Dolar (USD)
32.19
Euro (EUR)
34.99
Gram Altın
2508.02
BIST 100
11071.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Haziran 2019

AK Parti’nin “Yol Haritası” var mı?..

Bir “proje” ile karşı karşıyayız ve bu “proje”nin bozulması için her bir oy önemli.

Her bir vatandaşa düşen sorumluluklar var.

Elbette var.

Amma, Ak Parti’nin sağlam bir “rüzgâr” estirebilmesi de çok önemli.

Bu rüzgârı estirebilmek için de…

Sağlam bir yol haritası lâzım.

Peki…

Ak Parti’nin “sağlam bir yol haritası” var mı?

Garip gelebilir soru; ‘Nasıl olmaz, koca parti, hem de 17 yıldır iktidarda olan bir parti” diyebilirsiniz…

Elbette, “Hepten de kendiliğinden yürüyor” olamaz işler.

Elbette bir şeyler yapılıyordur.

Benim sorduğum:

“Hayatî” öneme sahip olduğu bilinen 23 Haziran İstanbul Seçimi’nin nasıl alınacağına dair, “İlmî esaslara uygun olarak hazırlanmış”, “takım çalışmasını öne çıkartan”, benim gibi kolay beğenmeze bile “Vay beeee!” dedirtecek bir yol haritası var mı?..

Bunu öğrenmeye çalıştığımızda, karşımıza “Evet, var gibi”ye benzer bir şeyler çıkıyor.

Mesela…

“Küskün, kırgın seçmenin kazanılması.”

Evet, bunu herkes söyler.

Yani…

Ortada bir “sıkıntı” varsa, bu sıkıntının sebepleri üzerine yarım dakika kafa yoran herhangi bir vatandaşın söyleyivereceği “şey”dir bu.

“Tespit” çoğu vakit kolaydır, “Peki ne yapıyorsunuz?” diye sorduğunuzda alacağınız karşılığın “tatminkâr” olmasındadır mesele.

“Hatip” uygulamasından bahsediliyor, “gerçekleri anlatacak” hatipler “talep” edildi.

Edildi de…

Hangi hatip, etrafındaki vatandaşlar tarafından nasıl bilinmektedir?..

Sizi savunacak kişinin etrafıyla sağlıklı ilişkiler geliştirmiş olması, “emin insan” olarak bilinmesi gerekir

“Aksini” iddia ediyor değilim, benim üzerinde durduğum, her bir hatibi itinayla seçen bir mekanizmanın olup olmadığı…

Malûm, hatip doğru seçilirse oy kazandırabilir ama doğru seçilmezse kesin olarak oy kaybettirir!..

Hatiplerin tamamının çok güvenilir insanlar olması elbette çok önemli.

Bununla birlikte, kişinin “güvenilir” olması da yetmez, bir de konulara ne kadar hâkim olduğu önemlidir.

“Seçim çalışması”ndan bir grup ziyaretime geldiğinde, onlara “en tartışmalı” konular hakkında sorular yöneltmiştim, “Bunları şedit muhaliflerinizle, onların etki alanına girenler alanda size soracaktır!” diyerek.

Gördüm ki, “şeytanın avukatlığını” yaparcasına yönelttiğimiz sorulara karşılık vermekte çok zorlanıyorlar.

Benim karşımda zorlanıyorlarsa, “seçmen” karşısında da zorlanacaklar demektir.

Bir de…

Gerçekten “hatalı” veya “vakitsiz” uygulamaların yol açtığı “haklı sorular” var, onlara cevap verebilmenin de bir “usulü” olmalı.

Malûm, “Usul esastan mukaddemdir.”

‘Mecelle’miz böyle der: “Usul, esastan önce gelir.”

Neyi yapmak istediğinizden önce, “Nasıl yaptığınız” esas alınır.

Mesela…

Samimi olarak birine yardım etmek isteyebilirsiniz ama o yardımı yaparken “Usul”ü ihmal ederseniz sıkıntılı durumlara düşebilirsiniz.

Karşınızdakini, muradınızın tersine olarak üzebilirsiniz.

Merhum Prof.Dr. Ahmet Önkal’ın “Rasulüllah'ın İslam'a Davet Metodu” adlı eserinde bir “davetçinin” taşıması gereken vasıflara dikkat çekiliyor…

Bu vasıfların yüzde biri olsa, “Öp de başına koy!” bu devirde.

Mesele çok ciddi, bu seçimi “Cumhur İttifakı”nın almasında sayısız fayda var.

Bir “proje” ile karşı karşıyayız ve bu “proje”nin bozulması için her bir oy önemli.

Ben böyle düşünürken, milyonlarca gariban vatan evladı böyle düşünür ve durumdan vazife çıkartırken, öyle “tasarruflar” geliyor ki…

“Allah, Allah, neler oluyor?” demekten alamıyorsunuz kendinizi.

Neyse, mühim olan büyük resme bakmak.

Büyük resme baka baka, ne yıllar geçirdik, biz hep büyük resme bakıyoruz amma velâkin “iktidar modeli” ne olursa olsun 28 Şubat zihniyeti kazanıyor.

Her dönemde ama her dönemde “mesut olan” gezi sanatçıları ve 28 Şubat’ın o meşhuuur Patronlar Kulübü.

Ne var ki, mesele memleket meselesi.

Bazen…

Hani bazen “burama kadar” geliyor ama, mesele memleket meselesi olduğundan sabrediyorum.

28 Şubat’ın o meşhuuur “Tekelci Sermaye Grubu”nun işleri, statlarda yaşananlar, Gezi olaylarından bu yana yaşananlar, Recep Tayyip Erdoğan’a alaşağı etme çabalarının gerçek sebebi, yurt dışından destekler, “proje”…

Bunlar çok yaman ve bu yaman proje yürürken, gençleri peşine takmış götüren bir sosyal medya gerçeği.

AK Parti çevrelerine bir ara “sosyal medya profesyonelleri” dadanmış, epeyce umut dağıtmıştı!..

Onlardan bazıları şimdilerde “saf” değiştirdi, hep böyle olur zaten; üçe gelen beşe gider!..

Sosyal medyada acayip bir algı operasyonu yürütülüyor, ip zaten “Siyonist”in elinde, bir de “bu taraf”ta bir atalet var ki sormayın gitsin.

Mesela, böyle bir dönemde hedefe yerleştirilen ve ağır hakaretlere uğrayan Ordu Valisi’ne destek vermekten çekinen “hesap sahibi” milletvekilleri görüyorum, ne işler bu işler!..

Yazının başında “AK Parti’nin yol haritası var mı?” diye sormuştum…

Mesela…

Memleket böylesine hassas bir süreçten geçerken, hangi milletvekilinin, hangi il ve ilçe başkanın, hangi diğer il ve ilçe yöneticilerinin, vesaire vesairenin sosyal medya hesapları “ne işe” yarıyor?

Bunları takip eden bir “mekanizma” var mı, uyaran var mı?..

Bu dönemde “büyüyen nice işadamı” oldu, onların “mücadeleye” manevi ve maddi katkıları ne durumdadır?..

Her bir “böyyük iş adamı”, kaynaklarını kullanarak en az “bin hemşehrisinin” sandığa gelmesini sağlasa…

Bu katkıların sağlanması için gerekli girişimlerde bulunuluyor mu, ne kadar bulunuluyor, nasıl bulunuluyor?..

Evet…

Yazının başında sormuştuk:

“Ak Parti’nin yol haritası var mı?”

Ben, “yoktur” demiyorum ama iyice detaylandırılmış, bilimsel verilere dayanan “sıkı” bir yol haritası varsa bile göremiyorum.

Arıyorum ama bulamıyorum.

Bu böyle diye…

“Büyük resmi” görmeyecek de değiliz tabii…

“Üst akıl” takımı son derece “sofistike” yöntemlerle ilerliyormuş, adamlar “tutarsız” davalarına aslanlar gibi sahip çıkıyormuş, bu tarafta “kompleks” hâlâ devam ediyormuş, tam da seçime giderken “tuhaf tuhaf işler” yapılıyormuş…

Vesaire, vesaire…

Bunlar bir yana, mesele büyük resim meselesi.

Otuz yıldır “büyük resme” bakıyorum.

 
TDV kurban