'ADALET' BU MU?
Ne tesadüf ki bu durum, ' T.C. Yurtta Sulh Konseyi Başkanlığı'nın darbe bildirisiyle örtüşüyor.
Öyleki , 23 Eylül 2015'te FETÖ'nün Zaman gazetesinde Süleyman Şah Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Uğur Kömeçoğlu imzasıyla yayımlanan yazıyla ve Yurtta Sulh Konseyi'nin darbe bildirisiyle de örtüşüyor:
O yazıda :" Toplum bölünüyor,parçalanıyor, farklı mezhepler ve etnisiteler arasında dostluk ve kardeşlik fikri dinamitleniyor. Ülkenin bir kısmında sıkıyönetim ilan ediliyor, her gün ölüm haberleri geliyor. PKK ile ilgisi olmayan, hatta o bölgedeyaşamayan sivil Kürtlere bile bu ülkeden soğuma süreçleri yaşatılıyor. Türkiye'ye Başkanlık getirme inadı nelere mal oluyor farkında mısınız? " Bu yazıdan üç ay sonra hendek terörünü başlattılar. On ay sonra da 15 Temmuz'da darbe/ işgal girişiminde bulundular..
Cunta bildirleri aynı kalemden çıkmış. Zihniyet, yöntem aynı...
Darbe teşebbüsüne devam ediyorlar...
FETÖ'nün "Sıkıyönetim Direktifleri" belgesinde Konsey'e T.C. eklenmiş. Cuntanın adı, 'T.C. Yurtta Sulh Konseyi Başkanlığı' olmuş. Bu gelenek bozulmamış. 27 Mayıs 1960 cuntası da Milli Birlik Komitesi'nin önüne T.C. getirmişti, 12 Eylül 1980 cuntası da 'T.C. Millu00ee Güvenlik Konseyi 'adını almıştı. Bunlar kendilerini 'kurcu irade' ilan edip ülkeyi talan ettiler. Diline, dinine, tarihine ve medeniyetine düşman bir nesil yetiştirmeyi planladılar. Sosyal bünyeyi kemiren hastalıkların üretim merkezi olmayı kendilerine "şeref " saydılar.
'T.C. Millu00ee Birlik Komitesi'nin uyduruk Kurucu Meclis'ine temsilci veren, darbeyi, 3 Nisan 1963'te ' 27 Mayıs Anayasa Hürriyet ve Bayramı' ilan eden ve on yedi yıl bayram olarak kutlayan zihniyet, bugün de aynı.
Konsey mesajı almış. Bu melanet yapı, inkarı savunma silahı olarak kullanıyor.
Yurtta Sulh Konseyi üyesi, eski Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı:" Algı oluşturmak kolay, herkes suçluyor, darbe girişimin arkasındaki hangi üst akılsa başarısız olacağı belli. Bunun için özel tedbirler alınmış, önce bir kısım personelin inanması sağlanmış, sonra bunların FETÖ'cü ilan edilmeleri sağlanmıştır." ifadesiyle darbeyi tiyatro/ kurmaca diyerek perdeliyor, katliamları inkar ediyor.
Bir başka zanlının,( Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın eski özel kalem müdürü) Şehit Astsubay Ömer Halisdemir'e,yönelik iftirasıdır. Öyle ki, bu zanlı, Semih Terzi'yi darbeye karşı, Ömer Halisdemir'i ise darbeci göstermeye çalışıyor. Bu aynen Haşaşilerin Büyük Selçuklu Devleti'nin veziri Nizam'ül Mülk'ü şehit edip sonra da " Nizam'ül Mülk bizim mezhebimize geçtiği için Sünniler onu öldürdü."demelerine benziyor.
Bu savunma tekniğini, FETÖ'nün 'siyasi mahrem imamları ' duruşmalardan önce meydanlarda, medyada açıkladılar. ABD ve Avrupa destekli bu yöntemle cunta, hayli rahatlamış görünüyor.
Durşmalarda sanki o malum zat / zevat savunma yapıyor.
O gece Atatürk Havaalanı'ndan FETÖ'nün ışıldaklı araçlarının eskortluğunda sıvışmayla 'kontrollü darbe' söylemi birlikte değerlendirilebilir.
Diğer önemli bir husus ise malum zevatın darbe girişiminden sekiz gün sonra İstanbul'da düzenlediği mitingde FETÖ'den tek kelime dahi etmemesi, basın özgürlüğünden dem vurması, II. Abdulhamit üzerinden 'dikta' iftirası atması. Çünkü 24 Temmuz, II. Abdulhamit'in 1908'de tahttan indirilmesinden sonra ilan edilen ve 1935'e kadar kutlanan Hürriyet Bayramı'nın günüdür.
7 Ağustos'ta Yenkapı'ya da ite kaka katılmışlardı.
Kemal Alemdaroğlu da adalet yürüyüşünde.
Bekri Mustafa'nın imamlığını yadırgamamak gerek.
Matild'in namus abidesi olması gibi bir şey...
