ABD Çok Kutuplu Dünyaya Razı Olmalı Yoksa...
2021; aşı çalışmalarının nihayete erdiği, 6 milyar insanı aşılama planlarının yapıldığı, COVID19 ile mücadele sürecinin dönüşüme girdiği bir iklimle geliyor.
90’ların başında Soğuk Savaş’ın bitmesi ile dünyanın her köşesine yayılan kapitalizm tüm insanların kaderini bağladı.
Ekonomilerimiz o kadar bağımlı oldu
ki tüm devletler bir yandan ekonomik yarışı sürdürmeye
çalışırken başka bir yandan da düşen başka bir
devleti kaldırmak için uğraşır hâle
geldi.
Artık birimizin kaybı
eninde sonunda hepimizin kaybına dönüşür
oldu.
Pandemi tüm ekonomilerin şeffaf
bir şekilde, sorumluluk esasıyla hareket etmesi gerektiğini bir kez daha bizlere gösterdi.
Çok eleştirilse de kimsenin liberal değerlerden bir
adım geri attığı yok.
Olmasına da gerek yok.
Tüm dünyanın kabul ettiği, akla yatkın, ölçülebilir
bir sistem bu. Hukuk ve demokrasilerin bu ilkeler ışığındaki gelişimi ile dünyanın Fukuyama’nın
“Tarihin Sonu” tezindeki yere ulaşması kaçınılmaz.
Tek farkla; ABD öncülüğünde
değil. Bunun farkında olan ABD işi yokuşa sürüyor.
Oyunun kurallarını kendisine göre esnetiyor.
ABD, kapitalizmin ticareti kolaylaşması için
kullandığı “ortak para” yani rezerv para olan Amerikan Dolarına sarılmış durumda...
Dünya, 1970’teki gibi bir sorun ile karşı
karşıya...
ABD verimsizleşen üretim sistemini ayakta tutmak için
rezerv para gücünü kullanıyor.
Bu gücünü daha insani yönetimler oluşturmak, hukuk ve demokrasiyi teşvik etmek amacıyla
kullanmak yerine yerine kendi reel politik çıkarları
uğruna sistemi çıkmaza sokuyor.
Aslında bu durum epey bir süredir
birçok ülkeyi rahatsız etmekte...
2000’lerin başında Avrupa Birliği’nin “ortak
para” birimi Euro’nun sahneye çıkması
ile AB tarafından nispeten bir alan açılmış olmasına
rağmen trans-Atlantik ilişkileri bu alanın genişlemesinin önündeki
engellerden biri olmaya devam ediyor.
ABD, “silah gücüyle baskın”
olduğu sürece ABD’nin gücünü kaybetmemek için daha önce
Sovyetlerin ya da Hitler’in düştüğü
yere düşmekten kendisini alamayacağı aşikâr:
"Ekonomik gücünü silah ila sağlamak..."
Türkiye’ye CAATSA yaptırımları üzerinden yapmaya çalıştığı tam da bu...
Dert aslında Rusya’dan S400 alınması değil.
Dert aslında ABD’nin silahlarının
alınmaması...
ABD, önceden kimsenin taklit bile edemeyeceği
üstünlükte teknoloji üretirdi.
Artık dünyanın geri kalanı da
böyle teknolojiler üretebiliyor.
“Özgürlükler Ülkesi” yakıştırması özgür keşifler ve üretimlerin yapılması nedeniyle ABD'ye yakıştırılmıştı.
Tabii o zamanlar dünyanın geri kalanı iki
büyük dünya savaşının yıkıcı
etkisini onarmakla meşguldü.
Geçen yıllarda ABD ile açılan
makasın diğer devletler tarafından kapanmaya çalışıldığına
şahit olduk.
Önce ABD’nin Güney Asya ülkelerine "pozitif "ayrımcılığı
ve "ucuz iş gücü" olarak buralardan faydalanması...
Ardından ABD sermayedarlarının "daha ucuz iş gücü" için Çin’in kapılarını aralaması, dönüşümün
kilidi oldu.
ABD’nin üretimini taşıdığı her ülke, ABD ArGe'sinden nasibini aldı ve üretim yaptıkları
alanda dünya markaları çıkardı.
2000’lerle birlikte ABD firmalarının Çin’e
akını Çin’in her alanda bir “devrim” yaşamasını
imkân verdi.
Artık akademik literatüre katkı sunan ve ArGe’sini her gün daha da ileri götüren bir Çin var.
Art arda yani teknolojiler üretiyorlar.
ABD’nin F35 gibi savaş
makinası ve yüksek teknolojiyi önceliklendiren yaklaşımı
dışında ciddi bir keşfi yok.
ABD büyük devlet olduğunu göstermek için ne kadar uğraşsa da ilk COVID19 aşısı Almanya tarafından
keşfedildi.
ABD’li ortağı sadece dağıtım ve küresel kabul noktasında stratejik destek sağladı.
Eğer Çin demokratikleşir ve özgürlük
alanlarını genişletecek adımlar atmaya başlarsa yazılım gücü
ile ayakta kalmaya çalışan ABD’yi ayakta tutan bu yazılım devleri de Çin’in
yolunu tutacaktır.
ABD bu şirketlerin hareketlerini kısıtlarsa
o zaman da Çinli yazılım devleri dünya üzerindeki alanını genişletecektir.
ABD için zor karara gelindi: ABD artık
Türkiye gibi müttefiklerini dışarıda bırakmak
yerine üretim ve ArGe’nin bir kısmını bunlarla
paylaşmalı.
Tek kutuplu dünyadan yine tek kutuplu bir dünyaya değil,
çok kutuplu bir dünyaya geçişe zemin hazırlamalı.
Zira, blockchain tabanlı kripto paraların Amerikan Dolarının rezerv para özelliğini yıkmasına az kaldı.