniyor. Bu durumda kendimize soracağımız tek soru kalıyor: Ben neredeyim?

*

Maktul Çocuk Katil Genç

Kars'ta işlenen cinayet Türkiye'yi sarstı. Hunharca işlenen bu cinayetin kurbanı olan Mert, 9 yaşındaydı. Katil zanlısı olarak tutuklanan ve suçunu itiraf eden kişi ise 23 yaşında. Biri çocuk diğeri genç.

Çoğumuz, belki bu cinayetin detayları anlatılmaya başlandığında sonuna kadar bekleyemedi. Belki televizyonu kapattı, belki okumakta olduğu gazetenin sayfasını aniden çevirdi. Anne babaların yani bakmaya bile kıyamadıkları yavruları olanların, bu kan donduran haber karşısında içlerine ateş düştü.

Her şeyi bir katilin psikopatlığına bağlayarak açıklayamayacağımız zamanlara erdik.

Televizyon karşısında büyüyen, bilgisayar ortamında serpilen çocuklarımız, gençlerimiz var artık.

Bu çocukları ve gençleri alfabenin hangi harfiyle adlandırırsanız adlandırın durum değişmiyor.

Allah aşkına ne izliyor onlar? Avuçlarının içine sığan fare ile internetin hangi labirentlerinde geziniyorlar? Neye bir tık kadar yakınlar? Ve bütün bunlarla tıka basa doldurduğumuz çocuklarımız nelere uzak?

Mesele sadece içerikten ibaret değil. Görüntü seçici olmaktan fazla bir işlevi kullanıcısına vermeyen bir makinenin düş gücünü çaldığı, düşünme gücünü ise felce uğrattığı bir düzeneği varsa eğer, tartışılması gereken çok şey var demektir.

Teknolojinin muhabbet tellalları talep olmaksızın piyasa düzeneği içinde sundukları arzı ballandıra ballandıra anlatabilirler. Ama odasında bilgisayarıyla baş başa kalan çocuğun anne babasının endişesini anlayamazlar, buna cevap da veremezler. Sadece bir filtre programı önerirler. Oysa evdeki bilgisayar mühendisi anne baba değil ki tam da o filtre programıyla korunmaya çalışılan çocuktur. Bilgisayar giren her evde, küçük bir hacker var. Bugün bilgisayar karşısında çocuklaşan anne babadır. Bilgisayar karşısında yetişkin rolünde ise çocuk vardır artık. Bu durumun yarattığı değişim travmatiktir.

Hrant'ın katili 17 yaşındaydı. Rakel Dink'in cenazede yaptığı konuşmasında şu unutulmaz cümlesi çınlıyor şimdi kulaklarımda:

"Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerimu2026"

[email protected]

Twitter: @_aydinali