Algı Casusları
İşgal de darbe de algı ile...
Karabataklarla, İkiz Kulelerle ülkeler işgal edildi.
"Dikta, irtica geliyor"la darbeler yapıldı.
FETÖ'nün algıcıları bir buçuk milyon mağdur olduğundan bahsediyorlar.
Bir başka algı operasyonu da FETÖ militanlarının örgüt içi haberleşmede kullandıkları Bylock yazılımı üzerinden başlatılmak üzere. Bu yazılımı kullananların seçilerek savcılığa gönderildiğini, bazı siyasu00eelerin isimlerinin gizlendiğini, Bylock yazılımının uluslar arası "güvenilir bir kuruluşça" incelenmesi gerektiğini isteyenlerin, FETÖ'nün 17-25 Aralık'ına ortak oldukları, Gezi'de birlikte hareket ettikleri dikkate alınırsa bunu, 15 Temmuz Darbe Girişimi Davasını sulandırmaya, cuntacıları salıvermeye dönük çıkışlar olarak değerlendirmek gerek.
Öte yandan "Aksilahlanma" adlı hesaptan AK Partililerin silahlandığı iftirası da bu algı operasyonun bir parçası. Daha sonra yapılan araştırma ve soruşturmada bu hesabı kulanan kişinin, FETÖ'nün Elazıg'da kapatılan okullarından birinde öğretmenlik yaptığı ortaya çıktı.
Buna benzer çıkışlar, 28 Şubat Post Modern darbe dönminde de görüldü. Refah Partililerin silahlandığı. özel uniformalarla silahlı birlikler kurduğu ileri sürülmüştü. Fadime Şahinleri, Ali Kalkancıları da destek kıtası olarak kullanılmıştılar. Bu algı üzerine, iktidar olan Refah Partisi kapatıldı, parti genel başkanı merhum Necmettin Erbakan'a ve yönetim kurulu üyelerinin çoğuna beş yıl siyaset yapamaz cezası verilmişti.
Algısız işgal etmek, darbe yapmak mümkün değil.
Başörtüsüne, fikir ve inançlara getirilen yasakları " irtica ile mücadele" adı altında savunanlar, Menderes'i, Özal'ı dikta kurmakla itham edenler algı üzerine ihtisas yaptılar. Darbeleri algı üzerinden yaptılar. Aynı yöntemlere "Yurtta Sulh Konseyi "devam ediyor. FETÖ'ye PKK'ya destek verdikleri aşikar olmasına rağmen, karşıymış gibi de davranıyorlar. Tedbiri/takiyeyi algının bir başka araçsalı olarak kullanıyorlar.
7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra oluşan siyasi belirsizlikten PKK'yı devreye sokup kanlı planlarını uygulamaya koyanları destekleyenler işte bu Bylock yazılımının uluslar arası güvenilir bir kuruluş tarafından incelenmesini isteyenler. "PKK silah bırakmaz. Buna müsaade etmezler.Çünkü PKK, IŞİD'le mücadele ediyor." diyerek terör örgütünü, "terörle mücadele eden örgüt" konumuna sokup aklama peşindeydi. Dağlıca'da askerler şehit edildiğinde. "Bu Saray'ın Başkanlık için yaptığı provokasyondur." diyerek terör örgütünü perdelemekten de geri durmayanlar, bugün de perdelemeye, sulandırmaya devam ediyorlar.
"15 Temmuz tiyatrodur." üst aklın hezeyanıydı. Bunu uzun bir süre ısrarla gündemde tutmaya çalıştılar. Ortada; şehitler, gaziler, bombalanan devlet kurumları, TBMM olunca bunu daha fazla gizleyemediler. Ancak bu algıya devleti ve iktidarı zaaf içinde gösterip mağduriyet yalanıyla devam etmeye çalışıyorlar.
Bunlar, 1988 haziranında Ankara'da Atatürk Spor Salonunda, Parti kongresinde kürsüde konuşma yapan Başbakan Turgut Özal'a Kartal Demirağ'ın suikast düzenlemesine, merminin mikrofona çarpıp Başbakanın eline isabet etmesine de tiyatro demişlerdi. Biraz kendilerince malzeme bulsalar 27 Mayıs 1960 cuntasını da Menderes ve arkadaşlarının kurduğunu, Meneders'in kendini astırdığını bile söyleyecekler. Nasıl ki bugün "15 Temmuz darbesini Recep Tayyip Erdoğan yaptı" diyebiliyorlarsa Turgut Özal'a da "kendine suikast düzenletti" diyebilecek kadar yalan ve iftirada "eşsiz "bir yerdeler.
Algı için her yol mübah...
15 Temmuz öncesi ABD elçisinin Recep Tayyip Erdoğan'ı istifaya çağırmasından sonra Ankara ve İstanbul'da bombalı saldırıların peşi pesine yapılması algı oluşturmaktı. Bombalı saldırılardan sonra hükümeti ve Cumhurbaşkanını katliamlardan sorumlu tutmak da üst aklın algı taktiği idi. Daha dün , Cumhurbaşkanının PKK'ya yardım ettiğini söyleyen zatın, bugün de Bylock üzerinden algı oluşturmaya çalışması, onun, FETÖ'nün "Parti İmamı" olduğu şüphesini güçlendiriyor.
Bylock'u uluslar arası güvenilir bir kuruluşun incelemesini istemek, algı operasyonudur, kuzuyu kurda teslim etmektir.
