Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
35.02
Gram Altın
2464.46
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Eylül 2019

Analar ağlamasın

Evlatların yeri analarının yanıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın terör örgütüne silah bıraktırmak ve anaların gözyaşlarını dindirmek için başlattığı ‘Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni, terörden beslenenler heba ettiler, Milletin kurduğu Halil İbrahim Sofrası’nı devirdiler, devletin ve milletin uzattığı merhamet elini bükmeye, kırmaya çalıştılar. “Analar ağlamasın” diyenlerle alay ettiler. Terör örgütünün silah bırak(a)mayacağını söyleyenler bugün Diyarbakırlı anaların ahını almaktalar.

O anaların gözyaşında boğulacaklar.

Anaların gözyaşı üzerinde saltanat kuranların saltanatlarını yine analar onların başlarına geçirecek. Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni başta Diyarbakırlı Kürt analar ve şehit /gazi anaları başta olmak üzere tüm analar ve babalar gerçekleştirecekler. Ana/ babalar bu fitne kazanını devirecekler.

Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni başlatan hükümeti Gezi ve 15 Temmuz darbe/ girişimleriyle devirmeye çalıştılar. Aynı zihniyet, diplomatik bir zafer olan Türkiye’yi Kıbrıs’ta ‘Garantör Devlet’ ve Akdeniz’de söz sahibi yapan hükümeti 27 Mayıs 1960’ta devirdiler, üç bakanı elli sekiz yıl önce bugün astılar.

Cuntanın failleri şimdi de analara karşılar. Ayaz ve Nupelda’nın ana ve babasının feryatlarını duymuyorlar. “ Kör mü basmasaydılar.” aymazlığındalar. Mayın döşeyenleri değil de devletin çocuklara mayına basmama eğitimi vermediğinden bahisle devleti suçlamaktalar.

İpleri ellerinde tutanlar, kuklalarına halay çektiriyorlar…

Elli sekiz yıl önce katledilen Başbakan Adnan Menderes’in darağacında son sözleri:

Onu ve dava arkadaşları Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ı katledenler bugün Kürt analarının evlatlarını dağa kaçırıp terörist yapmaktalar.

Şehit anaları ve evlatları dağa kaçırılan analar birlikte omuz omuza bu şer planları bozacak ve Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni gerçekleştirecekler.

Diyarbakırlı ana haykırıyor:

"Senin oğlun dağa gitsin bakalım. Sen burada oturuyor musun? Benim oğlum senin umurunda mı? Diyarbakır'da genç bırakmadınız, ya cezaevinde ya toprağın altındalar. Başlarım sizin Kürdistan davanıza. Senin oğlun hangi özel okulda, senin karın hangi plajda. Fakirin fukaranın oğlu dağlarda, siz koltuklarda. Alıştınız insanları dağa göndermeye. Size verecek çocuğumuz yok Ş.refsiz, evladımızı size bırakmayacağız. Bütün parti Süleyman'ı tanıyor. Bir de diyorlar ki biz Süleyman'ı tanımıyoruz. Süleyman'ı maşa diye kullandınız. (…) 30 yıldır sömürülüyoruz."

Kan müptelası ise bu söze karşı dağa kaçırılmaların olması gerektiğini, söylüyor. ‘Eş Başkan’ da terörü meşrulaştırmak için barış kavramının arkasına gizlenerek Meclis’te tartışılmasını istiyor.

Diyarbakır'da genç bırakmadınız, ya cezaevinde ya toprağın altındalar…”

12 Eylül 1980…

İpleri ellerinde tutanlar, otuz dokuz yıl önce de aynı melaneti sergilediler,

16 Eylül 1961…

17 Eylülde Başbakan Adnan Menderes darağacına giderken şöyle haykırıyordu :” ''Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz? Şunu da söyleyeyim ki milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950'de olduğu gibi kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes'in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir...''

Başbakan’ın vücudunda sigara söndürdüler. Ona, tuvaletini herkesin gözü önünde yaptırarak en feci işkenceleri uyguladılar.

Yine bu milletin evlatları üzerinde tepiniyorlar.

O analara selam olsun. Onlar ki insanlığın iftiharıdırlar.