AB'yi Bitirme Projesi: Rusya-Ukrayna Savaşı
Yakın zamanlarda iç ve dış basında çıkan haberlerde gördüğümüz üzere Batı’nın Rusya’ya yaptırımları nedeniyle bazı ürünler ve bazı kişiler/şirketler yaptırım kapsamına alındı. Bu ürünlerin ticaretini ve/veya bu şirketler ile ticaret yapmayı, yaptırım uygulayan ülkeler kendilerine yasakladı.
Bu yaptırım meselesini doğru anlamak
lazım, Hukukî olarak Rusya ile ticaret durdurulmuş filan değil. Her bir ülke bazında, o
ülkenin yaptırım uyguladığı malların ticareti yaptırım uygulayan ülke
ilişkilerinde (kendi vatandaşlarına, şirketlerine ve kendisinin sistemini
kullanarak yapılmasına) yasaklandı, diğer ülkelerde serbest. Yani
yaptırım uygulayan ülke kendi ticaretine bir sınırlama getirmiş oldu.
Aynı şey şirketler için de geçerli. Öyleyse, her bir ülke bazında yaptırıma
tabi olMAyan malların ticareti serbest, yaptırım kapsamında olmayan şirketler
ile iş yapmak da serbest. Mesela bazı Rus bankaları swift sisteminden
çıkartıldı, ancak Rusya’nın -en büyük
bazı bankaları dahil- bazı bankalar swift sisteminden çıkartılmadı.
Yaptırımların ne kadar sınırlı olduğunu böyle algılamak lazım.
Yaptırımlar kimi etkiledi?
●
ABD’de hayat durdu mu, HAYIR…
●
Rusya’da hayat durdu mu, HAYIR…
●
Türkiye’de hayat durdu mu, HAYIR…
●
Orta doğuda hayat durdu mu, HAYIR…
●
Çin ve İran’da hayat durdu
mu, HAYIR…
●
Türki Cumhuriyetler’de hayat durdu mu, HAYIR…
Dünya coğrafyasının çok büyük bir
kısmında bu yaptırımların hayata etkisi ya sıfıra yakın oldu veya çok düşük
etkili oldu. ABD dâhil yukarıda saydığımız ve saymadığımız diğer geniş
coğrafyadaki ülkeler için yaptırımların negatif etkisi sıfıra yakın düzeyde
oldu. Rusya için de hedeflenen “yıkıcı”, hatta “negatif” etkiyi
doğurmuş değil.
AB’DE
DURUM NEDİR PEKİ?
AB ülkeleri bir taraftan Rusya’yı “enerjiyi
silah olarak kullanıyor, bizim gazımızı kesiyor” diye şikayet
ediyorlar, diğer taraftan kendileri Rusya’ya yaptırım uyguluyorlar. Aslında bu
klasik bir Avrupa’nın değişmeyen çifte standartçı yaklaşımının örneklerinden
biri daha... Kendisi tutacak Rusya’ya deli dumrul gibi yaptırım uygulayacak,
Rusya’da “benim ekonomime zarar vermeniz
için size yardımcı olayım, siz daha güçlü olun” mu diyecek…!Yok öyle bir
dünya, “kavgada yumruğun hesabı yapılmaz,
hamama giren terler”.
Bugün itibarıyla, şimdilik kaydıyla,
AB içinde sanayi hammaddesi sorunu yaşanıyor, enerji krizi hat safhada, duran,
yavaşlayan, kapanan, kapanma yolunda ilerleyen şirketlerin ve fabrikaların
sayısı her geçen gün artıyor. Kış geliyor, insanlar evlerinde soğuktan
donacak vs vs, yani, AB hayalinin balonuna iğne saplanıyor. Bu süreç devam ederse
Avrupa’nın birliği de dirliği de kalmayacak, dağılma süreci çok yakındır. Savaş
biraz devam ederse, Brexit sonrasında, birer birer exit
de gelir yakında. Zira ülkeler, ayakta kalabilmek için kaynakları kendi
ülkelerine aktarmak zorunda kalacak, AB ortak politikaları ve bunların
maliyetleri yerine ulusal politikalara dönmek zorunda kalacaklar.
Bu duruma tesadüfen gelindiğini de
sanmayın, Birleşmiş Milletlerde görev
yaptığım dönemde AB’nin ekonomi ve
ticaret politikalarında Rusya’ya karşı çok olumsuz tavır içinde olduğunu
müzakerelerde sıkça görüyordum. Hatta,
basında da çıktığı için, ticaret
politikaları uyuşmazlıkları olduğunu kamuoyu da biliyordu. AB ülkelerinin Birlik
gücü ile oluşturduğu sömürgeci, çifte standartçı ve haksız ticaret politikaları
AB’nin sonunu getirmiş oldu. Aslında bu savaşta iki hedefi vardı Rusya’nın; birincisi Karadeniz kıyısındaki
gücünü artırmak, diğeri de AB’yi bitirmek. Birinci politika ABD’nin
öncelikleri arasında mıdır veya ne kadar önemlidir tartışılabilir, ancak ikinci
politika olan AB sanayi ve ticaretini ve bunun üzerinden de AB Balonunu Patlatma
konusunda Rusya ile ABD’nin çıkarları
ortak aslında. Sürecin ilerleyiş şekline baktığımızda da bu ortak hedefe
doğru birlikte ilerleyiş olduğunu
görüyoruz.
Öte yandan ABD elindeki finansal
nükleer silah olan swift sistemini sınırlayarak Rusya ile olan -dolaylı
ticareti- kendisine tahsisli hale getirmiş oldu. Akıllı yönetilen yaptırım ne demek? “Bu ülke ile veya şu şu sektörlerde ticareti kendime tahsis ettim, başkası hiç veya kendi istediği kadar
yapmasın” demektir. ABD’nin
farklı ülkeler üzerinden Rusya ticaretini aynen devam ettirdiğini biliyoruz. Olan AB’ye oldu…
AB Sonrası dönemde Türkiye’nin
stratejik durumu bugünkünden çok farklı olacaktır, bu nedenle içerideki
siyasetin de, yönetimin de çok köklü şekilde, ülkemizin yarınlarının parlak
vizyonu ve misyonu ile uyumlu olacak şekilde gerekli revizyondan geçirilmesi
şarttır. Çok acil olarak devletimizin, Anadolu irfanının derin aklı
doğrultusunda, sistemsizlik sorunundan kurtulmamızı sağlayacak, bünyemize uygun
bir “SİSTEM” kurgulaması şarttır.
Süreçte en karlı ülke de Türkiye
oldu, ekonomik ve siyasi açıdan çok kârlı çıkma zemini oluştu bu süreçte. Zira, hiçbir mal veya şirket ile ilgili bir
yaptırımımız yok, istediğimiz malı
istediğimiz şirketten alıp satmak mümkün durumda, sadece yöntem doğru olmak
kaydıyla. Yaptırım uygulamayan ülke olarak, diğer ülkelerin yaptırım kurallarına
dikkat ederek, her türlü ticareti yapabilir durumdayız. Ancak, bunun nasıl
olacağının hukuki esasları belirlenmiştir. Bu hukuki esaslara riayet ederek dış
ticaret hacmimizi çok artırma fırsatı doğdu bize, tekrar hatırlatıyorum; yaptırım ile ilgili hukuki esaslara dikkat
edilmezse çok ağır bedeller ödenir, buna dikkat edilmesi lazım…