Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Haziran 2016

AB'NİN KRİZİ, BİRLEŞİK KRALLIĞIN DAĞILIŞI

Birleşik Krallık'ta Avrupa Birliği içinde kalıp kalmama konusunda referandum yapıldı. AB İçinde kalınmasını isteyenler Bremaniaolarak ifade edilirken AB'üyeliğinden ayrılmak isteyen yaklaşım Brexit olarak ifade edildi. Referandum sonucunda Brexit yanlıları, yüzde ellinin üstünde oy alarak istedikleri sonucu aldılar. Referandum sonuçları İngiltere ve AB için riskli, belirsiz ve gerilimli yeni bir süreci başlatmış bulunmaktadır.

İngiltere'de toplum, uzun yıllardan beri AB karşıtı propagandanın etkisi altındadır. Toplum, AB 'nin yapısını, politikalarını ve işleyişini sağlıklı bir şekilde tartışarak AB üyeliğine karşı çıkmamıştır. AB Karşıtı politik yapılar, yabancı düşmanlığı, mülteci korkusu, İslamofobi gibi toplumda milliyetçi ve ayrımcı duyguları ve eğilimleri körükleyecek konular üzerinden halkı AB karşıtlığı etrafında mobilize etmeye çalışmışlardır. İngiltere'nin Brüksel'e karşı bağımsızlığı sloganı etrafında toplumda milliyetçilik en üst seviyede harekete geçirilmiştir. Kampanya boyunca AB karşıtlarının kullandığı Türkiye fobisi, yürütülen kampanyanın aşırılığını, temelsizliğini ve çılgınlığını göstermektedir. İngiltere referandumunu, çok net bir şekilde ırkçı popülizmin zaferi olarak değerlendirebiliriz. Demokratik ve açık bir toplumda demagojinin ve popülizmin zafer kazanması, üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konudur.

İngiltere'de popülizm ön plana çıkarken, aynı zamanda Avrupa Birliği 'nin işleyişinin, karar alma süreçlerinin ve mevcut durumunun ciddi bir şekilde tartışılması gerektiği ihtiyacı ortaya çıkmış bulunmaktadır. İngiltere referandumu açık bir şekilde Avrupa'nın artık Brüksel'den idare edilemeyeceğini net olarak göstermektedir. Brüksel'den AB'nin bürokratik, kapalı ve tek yönlü karar alma süreçleriyle idare edilmesi, Avrupa toplumlarında derin bir rahatsızlık ve tepki uyandırmaktadır. AB'nin mevcut yapısını değiştirerek daha demokratik bir yolu benimsemesi, şeffaflık ve katılım süreçlerini yenilemesi ve çeşitlendirmesine ihtiyaç vardır. AB'nin daha fazla demokrasiye ve katılıma ihtiyacı vardır. Referandum sonrası yeni dönemde AB içinde mevcut bürokratik, antidemokratik ve merkeziyetçi yaklaşımın terk edilerek daha demokratik, katılımcı, çoğulcu ve adem-i merkeziyetçi yaklaşım yollarının aranacağını öngörebiliriz. AB, merkeziyetçilik ve adem-i merkeziyetçilik, demokrasi ve bürokrasi, katılımcılık ve kapalılık konularında bir yol ayırımına gelmiş bulunmaktadır. AB'nin içindeki demokrasi açığı, mevcut yaşanan krizin ana sebebi olarak gözükmektedir.

İngiltere'nin AB'den ayrılmasının ülkenin önüne yeni fırsatlar sunacağı ifade edilmektedir. İngiltere, dünyanın beşinci büyük ekonomisidir. BM Güvenlik konseyinde veto hakkına sahip beş daimi devletten biridir. İngiltere, 53 üyeli Britanya Milletler Topluluğu'nu kontrol eden devlettir. Nükleer güç konumunda olan İngiltere, çok etkili bir askeri güce sahip olup özel ilişkileriyle Amerika'nın stratejik ortağı konumundadır. Bu parametrelerden bakınca AB'den çıkışın, İngiltere'yi fazla etkilemeyeceği, hatta fırsatlar sunacağı iddia edilebilir. Ancak AB'den çıkmış bir İngiltere, Birleşik Krallığı kendi içinde, Avrupa'da ve dünyada çok güçsüz ve etkisiz hale getirmektedir. Referandum sonrasında İngiltere konusundaki algının dünya kamuoyunda hızla değişmesi, AB üyeliğinin İngiltere için ne kadar hayati olduğunu göstermektedir. Referandum, her şeyin bittiği anlamına gelmemektedir. AB, İngiltere'den çok kolay vazgeçmeyeceği gibi, İngiltere'de AB'den çok kolay vazgeçmeyecektir. Birleşik Krallık'taki kentli nüfusun büyük bölümünün AB içinde kalma konusunda kararlı olduklarını unutmamak lazımdır.

Mevcut gelişmeler, Avrupalı ve İngiliz kimliklerinin ciddi bir sorgulama döneminden geçmesine neden olmaktadır. Uğruna büyük emekler harcanan Avrupalı kimliğinin inşasında başarısız olduğu görülmektedir. Avrupalıların önemli bir bölümü milli kimliklerini Avrupalı üst kimliğinin önünde tutmaya devam etmektedirler. Mülteci sorunu ve ekonomik durgunluk gibi kriz anlarında insanlar, kolaylıkla Avrupalı olduklarını unutmakta, geleneksel milli kimliklerini öne çıkarabilmektedirler. Avrupalı kimliği tanımlarken Müslüman, Asyalı ve siyah topluluklar kolaylıkla dışarıda tutulabilmekte, Avrupalılığın çok dar olarak anlaşıldığı yeni bir döneme doğru gidilmektedir. Avrupalı kimliğinin bir mit mi, yoksa bir realite olduğunu önümüzdeki belirsiz süreç gösterecektir.

İngiliz kimliği, yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. İngilizlilik, artık Britanya'nın Avrupa ile ilişkilerini belirleyen ana aktör konumundan çıkıp, Avrupalılığı reddetmekle kendisini yeniden oluşturmaktadır. Avrupa'yı ve Avrupalılığı reddeden İngilizliliğe karşı, Avrupa'yı ve Avrupalılığı destekleyen ve içselleştiren İskoç kimliğinin yeniden inşası durumuyla kaşı karşıyayız. İskoçlar, Gallerliler ve Kuzey İrlandalılar arasında Avrupa Birliği'nde kalma, ancak Birleşik Krallık'ta kalmama eğilimi giderek güçlenmektedir. Britanyalılık olarak ifade edilen üst kimlik, artık İskoç, Galler ve İrlanda milliyetçiliklerini frenleyememektedir. İngiltere, Birleşik Krallık'taki iç milliyetçiliklerle AB olmadan baş etme gibi yeni büyük bir meydan okuma ile yüz yüze bulunmaktadır. İngiliz milliyetçiliği, Avrupa'yı reddeden, dünyanın sadece kendisi etrafında dönmesi gerektiğini tek doğru olarak gören ve yabancı düşmanlığından başka hiçbir şey önermeyen yıkıcı bir muhtevaya sahiptir. Son referandum sonuçlarıyla İngiliz milliyetçiliği, Avrupa'daki barışı yıkan yıkıcı kimlik konumundadır. Son referandum sonuçları, her açıdan Birleşik Krallığı ve İngiltere'yi bir dağılma sürecinin içine sokmuştur.

Avrupa Birliği, İkinci Dünya Savaşından sonra bir barış projesi olarak kurulmuştur. AB, yaşadığı sayısız krize rağmen, varlığını sürdürmeyi başarmıştır. İngiltere'nin Birlikten çıkma kararı vermesi, AB' nin sonu değil, AB içinde ciddi ve derin bir kırılmayı temsil eden bir kriz niteliğindedir. AB ve Birleşik Krallığın sonundan bahsetmek için zamanın çok erken olduğunu, ama her iki birliğin geleceğinin belirsizlikle ve kaosla dolu olduğunu öngörmek daha mütevazi bir yorum olacaktır.