Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 Ocak 2016

Artuklu Üniversitesi'nden yükselen ses

Başbakan Davutoğlu stardı verdi ve Yeni Türkiye için Yeni Anayasa çalışmaları başladı. Ak Parti ile muhalefet partilerinin temas kurması Güneydoğu Anadolu'da da büyük yankı uyandırdı. Bölge halkı atılan adımı önemsiyor ve doğru buluyor. Özellikle terör, Yeni Anayasa ve hareketli dış politika noktasında ortak hareket etmeyi gerektiren önemli konularımız var. Onun için partilerimizin birlikte görüntü vermeleri bile Türkiye'nin birliği açısından umut verici ve son derece önemlidir. Muhalefet artık kamplaştırmak yerine Yeni Anayasa çalışmalarını büyük bir fırsat olarak görmeli, ülkenin prangalarından kurtulması için sürece destek sağlamalıdır. Yeni Türkiye için önyargılardan sıyrılarak, konuşarak, tartışarak ve özeleştiri yaparak sorunlarımızın aşılacağı unutulmamalıdır.

***

Bu arada iki hafta önce Mardin'de Artuklu Üniversitesi tarafından düzenlenen "Kürt Sorunu ve İslam(cılar) Çalıştayı"nı takip ettim. İslam'ın Kürt sorununa yönelik önerilerinin yetersiz ve İslamcıların Kürt sorununa duyarsız olduğu yönündeki iddialar bir kez daha boşa çıktı. Tüm çevrelerin sessizleştiği bir dönemde İslamcıların "Barış" çağrısı bir kez daha ezberleri bozdu. Hendek siyaseti ile PKK ve HDP, Kürtleri vesayet altına almaya çalıştığı süreçte Artuklu Üniversitesi'nden "Hendekler kapatılsın, PKK silah bıraksın" şeklinde yükselen sesin bölgeyi sarması oldukça hayırlı oldu.

Irkçılık ve ayrımcılığın Kürt Sorunu'nu var eden ana neden olduğunun altının çizildiği çalıştayda, çözüme dair İslam'ın iki temel kaynağı Kur'an ve Sünnet'in tespitleri ve tekliflerine dayanan öneriler sunulması oldukça anlamlıydı. Memur-Sen, Özgür Der, İHH, Mazlum Der, Risale Akademi, İlim Yayma Cemiyeti, ÖNDER, 7 Hilal Vakfı, AZADİ gibi STK'lar yanı sıra yazarlar, siyaset ve Akademi dünyasından bir çok isminin katıldığı programda, ulusalcı ırkçı zihniyetin getirdiği sorunların da masaya yatırılması çok önemliydi. Eski Türkiye'de resmi ideoloji eliyle tırmandırılan ırkçılığın bugün PKK eliyle tavan yaptığına dikkat çekilerek yapılan sunumlar, geçmişten verilen örnekler ve geleceğe yönelik sunulan öneriler umutlarımızı artırdı. AK Parti hükümetinin reformlarına yapılan vurgular, değişim süreci öncesinde insanların, etnik kimliklerinin gerektirdiği günlük hayata ilişkin davranışlarını yapmaktan dahi men edilmelerine dair verilen örnekler ise dönüşümde yeni Türkiye'de hangi noktaya gelinildiğini gözler önüne serdi.

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın, "Ezanın Türkçe okutulması, Kuran Kurs'larının yasaklanması ile zirve yapan bu süreçten önce, dergah, tekke, medrese ve zaviyelerin kapatılmasıyla hem Kürtlerin hem de İslamcıların moral merkezleri yoksunluğu, irfan merkezlerine sığınma refleksleri de ellerinden alındı. Cumhuriyeti "kendi kendini yönetme fırsatı" olarak anlatanlar, Cumhuriyetin ilk döneminde Cumhuriyet yönetimini, kendi insanını ve kendi insanının inançlarını yok etme imkanı olarak kullanmayı tercih ettiler" şeklindeki tespiti, Mustafa Enesoğlu'nun, "Bin yıllık tecrübemizle sorunları aşabiliriz. Adil olmak zorunluluktur" çıkışı aynı şekilde Mustafa Ekici'nin, "Emperyalistlerin dayattığı sınırlara bakmayın, yürekler çok yakında buluşacak" öngörüsü, Gülden Sönmez'in, "Meselelere ideolojik olarak yaklaşmamalıyız. İnsan haklarını merkeze almalıyız" çağrısı, Abdurrahman Kurt'un, "Adalet, Hak ve Hukuk ile sorunu aşarız" reçetesi çok yerinde ve olumluydu. Rıdvan Kaya'nın, "Adalet zemininde buluşmalıyız. Etnik düşünce çözümün önünde engeldir" uyarısı, Hamza Türkmen'in, "Ortak değerlerimizi öne çıkartmalıyız" önerisi, Halit Bekiroğlu'nun, "Ortak paydalarımızda buluşmalıyız", İbrahim Özcoşar'ın, "Irkçılık virüsünden arınmalıyız" ve Ahmet Ağırakça'nın "Bize lazım olan merhametdir" şeklindeki tespiti de hayati öneme sahipti. İlk oturumda gündeme getirilen bu konuların ikinci oturumda beyin jimnastiğine dönüşmesi, çözüme yönelik değerlendirmeler yapılması, ebedi kardeşlik için sorumluluk çağrısı yapılması ve barış için yeni bir zeminin hazırlanmasında ortak bir dile ihtiyaç duyulması yönünde yapılan vurgular da oldukça dikkat çekiciydi.

İnşallah çalıştay, Kürt ve Türk ırkçılığının körleşmeye neden olduğu bir dönemin kapanmasına, eşit vatandaşlık temelli sivil, özgürlükçü, demokratik yeni bir anayasa yapılmasına, şiddet ve ötekileştirici dilin terk edilmesine, hendeklerin ortadan kalkmasına, kardeşlik hukukumuz ve ümmet anlayışımızın hakim olmasına kapı aralar.

Meselenin uluslararası boyutu, siyasi ve jeopolitik dengeler, sorunun çözümünü zorlaştırmaktadır. Ancak sorunun çözülmesi durumunda İslam ümmetin ve bu coğrafyanın topyekun rahatlayacağı unutulmamalıdır. Meselenin adalet temelinde çözüm yolu İslami bakış açısı ve tarihi tecrübesinde aranmalıdır.