Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
35.05
Gram Altın
2469.38
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Allah Dinsizdir

Fazıl Say'ın gazetelerin sütunlarını işgal eden sözlerini bu zamana kadar hiç ciddiye almadım. Üslup sorunları ile malul ve zaman zaman maksadını aşan sözlerini ve sosyal medyadaki tweetlerini sadece bir kızgınlığın, karşı çıkışın ifrata varan yansımaları olarak gördüm doğrusu. Hatta onunla bu kadar uğraşılmasına da pek anlam veremiyorum. Kanaatimce çok önemsemeden onun konuşmaları geçiştirilebilirdi. Fazıl Say'ın sanatçı tavrına yakışır biçimde kendisini daha estetik biçimde etmesini beklerdim. İroninin de estetize edilmesi belli bir sanatsal düzeyi ifade eder bana göre. Şimdi de aslında Fazıl Say ve kendisine verilen ceza üzerinde konuşmayacağım.

Fakat Fazıl Say'ı savunayım derken, Ruhat Mengi'nin vecd halinde söylediğini düşündüğüm "Allah Müslüman mı" sorusuna ne demeli? Ruhat Mengi'yi daha önce Star televizyon kanalında, tarafgirliğin hakkaniyet ve adaletin üzerini örtecek derecede ideolojiyi afyonlaştıran tavırları içinde hatırlarım hep. İnsanın bir ideoloji, düşünce, hayat görüşü ve dine aidiyeti son derece normaldir. Ancak, ister ideoloji, isterse bir dine aidiyetin insan ve hayat realitesinin üzerini örtecek derecede körlük yaratması, hep eleştirdiğim ve hayat boyu mesafeli olduğum bir durumdur. Mengi'nin bahsettiğim programların birinde, sözleri ve davranışları açısından birbiriyle tutarlı olduğunu düşündüğüm ve zor zamanlarda bile özgürlükten yana tavır alan (düşüncelerinin hepsine katılmamakla birlikte) Gülay Göktürk'ü başörtüsü yasaklarına ikna etmeye çalışan kıvranmaları hala aklımdadır.

Sofistike bir düzeyi imleyen "Allah Müslüman mı? sorusu postmodern bir sinizme götürmektedir. Dürüstçe ifade etmem gerekirse, Mengi'nin sorusunun arkaplanına denk gelen bazı tartışmaları tarihsel süreçte görmemiz mümkündür. Nitekim, küfür ve imanın insana nispetle bir anlam ifade ettiğini; dolayısıyla Allah'a nispetle bunların aynı şey demeye geleceğini söyleyenler vardır. Bu tezin düşünsel sonucu; bütün dinlerin Tanrı indinde bir ve aynı olduğu şeklindedir. Yine postmodern düşüncenin öncüsü (müjdecisi) sayılan Nietszche de "iyi ve kötünün ötesinde" derken, bu relativizmi ve bakış açısını başka biçimlerde göstermektedir. Fakat Mengi'nin yazısının içeriğine bakarsak, onun bu felsefi tartışma ve içeriklerden habersiz olduğunu söyleyebiliriz. Mengi'nin bu sözlerini "şathiye"lere benzeterek tolere etmeye çalışacağım, ama onun kendisini üzerinde konumlandırdığı kültür buna izin vermiyor her şeyden önce.

İslam açısından, Allah ve insan derken mahiyetçe iki farklı varlıktan bahsediyoruz demektir. Tüm kainatı yaratan ezeli ve ebedi, sonsuz kudret sahibi bir Allah ile yaratılan, fani bir varlık olan insan. İnsanı yaratan Allah, ona dünyada nasıl yaşayacağına dair yön göstermelerde bulunur. Peygamberler ile gönderilen kitaplar bu rehberliklerdir. Din de bu rehberliğin genel adıdır. Buna göre din Allah'a değil, insana lazımdır; çünkü yol göstericiliğe ihtiyacı olan insandır. Allah ise bu anlamda dinsizdir.

Şimdi bu açıklamamıza bakarak Mengi, tamam ya ben de Allah'ın Müslüman olmadığını söylemekle aynı şeyi ifade ediyorum" diyebilir. Tam da bu noktada dinlerin söylemlerine bakmak lazım gelir. Üç büyük dinin Tanrı'sı bile kendi kitaplarında tanımlandığı gibi birbirinin aynı değildir. (İslam açısından Yahudilik ve Hıristiyanlık, Tanrı anlayışları da dahil olmak üzere bazı noktalarda tahrif edilmişlerdir) Dolayısıyla Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam'ın tanımları itibarıyla farklı Tanrı tasavvurları vardır. Her üçünün de tanımladığı Tanrı, kendine mensup olanların tarafındadır. Yahve, (Yahudilerin Tanrısı) Yahudileri seçilmiş millet olarak görürken, Kur'an'ı Kerim de İslam'a inanmış Salih kullarından bahseder. Nitekim "Allah yanında yegane din İslam'dır." (3/u00c2l-i İmran, 19)

İslam özelinde konuşacak olursak, evet, Allah Müslüman değildir, ama başka dinden de değildir; yani dinsizdir. Ona din isnat etmek, Allah'ın kılavuzluğa ihtiyacı olduğunu söylemekle aynı şeyi ifade eder. Fakat, Allah bize din olarak İslam'ı seçmiştir.