Dolar (USD)
32.37
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2408.20
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Aralık 2023

​Asgari ücretle geçinebilmek

Her yıl bugünlerde hükumet-işveren-işçi temsilcileri arasında asgari ücret zammı ile ilgili toplantılar, tartışmalar ve pazarlıklar yapılır. Bu toplantı ve pazarlıklar sonunda açıklanan asgari ücretin çalışanı da işvereni de memnun etmediğini biliyoruz.

2003 yılından itibaren Ak Parti iktidarları döneminde ülke ve toplumun her kesiminin ekonomisinde son derece olumlu iyileştirmeler oldu. Geçim sıkıntısı çalışanların gündemini meşgul etmedi. Aldıkları maaşla geçinmenin ötesinde ev ve araba sahibi olan memur düzeyinde çalışanların oranı oldukça yüksekti.

15 yıl boyunca (2003-2018) Ak Parti, çalışanların maaşını enflasyona endeksledi hatta refah payı ile daha da uygun oranda artışlara giderek çalışanlara rahat nefes aldırdı. Ancak ne olduysa 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’ne geçtikten sonra oldu. Sonra dediysem de öyle çok zaman sonra değil, Ağustos’un ilk haftalarında maliyemize ABD ve İngiltere kaynaklı gece yarısı operasyonları yapılmak suretiyle döviz %70 oranında artış gösterince piyasa alt üst oldu.

2018 Ağustos ayında dış müdahalelere maruz kalan ekonomimiz 2020’ye az kala toparlandı ancak bu sefer COVİD-19’un küresel çapta etkili olması ile bütün dünyada meydana gelen ekonomik daralma, küçülme bizi de vurdu. Zaten kaygan bir zeminde seyreden ekonomimiz pandemi darbesiyle oldukça zor bir süreç geçirdi.

Aslında dünyanın hiçbir gelişmiş ve gelişmekte olan ülkesinde görülemeyecek bir şekilde gıda ürünlerinde meydana gelen fahiş fiyat artışlarını kontrol etmek için sorumlu kurumların yeterli müdahalede bulunmamalarından dolayı vatandaşın mutafına yangın düştü. Fahiş fiyat artışları ve vatandaşın şikâyetlerini (ilgililerden duyduğuma göre) “bizim mahallede” ilk yazan (14 Aralık 2020’de) bendenizdim. Ondan sonra da fiyatların denetlenmediğine tanıklık ettik. Bu yüzden hiç sebep yokken ürünlerde %500-600 hatta %1000 gibi korkunç fiyat artışları oldu. Sonradan fiyatlar aşağıya çekilmek istendiyse de olan olmuş, makuliyet kaybedilmişti.

İşin garip tarafı bütün kesimler fahiş fiyatlardan şikâyetçi oldu; bu zulme imza atan paragöz firmalar tespit edildi, kısmen ceza da kesildi lakin fiyat artışları hız kesmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neredeyse tek başına verdiği mücadele sonunda enflasyon ancak %60’larda durdurulabildi.

Vatandaşın ekonomik olarak hangi durumda olduğunu açlık sınırı, fakirlik sınırı rakamlarına baktığımızda görebiliriz. Allah var, Erdoğan hükümetleri dönemlerinde vatandaşa her türlü destek ve yardımlar yapıldı, ancak maaşlarının erimesi sonucu asgari ücretle çalışanlarla emeklilerin zor durumda olduklarını görmemek insafa sığmaz.

Bir tek ekmeğin 1-2 liradan 12 liraya çıktığı bir dönemde, bir kilo pirincin 5 liradan 50 lirayı, bir adet 250 mg suyun 50 kuruştan 7 lirayı bulduğu bir dönemde asgari ücretlinin, emeklinin 11.000-15.000 Lira ile geçinmelerini beklemek büyük haksızlıktır. Elbette ki ülke ekonomisi dikkate alınmalı, lakin memura seyyanen verilen 8000 lira gibi bir zammın asgari ücretli ve emeklilere de verilmemesi hakkaniyetle bağdaşmazdı. Dinlediğim her emekli, dar gelirli ücretli seyyanen zammın kendilerine de verilmesini istiyorlar ki yerden göğe kadar haklıdırlar. Tamam, çalışanlara verilen miktar verilmeyebilir ancak en az yarısının ücrete tabi diğer kesimlere de verilmesi gerekir.

Sosyal devlet anlayışının en güzel örneklerini gördüğümüz son 20 yılı asgari ücret zammı için de görmek istiyoruz.

Asgari ücretliye düşünülen maaş zammı saydığımız gerekçelerden dolayı hatırı sayılır oranda bir artış göstermeli. Hiçbir gerekçe vatandaşın açlık sınırının altındaki bir ücrete mecbur bırakılması doğru değildir, olamaz da. Neticede insanca bir hayat her bir insanımızın hakkıdır. Yapılmakta olan tasarruflara yeni tasarruflar eklenerek devletin mali yükü hafifletilebilir ve asgari ücretliler de bu tasarruflardan gelecek kaynakla daha iyi koşullarda yaşama imkânına sahip olabilir.