Dolar (USD)
32.30
Euro (EUR)
34.81
Gram Altın
2413.88
BIST 100
10267.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


AFRİKA'YI TANIMA İHTİYACI

Afrika, zihinlerimizde hep açlık, sefalet ve savaşlarla bilinmektedir. Afrikalıları zenci vahşiler olarak zihinlerimize yükleyen bir çok yapıt bulunmaktadır. İnsanlığı Afrika'ya yabancılaştırma, Afrika'yı insanlığa yabancılaştırma modern sömürgeciliğin en büyük zihinsel iğfal projelerinden biridir. Afrika'yı sistematik ve sinsi bir şekilde yapılan zihinsel iğfalin ötesinde anlama, tanıma, okuma ve ilişki kurma ihtiyacı vardır. İnsanlığın anayurdu kabul edilen Afrika'nın insanlığa yabancılaştırılması, büyük bir faciadır.

Afrika coğrafyasının ve o coğrafyanın yaşadığı tecrübenin kompleksliğine dair derin bir kavrayış, bilgi ve birikim geliştirmeden Afrika ile ilişki kurmak zordur. Afrika'yla ilişki kurmak için ilk önce onu anlamak lazımdır. Afrika'ya sömürülecek zengin yer altı kaynakları coğrafyası ve otoriter rejimler kuşağı olarak bakmak hiçbir şekilde verimli değildir. Afrika'yı Batılı kurguların ötesinde anlamak lazımdır.

Afrika'ya dair bilgi kaynaklarımız Batılıdır. Afrika hakkında bilgi ve kavrayış sahibi olmaya çalıştığımızda, başvurduğumuz referanslar Avrupa veya Amerikalıdır. Afrika'yı anlamak için Avrupa ve Amerika'ya değil, Afrika'nın kendisine gitmemiz gerekmektedir. Afrika'yı Afrikasız anlamanın mümkün olmadığını artık fark etmeliyiz.

Afrika'yı anlamak için kolonyal ve post-kolonyal dönemi iyi bilmek lazımdır. Bağımsızlık sonrası devrimci hareketlerin yozlaşan, yolsuzlaşan ve çürüyen yapılar ürettiğini değişik Afrika ülkelerinin tecrübelerinden öğreniyoruz. Bağımsızlık sonrası dönemde sömürgecilerden iktidarı devralan çürümüş ve yolsuz elitler, Afrika halklarını sefalete, açlığa, savaşa, şiddete ve diktatörlüğe mahkum etmişlerdir. Afrika, beyaz ve siyah adamlar tarafından sürekli olarak sömürülen halkların olduğu bir coğrafyadır. Kolonyal ve post-kolonyal yönetimlerin birbirinin devamı olduğunun bilinmesi gerekmektedir.

Kolonyal ve post-kolonyal yönetimlerin sömürüsünden sonra bugün Afrika, kalkınma adı altında yeni bir sömürü dalgasının hedefi haline gelmiş durumdadır. Kalkınma, ideolojik anlamları yoğun olan bir kavramdır. Afrika konteksinde kalkınma daha çok ekonomi merkezli olarak anlaşılmaktadır. Neyin, kimin çıkarına ve hangi maliyetle kalkındırılması sorusunun mutlak bir şekilde sürekli olarak gündemde olması gerekmektedir. Afrika'nın kalkınma adı altında yeni bir sömürgeleştirilme biçimine ihtiyacı yoktur. Afrika'nın ihtiyacının olduğu şey, Afrika ve Afrikalıyı dışlamayan ve ötekileştirmeyen sahici anlamda bir insani kalkınma anlayışının geliştirilmesi ve uygulamaya geçirilmesidir.

Avrupalılar ve Batılılar için Afrikalılar, insandan uzak, daha çok maymundan gelen hayvan cinsi içinde değerlendirilen yaratıklardır. Beyaz adam, siyah Afrikalıların olabildiğince kendinden uzak olduğunu göstermek için siyahların maymundan geldiğini gösteren karanlık bir mitoloji ve edebiyat ortaya koymuştur. Afrikalının insanlık onurunun ve kimliğinin çiğnenmesi, aşağılanması ve yok edilmesi çok ciddi bir insanlık sorunudur. Irkçılık dediğimiz ölümcül mikrobun en çok uygulandığı yer Afrika'dır. Irkçılığın Apartheid rejimi şeklinde sistematik devlet politikası olarak yıllarca uygulanan yerin Güney Afrika olduğunu unutmamalıyız. İçimizdeki ırkçılığı temizlemeden insanlık olarak Afrika ile tanışmak ve bilişmek mümkün değildir. Afrikalılar, artık Batılı beyaz sömürgecilerin maymunları olmak istememektedir. Afrikalılar, Afrika'da onur ve özgürlük sahibi insanlar olarak yaşamayı istemektedir. Batının hayvanlaştırma ve köleleştirme uygulamalarının eski ve yeni formlarının tamamen reddedilmesi gerekmektedir.

Afrika, radikal terörizmin kıtası olma tehlikesiyle yüz yüze bulunmaktadır. Sudan'da Boko Haram ve Somali'de Şebab denilen radikal terörist örgütler, Afrika'nın sosyal, dini, geleneksel ve siyasal dokusunu radikal bir şekilde tahrip etmektedirler. El-Kaidecilik, Afrika'da etkin bir güç olma yolunda ilerlemektedir. DAİŞ tarzı yapıların Afrika'da devletimsi yapılar oluşturması her an için mümkündür. Radikal terörizmin Afrika'da sosyal kesimler arasında destek bulması, bütün insanlık için ciddi bir güvenlik sorunu oluşturacaktır.

Afrika hakkında konuşmak gerçekten çok zor bir iştir. Afrika'dan genellikle tek bir devlet ve Afrikalılardan tek bir halk olarak söz etme yanılgısına her zaman düşebiliyoruz. Afrika, kırk dört devletten ve dokuz yüz milyon nüfustan oluşan büyük bir kıtadır. Afrika hakkında hiçbir zaman tam bir tasvir yapmak mümkün değildir. Afrika'yı sınırsız çoğulculuğuyla tanımaya ve anlamaya çalışmalıyız.

Yirmi birinci yüzyılın bir Afrika yüzyılı olacağını ve dünyanın bir Afrika Rönesansına şahitlik edeceğini ön görebiliriz. 2005 Yılını Afrika Yılı ilan eden Türkiye'nin Afrika'yayla yaptığı ticaret hacmi 25 milyarın üstüne çıkmıştır. Türkiye, 39 Avrupa ülkesinde elçilik açmıştır. Türkiye, Afrika ile barış, ekonomi, siyaset ve din dörtlüsü çerçevesinde yeni ilişkiler kurabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Batı Afrika ziyaretini, Türkiye'nin Afrika'da çok yönlü olarak var olma isteği olarak okuyabiliriz.