Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Haziran 2020

Amerika yanıyor

Sözde yüzyılın anlaşmasıyla İslam coğrafyasını teslim aldığını düşünen çağımızın emperyalist gücü ABD içten içe yanıyor. Suudi Arabistan’a el öptüren, Körfez sermayesini İsrail’in emrine veren, İran’ı ambargolarla dizginleyen, Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Sudan, Libya’ya kanlı askeri ve istihbarat operasyonlarıyla diz çöktüren vahşi batının vahşete susamış evlatlarını bir virüsün tepe taklak edeceği kimin aklına gelebilirdi.

İslam coğrafyasında acı ve gözyaşının tek sebebi Osmanlının bıraktığı siyasi ve askeri boşluğu bugüne kadar hiçbir İslam ülkesinin dolduramamış olmasıdır. Köpeksiz köyde değeneksiz dolaşan global hırsızlar, kah PKK ve FETÖ terör örgütleriyle Türkiye’nin olası doğal alanında yeniden söz sahibi olmasını engellemeye çalışmış, gah DEAŞ gibi terör örgütleriyle Müslümanı Müslümana kırdırtmaya çalışmış, kah Haşdişabi, Hizbullah yapılanmalarıyla İslam ümmetinin en büyük parçası olan Sunni Müslümanları topraklarından sökerek İsrail’e alan açmaya çalışmış. Kah Boko Haram ile Afrikada sömürü düzeninin devamı için çaba harcamış, Kah sokak olaylarıyla kendilerine karşı gelebilecek iktidarları indirmiş, kah ekonomik operasyonlarla ülkeleri ve insanları bir dilim ekmeğe muhtaç hale getirmiş, kah Sisi gibi darbecilere destek vererek çıkarlarını zedeleyecek yapılara alçakça darbe yapmıştır.

Tanrıyı kıyamete zorlamak için her şeyin tıkırında gittiğini düşünen Neoconların kendi elleriyle büyüttükleri Çin’de çıkan virüs sömürü aygıtları küreselleşmenin bardağını taşıran son damla olmuştur. Trump-Johnson gibi beyaz efendilerin temsilcileri Virüse karşı önce umursamaz tavırları ardından da virüsle mücadelede, Çin, Tayvan, G.Kore, Singapur, Japonya gibi başarılı olamaması insanlığın saadet ve huzurunu engellemek için teknoloji ve sermaye ile ördükleri duvarları yıkmıştır. Virüs yükselen Asya pazarlarıyla işbirliği yapmak istemeyen Anglosakson yapıyı ticaret savaşının ortasında yapa yalnız bırakacaktır.

Kasım seçimleri öncesinde Trump’ın önüne serilen zorluk sadece virüsten hayatını kaybeden yüzbinlerce Amerikalı olmayacaktır. Trump, virüsten sonra meydana gelen sokak gösterileri sebebiyle çok arzuladığı G-7 zirvesini ertelemek zorunda kaldı. Polis vahşetiyle öldürülen siyahi Amerikalı George Floyd’un hatırası için adalet arayan milyonlarca Amerikalı da erinde sonunda bu Neocon sömürü düzenine baş kaldıracaktır. Daha şimdiden Amerikanın 30 büyük şehrinde insanlar sözde özgür aslen köle olmalarına isyan ediyorlar. ABD’de polis tarafından sorgusuz sualsiz öldürülen Afroamerikalıların (siyah) sayısı beyazların en az üç katı. Hesabı bir de şöyle yaparsanız siyahilerin Amerika’da yaşama hakkının olmadığını görürsünüz. 330 milyon nüfusu olduğu belirtilen Amerika’nın yüzde 79.96’sı beyaz, yüzde 12.85’i siyahi, yüzde 4.43 Asyalı, yüzde 0.97’si Amerika ve Alasya yerlisi, yüzde 0.18’i Hawaii yerlileri, yüzde 1.61’i diğer unsurlardan oluşuyor. Siyahlar beyazlardan 7 kat daha az olmalarına rağmen öldürülme oranları 3 kat daha fazla. Öldürülen beyazların büyük çoğunluğunun da Güney Amerika kökenlilerden oluştuğunu düşünürseniz Amerika’da efendinin kim olduğunu görürsünüz. 2019 yılında polis tarafından 1019 kişi öldürüldü. Katil polislerden sadece 4’ü ceza aldı. Biri mahkum oldu, üçü ise görevden el çektirildi. Yani yüzde 99 katil polisin işledikleri cinayetler yanlarına kar kaldı. Göstericilerin tek istedikleri katillerin yargılanması, Katil polise eşlik eden 4 polisin de tutuklanması. Ama seslerini duyurmak için yakıp yıkmaktan başka yol bulamıyorlar.

Floyd’un öldürülmesinin ardından ABD medyası adalet arayışı yerine sokak olaylarını gündeme getirerek göstericileri yağmacı olarak niteliyor. Daha önce kaleme aldığım bir hususu yeri gelmişken dikkatlerinize tekrar sunayım. ABD’de siyahların yaşama hakları yok denecek katar az. Asıl yağmacı beyazlar. Algı ise tam tersine işliyor. Bir siyahın işlediği en ufak bir suç ABD basınında beyazın işlediği bir vahşetin tam 357 kat daha fazla yer alıyor. Siyahlardan 2 kat daha fazla suç işleyen beyazların suçları ise basına yansımıyor. Siyah veya Müslüman olmayan birilerinin işlediği en adi vahşetler bile en fazla 15 gazetede yer bulurken siyahların eylemlerini olumsuz göstererek manşetlerine taşımak isteyen 105 medya kuruluşu hazır bekliyor.

Koronovirüs hastalarına solunum cihazı bulamayan ancak kurduğu uzay kuvvetleriyle uzayda da savaşa hazırlanan ABD SpaceX firmasının gönderdiği roketle iki savaş pilotunu uzay yolculuğuna döndü. Bu gelişmenin uzay madenlerini dünyaya taşımak için bir kilometre taşı olacağı belirtiliyor. İnsan yerine maddeye yatırımı önceleyen bu gelişmenin de ellerinde patlaması muhtemel.

Yazımızı İstanbul’un fethi dolayısıyla Ayasofya’da okutulan Fetih suresinden duyduğumuz gönül huzuruyla bitirelim. Ayasofya’nın akustiği o kadar mükemmel ki, Fethin dosta güven düşmana korku salan bu coşkusunu, 567 yıl sonra Atina, Berlin, Londra, Paris, Washington’a hatta hatta içimizdeki Bizanslılara ulaştırdı. Ayasofya’da Fetih suresi okutarak Kudüs eksenli Akdeniz’deki oyunları bozacak özgüvene sahip olduğumuz mesajını verdiğimiz gibi yarın burada kılacağımız fetih namazlarıyla Türkiye’nin güvenliği için elzem olan S-400 dahil hiçbir projeye kimsenin karışamayacağı, Türkiye’nin ne darbe ne ekonomik operasyon, ne de alçak terör saldırılarıyla diz çöktürülemeyeceği, tek bir Müslümanın burnunun kanamasına göz yummayacağımızı, hatta hatta dünyanın öteki ucunda yaşanan George Floyd’ yapılan adaletsizliğin bile İstanbul’dan döneceğinin mesajını vereceğimiz günler yakındır vesselam.