Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.93
Gram Altın
2408.83
BIST 100
10204.34
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Mart 2019

AK Parti ve Yerel Seçim

Gözlemlerim bugüne kadar şükür hiç yanıltmadı beni, zira beklentiyle hareket etmedim, “Bal tutup parmak yalamak” gibi bir derdim olmadı, sadece olanı anlamaya çalıştım, anlamaya ve anladığımı yansıtmaya.

Bugün de…

Seçime kısa bir süre kalmışken…

Evet, gözlemlerimi aktarayım:

Hayli diyar dolaştım, her yaş ve her gelir grubundan vatan evlâdıyla konuştum, sorular sordum, kesinleşmiş, kesinleşmemiş yargılar hakkında notlar tuttum…

Epeyce de mesafe aldım.

Seçime “kısa sayılmayacak” bir süre var, son düzlükte bir şeyler, belki de çok şeyler değişirse de…

Bugünkü havayı verebilirim:

****************

KAFA KAFAYA!..

Birçok yerde “kafa kafaya” durumu var; Antalya ve Bursa gibi yerler biraz daha sıkıntılı olabilir, Hatay gerçekten “denk güçler” mücadelesi şeklinde, Ankara’da Ak Parti’nin biraz daha gayret etmesi gerekiyor, İstanbul’da fark “çok açık” değilse de Binali Yıldırım önde.

İstanbul’da, AK Parti’nin “kalesi” olarak bilinen kimi ilçelerin durumlarına da iyi bakmak lâzım, oralarda da dengeler epeyce değişti, dikkat!..

Ankara…

İlginçtir, Yenimahalle’nin CHP’li Başkanı’ndan memnuniyet fazla gibiydi, alana girdim, orada da “dengelenmiş” gibi durum, yani CHP’li Başkan az biraz önde.

Altındağ’dan Yeni Mahalle’ye geçen Veysel Tiryaki, gerçekten iyi çalışıyor.

Altındağ’da Asım Balcı epeyce rahat gibi, görüntü öyle.

Keçiören’de Turgut Altınok elbette çok açık ara önde, bu öndeliğin Büyükşehir’e ne kadar yansıyacağına bakmak gerek; farklı sesler de geliyor, üzerine gitmek gerek.

Birçok yerden “nabız” alıyoruz; Doğu ve özellikle de Güneydoğu’nun “genelleyici” yaklaşımlar konusunda hayli hassas olduğunu görüyoruz

“Dil”e çok dikkat etmek gerek, bu kadarını ifade edelim.

Suriyeliler konusunun da çok güzel bir şekilde ifade edilmesi lazım; bu husustaki “rahatsızlık”lar, “ırkçı” söyleme güç ve etkinlik kazandırıyor, buna da dikkat!..

Bir başka mesele, Türkiye geneliyle, bilhassa da “büyük şehirlerle” alâkalı:

“Varoş” tabir edilen ve sonradan “rezıdınsss”larla doldurulan yerlerde oylar hayli kaymış durumda, bir vakitlerin “çileden refaha yönelen” kitlelerin ağırlığı azalmış ve o kitleler de hayli dağılmış vaziyette.

“Dikine dikine” binalardaki “hane”lere ulaşmak kolay değil, koca koca “güvenlikli” yerlerden geçecek de teşkilât mensubu, dairelerde “çalışmayan” hanımlar bulacak da…

Parti’yi anlatacak, projeleri tanıtacak.

Çok zor.

Bir vakitlerin o güzelim mahalleleri çok azaldı, gündüzleri açık olan “hane”ler çok azaldı, mahallelinin dert ortağı, dar gelirlinin can simidi “küçük esnaf”lar çok azaldı.

Süpermarketlere gidip, kasadaki, tezgâhtaki “emekçilere” mi anlatacaksın partini?..

Bu böyle…

Bir de “gençlik” meselesi var; bu çok geniş kesime hangi yöntemlerle, nasıl ulaşılıyor?..

“Gençlik Kolları”nın epeyce faal olduğunu görüyoruz ama özellikle üniversitelere dair tespitimiz o ki, “AK Partili gençler genellikle AK Partili gençlerle takılıyor”.

Kendi kendilerine anlatıyorlar “beka” meselesini!..

Sayın Recep Tayyip Erdoğan, çok zorlu şartlar altında, fevkalâde güçlü adaylarla mücadele edip, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kazanırken, “her kesime” ulaşmayı başarmıştı.

Kendisinden ve özellikle de o zamanki partisinden hoşlanmayan insan topluluklarıyla da bağlantı kurmuş, onlara gerçekleri anlatmış ve bu sayede önemli bir bölümünün desteğini almayı başarmıştı.

Böyle yapmasaydı seçimi asla kazanamaz, İstanbul’a Başkan olamazdı.

************************

GENÇLİĞE ULAŞABİLMEK… EVET, AMA NASIL!..

Bugün, her kesime, özellikle de “gençliğe” ulaşabilmek gibi bir meselesi var, AK Parti’nin…

Ağırlıklı olarak “sosyal medya”dan etkilenen gençlerin “sloganlarla” hareket ettiklerini görüyorum.

Sosyal medyada hangi kesimlerin ne kadar etkin olduğunu biliyorsunuz!..

AK Parti 17 yıldır iktidarda ama o iktidar sadece “Siyasal İktidar”; “Kültürel İktidar” ise hâlâ 28 Şubat zihniyetinde!..

En “muhafazakâr” üniversitelerde bile çok yoğun bir “Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı” dikkat çekiyor.

Akademisyenlerin çoğu (en azından sesi çıkanların çoğu) Ak Parti karşıtı, derslerde açık bir şekilde negatif siyasi propaganda faaliyeti yürütüyorlar…

AK Partiye yakın akademisyenler ve öğrenciler çoğu durumda “sessiz kalmayı” tercih etmekte, “muhafazakâr” tavırlarla!

AK Partili adayların, adaylar için çalışanların bir şekilde AK Partili olmayan gençlere de ulaşmaları şart; çoğu “negatif propaganda”nın etkisi altında, bunlara uygun metotlarla ulaşılıp görüşülürse, meselelerin “dünü ve bugünü” sağlıklı bir şekilde, uygun üsluplarla anlatılırsa sonuç alınabilir.

Bir de…

“Kimi” adayların etraflarında, “maddiyat” peşinde koştuklarını cayır cayır belli eden tiplere rastlıyoruz!..

“Bal tuttuk parmağı da yalarız!” mesajını verenleri bir bakışta anlarız, her hallerinden…

Bakışlarından, gülüşlerinden, sigara, nargile tüttürüşlerinden, kılık ve kıyafetlerinden, otomobillerinden, otomobil kullanışlarından, etrafa bakışlarından, eğilişlerinden, el bağlayışlarından…

“Sonradan görme” hallerinden!..

Seçmenler bunları dikkatle takip ediyor ve oylarının rengini belirlerken “etrafı” da göz önünde bulunduruyor.

Ve, “Medya Meselesi.”

“Yağcılığın dibine vuruşlarla” dikkat çeken medyacıların sözde destekleri de faydadan ziyade “zarar”a çalışıyor.

Biline!..

Bugünlerde yine böyle.

“Cadde cadde” dolaşıp nabzı tutmaya çalışıyoruz.

Biz yaştakilerin çoğundan farklı olarak, üniversite kantinlerine gidip, gençlerimizle konuşuyoruz.

Birçok yazardan farklı olarak, muhabbetimizi 35 yıldır sürdürdüğümüz nice okuyucumuz var, onların çocukları, hatta torunları ile de görüşüyoruz.

Bugüne kadar hep AK Parti’ye oy vermiş olanlar arasında, azımsanamayacak oranda “Yerel seçimde şöyle bir ders verelim” eğilimi var, bunun da altını çizmiş olalım.

Bünyedeki kan kaybı epeyce durdu, tamamen durduracak tedbirleri almakta fayda var.

Özellikle “dargelirli” ve kendisini “ekonomik olarak” mağduriyete uğramış hissedenlerin seslerine daha fazla kulak vermek iyi olur.

Şimdi…

Son düzlükteyiz, son bölümde oy tercihleri önemli ölçüde değiştirilebilir.

Bugün çok yerde “kafa kafaya” görüntüsü var, bu tablo değişebilir.

Değişmezse, “bekâ” meselesi öne çıkabilir.

İşi son dakikaya kadar “çok sıkı tutmakta” fayda var!.

*******************

CHP VE EZAN KARŞITLIĞI

Ezan’a saygısızlık yapanlar ve AK Partili Ömer Çelik’in çağrısı:

“CHP yönetimi bu saygısızlıklardan rahatsızlık duyuyorsa bunu ifade etmeli!”

Milletimizin beklentisi o yöndedir ama CHP’nin ontolojik problemleri buna izin vermemektedir!..

Ne mi demek istedik?

Arife tarif gerekmez!..