Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Aralık 2018

​​​​​​​Yoksa siz kadına şiddeti mi savunuyorsunuz?

“Mahalledeki cinsiyet savaşı” başlıklı yazımıza gelen yorumlar bu minval üzre en az birkaç yazıyı daha zorunlu kılmakta. Gelen tepkilerin çoğunun mahalle içinden olmasına mı üzüleyim, komşu mahalleden gelen “siz zaten kadın düşmanısınız” yollu tarafgir taarruzlara mı bilemedim…

Muhafazakâr camianın, modernleşme ve sekülerleşmenin toplumsal hayat üzerindeki akislerini düşünmeden, belki düşünmek istemeden, evlilik-boşanma ve kadın-erkek ilişkileri üzerine tek yanlı yargıda bulunmaları da en az öteki mahalleden gelen tepkiler kadar incitici!

Mahalleden gelen tepkilerin erkek ağırlıklı olduğunu söylememe gerek var mı bilmiyorum? Sosyolojik okuma yapıp sebep ve sonuçları üzerine düşünmek yerine yer yer kadın düşmanlığına varan üslubun ölçüsü maalesef kaymış…

Bu satırlardan sonra gelecek eleştirileri baştan bertaraf etmek için feminist olmadığımı bununla birlikte cinsiyet adalet ilkesine inanıp savunduğumu özellikle hatırlatmak isterim. Sosyal adalet, cinsiyet adaleti kadar çevre duyarlılığına da sahibim ve hayvan hakları, inanç, yaşam özgürlüğü savunduğum ilkeler arasında sarsılmaz bir şekilde yer alır!

İnsanın inanç dokunulmazlığı, ibadet özgürlüğü kadar bedeninin kutsallığına inanmaktan hiç vazgeçmedim. Kadın veya erkek olması önemli değil hangi aklıselim insan, bir canlıya şiddeti savunmak ister ki?

Yahut kadına şiddete karşı çıkmak erkeğe şiddeti savunmak gibi bir algıyla yahut erkeğe tahakküm etme emeliyle yorumlanıyorsa burada kabahat kimin dersiniz?

Bir çocuğa, hayvana, erkeğe şiddete karşı çıktığını söyleyenler -kimse bu şiddeti masum gösterip bir olağan göstermez değil mi- konu kadına şiddete gelince neden bunu eleştirenleri şeksiz şüphesiz erkek düşmanı bir feminist olarak yaftalamaya kalkışır!

Dezavantajlı insanlarımızı destekleyip meslek sahibi olmaları için eğitim verip imkân sağlama yönündeki çaba gösteren insanları alkışlarken dezavantajlı kadınlara bu bağlamda götürülen yardımlar neden körü körüne erkek düşmanlığı, toplumun dibine kibrit suyu olarak yorumlanır?

Namus ve emeğiyle çalışıp aile bütçesine katkı sağlamak isteyen, yetim çocuğuna-yakınına da bir ekmek götürmek için çırpınan kadınlarımıza el uzatanlar nasıl da hoyratça din, toplum tahrifatçısı olarak lanse edilmeye çalışılır aklımız almıyor!

Hakikaten merak ediyorum, evine ekmek götürmek için didinen bu kadınlara ve onlara destek olmak için para pul almaksızın uğraşıp koşturan, emek verip para harcayan, bedenini zihnini yıpratan sivil gönüllülere neden bu denli umarsızca ve gözü kapalı bir saldırı mekanizması devreye sokulur?

Sahi anne, sadece bizim olunca mı kutsal; eş-kız-kız kardeş yalnız bizimki olunca mı kıymetli?

Bir şekilde modernleşme tezgâhına takılmış ve bunun ceremesini çekenlerin tüm kabahati kadınlara ve bunlara yani toplumun yarısına destek olmak için koşturan insanlara yüklemeye çalışması hangi inancın hangi değerin hangi kitabın içinde yer alır ki?

Masum, masun, kutsanmış ve saf sebillerle yıkanmış pirü pak zatı muhterem olarak atanmışçasına, cemi cümle kadın taifesine öfke duyanlar en kısa vakitte bu hakkı/icazeti aldıklarını düşündükleri mercilere başvurup şu tertemiz kalplerine ve yaşamlarına baktırsalar ne iyi olur!

twitter.com/sabihadogann