Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Kasım 2023

​ABD, tarihi stratejik bir hata yaptı

7 Ekimden bu yana gazzede yaşananların ortadoğuda yeni ve daha ciddi bir kırılmaya yol açacağı hepimizin malumu.

Tarihi süreç içerisinde yaşanan bir değişimin yeryüzünün belirli bir bölgesiyle sınırlı kalmayıp, hemen hemen her yeri etkilediği bilinmelidir.

Amerika’nın İsrail’i korumasına almış olması reelpolitik ve jeopolitik unsurların Amerikan dış politikasında ne derece etkili olduklarını tartışmaya yer bırakmayacak netlikte göstermiştir.

Trump yönetiminin başlatıp Biden yönetiminin devam ettirdiği İsrail hamiliği sadece ortadoğuyu değil tüm dünyayı etkileyebilecek bir çatışma ve ayrıştırmayı da beraberinde getirecektir.

Bugün dünyanın seksen farklı bölgesinde savaş, çatışma ve kriz hali mevcut. Bunların bir kısmı dondurulmuş sorun olarak nitelendirilen ve her an sıcak bir çatışmaya dönüşme potansiyeli taşıyan krizlerdir. Bu sorunların hiçbiri bir diğerinden bağımsız değildir.

Myanmar-Arakan sorunu güney Asya’daki, Gazze’deki savaş Orta doğudaki güç mücadelesinden bağımsız ele alınamaz.

Çok gerilere gitmeye gerek yok, geçmişte Güney Çin denizinde Hakimiyet krizi derinleşirken, Irak ve Suriye’de yenilmeye yüz tutan IŞİD’in birdenbire Pasifik ülkesi Filipinler’de ortaya çıkması, hemen ardından da ABD’nin radikal İslamcı kökten dincilikle mücadele adı altında bu ülkeye asker göndermesini güvenlik ile alakalı bir strateji ve tesadüf ile açıklayabilir miyiz?

Şu değişmez bir gerçektir. Hakim Küresel güçlerin varlığını sürdürebilmesi için daha çok krize ve savaşa ihtiyaç vardır.

Kurulmaya çalışılan bu yeni dünya düzeninde, meşru-gayrımeşru bütün yöntemler kendilerince meşrudur.

Küresel güçler belirledikleri hedefler için dünya nüfusunun büyük bir bölümünü ateş çemberine dönüştüren politikalar izlemekten asla çekinmezler.

Yalnız burada önemli bir paradoks, gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülke insanlarını mutlu etmeden, kendi ülkelerindeki huzuru sağlamalarının güç olduğunun unutulmasıdır. Yaşanan ve yaşanacak olan göçler bunun en bariz kanıtıdır.

Uluslararası ilişkilerde gelişmeleri doğru okuyamayan devletler, önce istikrarsızlaşır, sonra yarı sömürge haline gelir, parçalanır ve sonunda yıkılır.

Başta ABD olmak üzere birçok gelişmiş ülkenin uzun yıllardan beri terörizmle mücadeleyi gerekçe göstererek petrol ve stratejik bölgeleri kontrol altına alma projesi halen tıkır tıkır işlese de bugün gelinen noktada masum sivillere ödettirilen bedel tarihin hiçbir döneminde bu günkü kadar ağır olmamıştır.

Gazze’deki savaş, Ak deniz ve muhtelif yerlerdeki hazırlıklar; Ortadoğu, Türkiye, Afganistan merkezli orta Asya ve bölge eksenli yaşanan son gelişmelerden bağımsız ortaya çıkmış gelişmeler değildir.

Gazze’de ABD’nin çok net bir şekilde İsrail’in yanında olduğunu deklere etmesi ve doğrudan doğruya çatışmanın tarafı olması yapılabilecek en büyük bir stratejik hata olarak tarihe geçecektir.

Dünya üzerinde Anti emperyalist halklar nezdinde Sembolleşmiş bir ABD’nin kendisini bu kadar net bir şekilde hedefe koymasını siyaseten anlamak mümkün değildir.

Küresel Masaya serilmiş harita ve cetveller ile dünün sömürgecileri bugünün egemenleri 1920 de yarım bıraktıkları işi bitirmek istiyorlar. Sınırların cetvelle çizilmiş gibi düz görünmesini istemediklerinden yüz yıl öncesinden tek fark bugün bunu ayık kafa ve daha bir kararlı daha bir acımasız daha bir orman kanunu ile yapıyor olmalarıdır.