Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
35.03
Gram Altın
2469.83
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Eylül 2019

ABD’nin zırhlı birlikler rallisi

“Türkiye'nin Suriye'ye girme fikrinin önemli ölçüde gerilediği konusunda ikna olduk." diyor, ABD’nin DEAŞ ile Mücadele Görev Gücü Direktörü Chris Maier…

18 Eylül 2019’da Pentagon'da düzenlenen brifingde, terör örgütlerinin Suriye’deki çatı kuruluşu SDG’ye güvence verdiklerini, o bölgede daha fazla SDG’liye yer vereceklerini açıkladı.

ABD, on binlerce tır dolusu silah ve mühimmatla beslediği terör örgütlerini DEAŞ’la mücadele adı altında destekleyeceğini, Güvenli Bölge’yi YPG /PKK’nın korunması için planladığını ilan ediyor.

YPG/PKK, paçavra değiştirerek kendini gizlemeye çalışıyor.

"Bizim şu anda yapma konusunda kararlı olduğumuz şey YPG'nin oradan çıkarılması ve bunun nihayetinde bir güvenlik boşluğuna yol açmamasını sağlamaktır. Dolayısıyla orada YPG'li olmayan diğer güçler var. Bunlar kalıcı güvenlik mekanizmasının parçası olacaklar. Bu da nihayetinde orada daha fazla askeri güç gerektirebilir ki bunu Türkiye ve diğerleri ile çözmemiz gerekecek."

Direktör Chris Maier, ABD'nin, yeni adı SDG olan terör örgütüyle Suriye'nin kuzeyinde devriye attığını, DEAŞ ile mücadele edildiğini açıkladı. YPG’den de "Güvenlik Gücü’ olarak bahsediyor.

Direktör, "SDG'ye faaliyetlere uygun silah ve ekipman sağlamaya devam ediyoruz. Ancak bunlar spesifik olarak DEAŞ ile mücadeleye yöneliktir." açıklaması ise Türkiye’nin oyalandığının ilanıdır.

Türkiye, eylül sonuna kadar istediği şekilde bir Güvenli Bölge oluşumuna ABD ikna olmaz ise kendi planını uygulayacağını yıllardır söylüyor. Bıçağın kemiğe dayandığı nokta, eylülün sonu…

Türkiye, kendi iradesiyle kendisinin belirlediği ‘Güvenli Bölge’ oluşturmak zorunda. Bu, Türkiye’nin ölüm-kalım meselesidir. Türkiye, birliğini ve bütünlüğünü koruyabilmesi buna bağlı. ABD ve İsrail, bölgeyi asırlarca kasıp kavuracak fitne ateşini, oluşturmayı düşündüğü bu terör koridorundan körükleyecek.

Münbiç’in doğusunu boşaltacağını söyleyip de bunu yapmayan ABD, Türkiye’yi oyalamaya devam ediyor. ABD, Münbiç ‘in çevresinde atılan devriyeleri nasıl bir oyalama taktiğine dönüştürdüyse şimdi de aynısına devam ediyor.

Art niyetini, Türkiye’yi oyaladıklarını açıkça ifade ediyorlar:

"Güvenlik mekanizmasının temel amacı, hem Türkiye ile müşterek bir çalışma vasıtasıyla onların güvenlik kaygılarını çözmek, hem de SDG'nin güvenliğini sağlamaktır. Bizim onlarla (SDG) ilişkimizin geçmişi de orada amacımızın DEAŞ ile mücadele olduğunu onlara yeni riskler getirmek olmadığını gösteriyor. Bununla şunu kastediyorum, siperlerin kaldırılması, Suriye'nin kuzeydoğusundaki halkın daha az güvende olduğu anlamına gelmemeli. Çünkü Türkiye ile çalışırken, Türkiye'nin Suriye'ye girme fikrinin önemli ölçüde gerilediği konusunda ikna olduk."

Petrodolar manyakları, yeni kargaşa ve kaos oluşturmak için ülkelerin içine yerleştirdikleri, “ Şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit eden’ hainlerini de harekete geçirmekte maalesef hiç zorluk çekmiyorlar.

Diyarbakır’da evlatlarını dağa kaçıran teröristlerden hesap soran anneler, Türkiye’nin terörle mücadelesine çok büyük destek sağlamaktadırlar. Anaların bu mücadelesi terör yandaşlarının maskelerini de düşürmüştür. Anaların cesareti, Türkiye’nin Güvenli Bölge’de ısrarcı olmasının haklılığını da teyit etmektedir.

Türkiye, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı’yla ortaya koyduğu iradeyi Fırat’ın doğusu içinde uygulamak zorunda.

Başka bir seçeneğimiz yok.

Elbette 24 Ocak 2018’de Afrin Harekatı’ndan dört gün sonra TBMM’ye mektup gönderen ve;

Türkiye’ye bir tehditte bulunmayan, Suriye toprağı olan Afrin’e silahlı müdahalenin bölgemize ve ülkemize barış ve güvenlik değil, daha büyük sorunlar, yıkım ve acı getireceğini, Kürt yurttaşlarımızı da yürekten yaralayacağını biliyoruz.” diyerek sureti haktan görünen malum zevat ve benzeri odaklar, Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyonu da engellemeye çalışacaktır.

Başka Hacire anaların Fıratlarının ölmemesi, Türkiye’nin ve bölgenin güvenliği için Barış Koridoru elzemdir.

ABD, müşterek devriyenin ‘Zırhlı Birlikler Rallisi’ olmadığını anlamalıdır.