Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Ocak 2016

Ali Emir\u00ee Efendi'ye vefa


Kitap sevdalısı Ali Emiru00ee Efendi'nin en büyük hayali, Doğu'nun ve Batı'nın bütün temel eserlerini kapsayan bir kütüphane oluşturmaktı. Vakıflar Bakanlığı, 1701 yılında Darülhadis olarak yaptırılan Feyzullah Efendi Medresesi'ni tahsis ederek bu hayalini gerçekleştirmesine önayak oldu. Ali Emiru00ee de, "Ben bu kitapları milletim için topladım ve milletime vakfediyorum" diyerek 1916 yılında kütüphaneye Millet Kütüphanesi adını verdi. Hiç evlenmeyen Ali Emiru00ee Efendi, hayatını ilme, milletinin kültürünü yükseltmeye adadı. Onun kitap aşkına misal teşkil edecek en önemli olaylardan birisi de, dünyada tek nüsha olan Kaşgarlı Mahmu00fbd'un Divan-ı Lügati't Türk isimli eserini kaybolup gitmekten kurtarıp kültür dünyamıza kazandırışıdır.

***

Şehzadebaşı'ndan Edirnekapı'ya doğru ilerlerken Fatih Macar Kardeşler Caddesi'nin bitimi Fevzi Paşa Caddesi'nin başlangıcı Fatih Camii'nin alt tarafında tarihi bir yapı görürsünüz. Biraz gayret ederseniz tarihu00ee yapının duvarına asılı "Millet Kütüphanesi" yazılı levhayı fark edebilirsiniz. Burası medrese, kütüphane, mescid, mektep, muallimhane, çeşme ve meşru00fbtalardan mütevellit koskoca Feyziyye Darülhadisi olarak anılan külliyeden arta kalan ufacık mekandaki "Millet Kütüphanesi"dir.

Tarihimize sahip çıkan ecnebi

Gerçi dönemin İstanbul Şehremini Cemil Topuzlu'ya kalsaydı, bugün ne Millet Kütüphanesi'nden ne de buradaki tarihu00ee yapıdan bahsedebilecektik. Çünkü Cemil Topuzlu, burada bulunan Feyzullah Efendi Medresesi'ni yıktırıp, arsasına bando takımı eğitim talimgahı yaptırmak için kolları sıvamıştır. Bir tevafuk, Cemil Topuzlu'nun bu izahı mümkün olmayan hevesini kursağında bırakır. (1912)

Bu tevafuk; medresenin önünden geçen Fransız Başkonsolosu'nun eşi Madam Bombar'ın yıkım faaliyeti gösteren işçilere ne yaptıklarını sormasıdır. Olayın kendisine izah edilmesi üzerine, durumu beyine aktarır, bu menfur olayın önlenmesini talep eder. Başkonsolos, Sultan Reşat'tan randevu alarak durumu bildirir. Sultanın yayınladığı ferman üzerine bugün önünden geçtiğimiz "Millet Kütüphanesi" günümüze kadar ulaşır.

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nde Millet Kütüphanesi'nin binası da büyük bir hasar görür. Meydana gelen bu hasar sonucu, kütüphanede bulunan 30 bini aşkın el yazması, kıymetli eski harfli matbu eser, padişah fermanları, tıp kitapları, minyatürlü tek nüsha eser kolilere doldurularak Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ne taşınır. Millet Kütüphanesi'nin binasının tekrar tarihu00ee kimliğine kavuşması için 2000 yılında başlayan restorasyon çalışmaları ağır aksak bir şekilde de olsa bitirilme aşamasına getirilir. Amma velakin kütüphanenin hayata geçirilmesi ve eski canlılığının sağlanabilmesi için yine bir Madam Bombar beklenmektedir.

Suna ve İnan Kıraç Vakfı devrede

Ali Emiru00ee Efendi ile başlayan İsmail Hakkı İlter, Halit Dener, Şemim Emsen, Nail Bayraktar, Celalettin Kişmir ve uzun bir süre Mehmet Serhan Tayşi ile devam eden kültürel değerlere sahip çıkma yarışı, Melek Gençboyacı hanımefendinin kütüphanenin müdireliğine atanmasıyla, eserler tekrar meraklılarıyla buluşma serüvenine başlamış oldu.

Bu bir başlangıçtı ve daha yapılacak çok iş vardı. Kütüphanenin fiziku00ee altyapısı tamam gibi görünse de asıl sıkıntı bundan sonra başlıyordu. Çünkü deprem sonucu; her şeyin birbirine karışması, rutubete maruz kalan kayıt fişlerinin eski haline getirilmesi, elyazması eserlerin dijital ortama aktarılması, gelişen şartlara göre modernizasyon ekipmanlarının kullanılması kaçınılmazdı. Bunun için de kaynak gerekiyordu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bu projeye destek verip, dünyada eşi benzeri bulunmayan bu kültürel mirasımızı ayağa kaldıracağı düşünülürken; devreye "Suna ve İnan Kıraç Vakfı" giriyor. (Bu gelişmeye "2. Madam Bombar Vak'ası" desek yanlış olmaz herhalde.) Millet Kütüphanesi adına Melek Gençboyacı'yla, Suna ve İnan Kıraç Vakfı adına Ümit Taftalı-Özalp Birol arasında bir protokol imzalanıyor. Protokol gereğince ilk etapta kütüphanenin gözdesi Kaşgarlı Mahmu00fbd'un Divan-ı Lügati't-Türk'ü dijital ortama aktarılıyor. Daha sonraki değişik zaman dilimlerinde ise 8 bin elyazması eser, 30 bin tesbit fişi ve 10 bine yakın bibliyografik künyenin dijital ortama aktarılması plana dahil ediliyor. Kütüphane 24 Mayıs 2008 tarihinde yeniden kitapseverlerle buluşuyor.

Millet Kütüphanesi ziyaretçilerini bekliyor

Kütüphanede Feyzullah Efendi, Ali Emiru00ee Efendi ve Cumhuriyet öncesi gazete ve mecmua koleksiyonları olmak üzere 3 ana bölüm oluşturulmuş. Kütüphanede kurulan 8 bilgisayardan oluşan okuma odasında, istendiğinde el yazması eser ve kitaplara dijital ortamda kolayca ulaşılabiliyor. Ayrıca Müze Bölümü olarak tasarlanan odada ise başta "Divan-ı Lügati't-Türk" olmak üzere bazı eserler ve sergi odasında da Ali Emiru00ee Efendi'nin kişisel eşyaları ve beratları sergileniyor.

Velhasılı kelam Millet Yazma Eser Kütüphanesi; 2485 Türkçe, 3704 Arapça, 519 Farsça ve 28 diğer dillerde olmak üzere 6708 yazma eserle birlikte 30.000'e yakın kitabıyla, araştırmacı ve ilgilileri kucaklayacağı günleri hasretle bekliyor.

Hamiş:

1857 senesinde Diyarbakır'da dünyaya gelen ve milletinin kültür mirasının korunmasında böylesine çok büyük hassasiyetler gösteren, her türlü maddi menfaatleri hiç düşünmeden elinin tersiyle iten Ali Emiru00ee Efendi, 23 Ocak 1924'te vefat etti. Ali Emiru00ee Efendi'nin cenaze merasimine son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi de refakat etti. Ali Emiru00ee Efendi, vasiyeti üzerine de Fatih Camii'ndeki hazireye defnedildi. Hayatını ilme, milletinin kültürünü yükseltmeye adayan Ali Emiru00ee Efendi vefatının 92. yıldönümü dolayısıyla bugün saat 12.45'te Fatih Camii haziresindeki kabri başında ve 14.30'da da Millet Kütüphanesi'nde düzenlenecek programlarla anılacak. Anma etkinlikleri Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı ve Dersaadet Kültür Platformu tarafından gerçekleştirilecek.

***

İKİ SULTANA HOCALIK YAPAN ŞEYHÜLİSLu00c2M

İstanbul'un Fatih ilçesi, Fevzi Paşa Caddesi üzerinde bulunan Millet Kütüphanesi'nden bahsediyorsak eğer, Şeyhülislam Feyzullah Efendi'ye dair bir kaç cümle zikretmeden geçmek vefasızlık olur. Çünkü Feyzullah Efendi bir anlamda Millet Kütüphanesi'nin mihenk taşı özelliğini taşımaktadır.

1639 yılında Erzurum'da doğan Seyyid Feyzullah Efendi, Erzurum Müftüsü Mehmed Efendi ile Şerife hanımın oğludur. Babasından aldığı eğitimden sonra, İsmail Efendi'den Farsça, Arapça, fıkıh ve fıkıh usulü dersleri aldı. Şeyh Mehmed Vanu00ee'yle, aldığı bu bilgileri pekiştirdi.

Daha sonra İstanbul'a giden ve ilmu00ee açıdan padişah hocalığına kadar yükselen Şeyh Mehmed Vanu00ee'nin daveti üzerine 1664 yılında Edirne'ye gelen Feyzullah Efendi, bir müddet Şehzade 2. Mustafa'ya ders verdi. Haydarpaşa, Üsküdar Mihrimah Sultan, Sahn-ı Seman ve Ayasofya medreselerinde müderrislik yaptı. Hat, nesih, tefsir, hadis ilimlerinde kendisinden söz ettirecek seviyeye ulaşan Feyzullah Efendi, bir divan teşkil edecek yeterlilikte Arapça şiirlere de imza attı.

Camiu'r-riyaseteyn"unvanıyla meşhurdu

Gösterdiği başarılı ilmu00ee çalışmaları sonucu 2. Süleyman tarafından 14 Şubat 1686 yılında Şeyhülislamlığa getirildi. (Feyzullah Efendi, hem padişah hocalığı hem de Şeyhülislamlık görevlerinde bulunduğu için "camiu'r-riyaseteyn" unvanıyla anılmıştır.) Kısa bir süre sonra bazı karışıklıklar sonucu Şeyhülislamlık mührü elinden alınarak, önce Kuzguncuk, daha sonra ise memleketi Erzurum'da ikamet etmeye mecbur edildi.

Yaklaşık 7 yıl sonra tahta (hocalığını yaptığı) Şehzade Mustafa'nın çıkışıyla 25 Mayıs 1695 yılında tekrar Edirne'ye çağrılarak ikinci defa Şeyhülislamlığa tayin edildi. 1703 yılında bozuk siyasu00ee ve iktisadu00ee durumun da etkisiyle ulema, asker ve nihayet İstanbul yerine Edirne'nin payitaht yapılacağı söylentileriyle tahrik edilen İstanbul halkı ayaklandı. Tarihe Edirne diğer adıyla "Feyzullah Efendi Vak'ası" olarak geçen isyan İstanbul'da başlayarak Edirne'ye sıçradı.

Şeyhülislam Feyzullah Efendi, bu isyan sonucu 27 Temmuz 1703 yılında görevden alınarak oğlu Naku00eebüleşraf Fethullah Efendi ile başları kesilerek katledildi. (3 Eylül 1703) Asu00eelerin Tunca Nehri'ne attığı Şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin cesedini sevenleri nehirden çıkarttı. Sitti Hatun Camii civarındaki Abdülkerim Mektebi'nin avlusuna gömüldüğü rivayet edilir.

Ömrünü ilim ve vakıf eserlerine adadı

Bilenler bilir ama bilmeyenlerin anlattığımız bu mevzuuyla Millet Kütüphanesi'nin ne alakası olduğu hususunda bağlantı kurmakta zorlandığının farkındayım. Aşağıda okuyacağınız satırları aktardığımızda konunun vuzuha erişeceği kanaatindeyim. İşte Millet Kütüphanesi'nin de banisi olan Şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin 64 yıllık ömrüne sığdırdığı hizmet ve eserlerinden bazıları: Feyzullah Efendi'nin Erzurum'da cami, medrese, darülkurra, mektep ve hamamı; Şam'da darülhadisi; Edirne'de çeşme ve sebili, Mekke'de mescidi; Medine'de medrese, kütüphane ve muallimhanesi; İstanbul Fatih'te medrese, kütüphane, mescid, mektep, muallimhane, çeşme ve meşru00fbtaları vardır. Feyziyye Darülhadisi olarak anılan külliye halen Millet Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. Feyzullah Efendi Medine'de inşa ettirdiği medreseye 3000'den fazla kitap vakfetmiş Harem-i Şerif'in genişletilmesi sırasında bu medrese yıkılınca kitaplar Camiatü Melik Abdilazu00eez'e alınmıştır. Feyzullah Efendi'nin bu vakıf tesisleri için hazırladığı vakfiye Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.

***

FEYZULLAH EFENDİ ÇEŞMESİ

Osmanlı Medeniyeti'nin simgelerinden olan kuş evleri ve vakıfların olmazsa olmazı çeşmelerin güzel örneklerini Feyzullah Efendi Medresesi'nin (şimdiki işleviyle Millet Kütüphanesi), Feyzullah Efendi Sokağı'nın başında da görmek mümkün. Çeşmenin kitabesinde şu ifadeler yer almaktadır:

"Hace-i hakan-ı a'zam hazret-i fetva-penah, / Seyyidü'l-afak Feyzullah kudsiyyü'l-hisal, / Bu nümudar tahuru su-be-su icra edüb, / Eyledi asar-ı pür-envarını cennet misal, / Cuşu00eeş-i ma'ü'l-hayatıdır ferah-bahşa-yı can, / Hod-be-hod olmuş sada-yı kalkalu00ee zib-i makal, / Lule gördüm kamiya tarih için atşane der: / Gel gel, iç bu çeşme-sar-ı nurdan ab-ı zülal." (1112)

Kitabede mealen şöyle denmektedir: "Büyük hükümdarın (2. Mustafa) hocası ve kendisinden fetva aldığı (şeyhü'l-islamı), / Kudsi ve güzel ahlaklı Seyyid Feyzullah Efendi, / Bu çok temiz suyuyla akan çeşmeyi yaptırıp, / Cennet'teki benzerleri gibi eserlerine bir yenisini daha ekledi, / Oradan coşkunlukla akan su, cana hayat ve sevinç verir, / Çeşmenin küçük musluğundan su kendi kendine akarken çıkardığı ses şu güzel sözleri söylemekte, / Ve yapımına tarih düşürürcesine susamış olan insanlara şöyle demekte: / Gel gel, iç bu çeşmeden akan berrak ve güzel soğuk sudan."

KAYNAKÇALAR:

*Fetava-yı Feyziyye (İstanbul 1266)

*Nesayihu'l-Mülu00fbk (Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 2122/2)

*Muhtar Tevfikoğlu, Ali Emiru00ee Efendi, Kültür Bakanlığı Yayınları

*Mehmet Serhan Tayşi, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Ali Emiru00ee Bölümü

SABRİ GÜLTEKİN

[email protected]