Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
35.05
Gram Altın
2466.30
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 May 2017

Avusturya İçin Büyük Şans

Hafta sonu Yusuf Özkır ile birlikte Çek Cumhuriyeti ve Avusturya'daydık. Önce Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da, Charles Üniversitesi'nde düzenlenen Yedinci Uluslararası İnsan ve Toplum Bilimleri Sempozyumu'na katıldık. Ardından katedralleri, kiliseleri ve mimari yapısı ile tam bir ortaçağ şehrini andıran Prag'ı ve ardından da Avusturya'nın Başkenti Viyana'yı ve Linz'i ziyaret ettik. Yazının başında vurgulamam gerekir ki Prag'dan Linz'e ve oradan Viyana'ya uzanan yolcuğumda beni en fazla etkileyen şey hem klasik mimari, hem modern mimari hem de tabiatın yeşil örtüsünün bir arada bulunması ve uyumlu bir şekilde korunabilmiş olmasıydı.

Gezimin en önemli aşamalarından birisi, Avusturya'nın üçüncü büyük şehri olan Linz ziyaretimdi. Linz'de ALİF Eğitim çalışmaları bölge başkanı Şaban Yaşar hoca ile tanışma fırsatı buldum. Nezaketi ve zarafeti ile tam bir beyefendi olan Şaban Yaşar, Avusturya'da yaşayan Türklerin daha iyi eğitim alabilmeleri, sosyal problemlerden uzak kalabilmeleri ve kültürlü bireyler olarak yaşadıkları topluma katkı sunabilmeleri için yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Elbette oldukça ümitliydi.

Şaban Yaşar ALİF Çalışmalarını Anlattı

Avusturya-Linz İslam Federasyonu (ALİF) Bölge Eğitim Başkanı olan Şaban Yaşar, tam bir gönül adamı. Üç yüzün üzerinde öğrenciye ev sahipliği yapan okulun Avrupa'da en fazla öğrenciye sahip kurumlardan biri olduğunu belirtti. ALİF çalışmaları kapsamında başlayan çalışmaya toplumun da teveccühü oldukça fazla olmuş. Yaşar, bu bölgede ne yapmaya çalıştıklarını şu veciz ifade ile belirtti; "Debisi çok yüksek bir nehirde akıntıya kapılmışsın; hem kendini kurtarmak için uğraşacaksın hem de bu toplumda yaşanan olayları gözlemleyeceksin." Omuzlarında eğitim gibi mühim bir meselenin sorumluluğunu taşıyan Yaşar, geleceğe dair oldukça ümitli. Çünkü ALİF'te yetişen gençler, ekonomiden siyasete, edebiyattan spora ve sanata kadar her alanda Avusturya toplumuna katkı sunacak içerik üretiyorlar.

Aşırı Sağın Yükselişine Karşı Panzehir

Şaban Yaşar hoca ile yaptığım görüşmede İmam Hatip (lehrgang) eğitiminin hem Avusturya hem Avrupa için büyük bir şans olduğunu fark ettim. Öncelikle İmam Hatip (lehrgang) eğitimi, gençlere sadece eğitim veren bir okul değil; burası Türk gençlerini Avusturya toplumu ile kaynaştıran, toplumsal bütünleşmeye katkıda bulunan ve siyasal ve toplumsal entegrasyonu sağlayan bir kurum... Çünkü Linz'i ve Salzburg'u içine alan Yukarı Avusturya bölgesinde yerleşen Türklerin çoğunluğunu eğitim seviyesi düşük olan insanlar oluşturuyor. Yaşar'ın ifadesi ile "eğitim seviyesi düşük, Almancayı konuşamayan ve Alman toplumu ile iletişimi zayıf insanlaru2026" bu tablonun İmam Hatip eğitimiyle donatılması ve açığın giderilmesi Avrupa için bir model olabilir. Eğitimli gençlerin artmasıyla Türklerin içinde yer aldığı muhtemel sosyal problemlerin de giderek azalacak olması temel hedefler arasında görünüyor.

Şaban Yaşar, yaptıkları çalışmalar ile hem Türk gençlerini hayata hazırladıklarından bahsediyor hem de Avusturya toplumu ile aralarındaki uçurumu kapattıklarındanu2026 Böylece Müslüman-Türk toplumu ile Avusturya toplumu arasında yeni iletişim kanalları açılıyor, önyargılar azalıyor. Özellikle Kıta Avrupa'sında aşırı sağın fazlasıyla yükselişte olduğu böylesi bir dönemde bu çalışma oldukça değerli, anlamlıu2026 Kısacası bu okul, Avusturya'da yükselen aşırı sağ akımlara karşı yeni bir ufuk, hem Müslüman-Türk karşıtlığını giderebilecek olan hem de ötekileştirme üzerine kurgulanan yaklaşımları zayıflatacak olan reçetedir.

DAEŞ, İmam Hatip (lehrgang) Eğitiminin Olduğu Yerde Yaşayamaz

ALİF bünyesinde koordine edilen eğitimin Avusturya toplumuna bir diğer katkısı da, özellikle 11 Eylül'den sonra yükselen radikalizm ve şiddetin radikalleşmesine engel olmasıdır. Bu eğitim ile birlikte yanlış din algısından kaynaklı şiddetin engellenmesi sağlanacaktır. Sayısal verilere bakıldığında DEAŞ'ın en fazla adam devşirdiği ülkeler arasında Kıta Avrupa'sındaki bazı ülkeler ve Orta Asya ülkeleri gelir. Türkiye'de DEAŞ gibi şiddeti dinselleştiren radikal örgütlerin taban bulması oldukça zordur. Çünkü Türkiye İslam'ının kendine özgü tarihselliği, siyasallığı ve pratikleri, DEAŞ'ın şiddet içeren radikal söylemi karşısında oldukça etkilidir, panzehirdir. ALİF bünyesindeki eğitim faaliyetleri de radikal yaklaşımları ve şiddeti engellemektedir. Bundan dolayı Avusturya'daki ALİF çalışmalarının kıymetini bilmelidir. Eğer Avusturya bu tür eğitim faaliyetlerini iyi analiz ederek bir süre sabredilirse başta entegrasyon, sosyal problemlerin çözümü, aşırı sağın yükselişinin engellenmesi ve DEAŞ'ın alan kaybetmesi gibi konularda bu okulların Avrupa açısından ne tür kazanımlara gebe olduğunu görecektir