Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.64
Gram Altın
2392.55
BIST 100
10180.82
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Adalet çadırı

İnsan, barınmak ve korunmak için bir duldalık aradı durdu.

Dağın zirvesine çıktı. Çok soğuktu orası. Donacaktı oradan erken ayrılmasaydı.

Eteklerine sığındı. Yer bulamadı. Bütün alanlar kaplanmıştı.

Kayalıklara sığındı. Çok kaygandı. Aşınması zaman alacaktı. Tutunamayacak kadar sert ve amansız yerlerdi buraları.

Şırıl şırıl akan sulara sığındı. Hoşuna gitti burası. Lakin burada da kalamazdı. Mütevaziliğine rağmen su, bir müddet sonra hislerini duyarsızlaştırabilirdi. Katılaşarak hayat emarelerini sonlandırabilirdi.

Rüzgarın esintisine bir an aldanır oldu. Peşinden yürüdü. Ancak hemen daldığı rüyadan uyandı. Geri geldi.

Ormanların arasına, kızgın çöllere hatta bozkırın tezenelerine yerleşmedeki uğraşları da cevap vermedi barınma ve hayata tutunma isteğine.

Nihayet ovaya obasını kurdu. Dağın eteğinde, rüzgarın eşliğinde, suyun ahenkli akışında bilhassa yeşilliğin ruhu okşayan ve toprağın insanın bütün ihtiyaçlarına cevap veren annelik kucağında ailesini büyütmeye ve çocuklarını yetiştirmeye başladı.

Başlangıçta ovadaki oba tekti. Sıkıntı pek yoktu. Çadırın ahengiyle ovanın ahengi hatta bütün zemin ve semanın ahengi bir musikinin ruhu okşar nağmeleri gibi güzel ve hoş bir sadaydı.

Zamanla ovadaki oba sayısı arttı. Ovanın vücudu yaralandı, bağrı eşelendi. Bu faaliyetleriyle dağın eteklerine kadar ulaştı insan. O aşınmaz denen kayaların bağırları dahi delik deşik edildi. Varlık da intikam almak için and içti.

Çadır sayısı arttıkça sadece zemine ve semaya değil hemcinsine de hakimiyet kurma arzuları depreşmeye başladı insanda. Hakimiyet yüzünden ilk dökülen kardeş kanıydı. İnsana kötülük kendisinden geldi.

Aç gözlülüğüyle tabiatı tahrip etmeye devam ederken tabiat da gizemiyle insanın denetimsiz arzularını esir aldı. Kendini akıllı zanneden insan bunu pek anlayamadı.

Tabiatın intikamına karşın insan da boş durmadı. Ovadaki obaların tek tip olmadığını anlatmaya başladı. Yoksa zemin insanı yutacaktı. Ki sürekli yutuyordu kardeş kavgasını körükleyerek. Güzelliklerini bir kavga sebebi kılarak. İnsan zeminin bağrına gömülmede bazen romantik bir trajedi yaşıyor ve acısını hafifletiyordu. Bazen de realist bir trajedi ile mağlubiyetine şahit oluyordu.

Maatteessüf bu trajedide insan mağlup zemin ve sema galipti. Buna bir hal çaresi bulmalıydı. İnsana insandan gelen en büyük kötülüğü yine insana insandan gelecek en büyük iyilik bertaraf edebilirdi.

İnsan bu defa hemcinsini eğitmeye başladı. Zeminin yüzüne terbiye çadırları için kazıklar çaktı. Her çadırın ismini belirledi. Dil, milliyet, vatan, devlet, ekonomi, kültür, hikmet, bilgi, malumat, felsefe vs. Yıllarca meşgul oldu bunlarla. İnsanlığın parlak devirleri yaşandı. Her defasında yenisini ekliyordu diğerlerinin yanına. Bir çadırı eksik bıraktığını hissediyordu çoğu zaman. Ne yazık ki unuttuğunun çadırların üzerine çekilmiş bir çadır olabileceğini daha da ötesi varlıkların onun altında gölgelendiğini ve bunun adalet olduğunu çok geç fark ediyordu insan. Halbuki varlık için ihkakı hak olan adalet en mütekamil şekilde yaratıcı tarafından uygulanmıştı. Yaratıcının tarifi dışındaki her adalet anlayışı eksik kalacaktı. İnsan uzun bir zaman bunu anlamayı ıskaladı. Adaletteki cemali ve hikmeti bunların arkasındaki rahmeti ve şefkati görmek yerine kendine dönük bir adalet anlayışı tesis etmek istedi. Varoluş gayesini reddetmese de tam idrak edemedi.

Bırakın varlıkları insanlar dahi diğer çadırların hiçbirinin altına hepsi birden girmedi. Zorla girdirmek isteyenlere şiddetli tepki gösterdi. Bu yüzden çok kan döküldü. İnsanlık tarihinde büyük trajediler oluştu.

Adalet, herkesin altına sığınacağı huzur ve selamet, rahmet ve hikmet çadırıdır. An şart ki ilahi adaleti kendine örnek alsın. Cansız varlıkların dahi hukukunu koruyan ilahi adaleti. Hak edene hak ettiği şeyi tastamam veren ilahi adaleti. Varoluş gayesine itiraz etmeden teşekkür etmeyi, şeyler arasında arzı endam etmesini sağlayan ilahi adaleti. Benlik ve kendilik nesnesinin harika bir özne olduğunu iftiharla ilan ederek zeminde ve semada konumlanmasını sağlayan ilahi adaleti.

İnsan hala direniyor adaleti hakkıyla yaşamaya ve yaşatmaya. Bu direnenler ve baş kaldıranlar içinde adaleti uygulayanların ve gücü elinde tutanların gelmesi insanlığın en trajik-komik hali olarak kainatın sayfalarına kaydediliyor.

Umarım çok geçmeden, ağır bedeller ödemeden ders alınır. Umarım... Umarım... Lakin hemcinsimden pek de emin değilim.