Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Haziran 2015

Ayakları Anadolu topraklarında akılları kimlere kiralık?

Genelde Batı basının özelde ise İngiliz gazetelerinin Erdoğan ve Türkiye aleyhine böylesine nefret dolu manşet, başyazı ve köşe yazılarıyla saldırması, cepheden savaşa girmesi neyle açıklanabilir? Çok yakın bir zamanda "tam Batılılaşamamış, fakir Müslümanların kendi kendilerini yönetmelerine izin verilemez" mealinde yorumlar yapan Guardian Gazetesi, Erdoğan'ın açıktan verdiği tepkiye karşılık, hiç utanmadan özür bekliyor. Bizim gazetecilerimiz ve içerideki sıkı Erdoğan muhalifleri ise Erdoğan'ın gazeteden özür dilemesi gerektiğini ima eden manşetler atıyor, haberler kaleme alıyorlar. Bu durum olsa olsa sömürge valisi olmaya teşne olduklarıyla açıklanabilir.

Demek ki Erdoğan ve Ak Parti, İngilizlerin etki alanlarındaki coğrafyalarda İngilizleri rahatsız edecek, İngiliz oyunlarına en azından çelme atan hamleler yapmış ki İngilizler ve içerdeki sömürge valileri bu kadar pervasızca Erdoğan ve Ak Parti'ye saldırabiliyorlar. İçerideki distribütörlerin İngiliz dalkavukluğu ve Batı ya da İsrail yandaşlığı meselesine gelince, bu durum Erdoğan'ın dirayeti sayesinde İngiltere'nin bazı önemli planlarının Ak Parti hükümetlerince engellenmesi, tehlikeye girmesi karşısında, şahsiyetsiz, kimliksiz birkaç kişinin pervasızca satılmış rolünü oynamasıyla açıklanabilir.

Başka bir örnek; Avrupa Parlamentosu Türkiye'yi uluslararası kamuoyunda zor duruma düşürmek için ermeni meselesini kaşıyan, ayrıca Türkiye'nin İŞID'la yeterince mücadele etmediği tezini savunan bir rapor yayınlıyor, AB Bakanımız Sn Bozkır bu raporu gerçeklerle örtüşmediği için parlamentoya iade ediyor, Boşnak katliamının Batı Avrupa'daki baş sorumlusu Hollanda'yı temsilen AP de raportör olarak bulunan Kati Piri hiç utanmadan, sıkılmadan bu tavrı AP'ye saygısızlık olarak yorumluyor, Türkiye'de bir gazete bunu sürmanşetine çekiyor, sömürge valisi gibi davranarak, kendi ülkesini jurnalleyerek Türkiye'de zaten medyanın baskı gördüğünü, yargı bağımsızlığının olmadığını, yolsuzluğun diz boyu olduğunu, hepsinden önemlisi Türkiye'nin İŞID'la yeterine mücadele etmediğini hatta İŞID'a silah yolladığını filan anlatıyor! Yani evet siz haklısınız, bu ülkeye, bu hükümete herşey müstehak, elinizden ne geliyorsa arkanıza koymayın diyor! Demek ki mezkur gazete İsrail ve İngiliz gazeteleriyle paralel bir çizgide, kendi ülkesinin onurunu ayaklar altına alarak, sömürgecilere mandatörlük yapmaktan utanmıyor!

Yine içeriye bakalım. Hadi Doğan medyasını ve -Cumhuriyet gibi-sözde sosyalist-marksist geçinen ama özde küresel kapitalizmin, İngilizlerin ve batılıların içeride uşaklığını, distribütörlüğünü yapan medya gruplarını anlamamız bir parça mümkün. Peki İslami referanslarla hareket ettiğini iddia eden, kendi çıkarları söz konusu olduğunda ortalığı ateşe veren dindar kisveli gazetecilere ve gazetelere ne oluyor? Demek ki bu arkadaşlar da pir parça canları yandıktan sonra diğerleri ile aynı hizaya gelmişler! Ne acı! Kendi ülkesinin bakanını batıya şikayet eden, kendi ülkesindeki bazı meseleleri ezeli düşmanlarıyla iş tutarak Bazı batılı merkezlerde çözmeye kalkan akl-ı evvellere ne demeli? Demek ki bu tip kimselerde ve yayın organlarında zerre kadar millilik, zerre kadar yerlilik, zerre kadar insaf kalmamış! Özellikle dindar kisveli bazı gazetelerin attığı manşetler, bazı köşe yazarlarının yazdığı yazılar, yaptıkları bazı haberler gerçekten de mide bulandırmaya yetiyor! Bu arkadaşların artık uluslararası bazı çetelerle ve Türkiye aleyhtarı bazı merkezlerle iş tuttuğuna zerre miskali şüphemiz kalmadı. Şimdi bu yayın organlarını destekleyen sıradan vatandaşların da artık gerçeği görmeleri gerekmiyor mu? Tabanda bulunan muhiplerin dahi artık gerçeği görme vakti gelmedi mi?

Oysa ülkedeki bütün yanlışlara, yolunda gitmeyen her şeye karşı demokratik olgunlukla, çeteciliğe, kumpasa yönelmeden tavır koysalardı, eğer varsa, haklarının iadesini iç kamuoyu nezdinde bu ülkeye zarar vermeden, bu topluma zarar vermeden isteselerdi, demokratik ve siyasi zeminde örgütlenerek, başkalarının maşası olmadan yüreklice ortaya çıkabilselerdi kendilerini tebrik eder, haksız bile olsalar, milli ve onurlu duruşlarından ötürü kendilerini tebrik ve takdir ederdik.

Yine Batı muhibbi, İsrail yanlısı medya organlarından bir gazeteci hiç utanmadan sıkılmadan Türkiye'nin Mit tırlarıyla İŞID'a yardım götürdüğünü, Erdoğan ve Ak Partili yetkililerin, bazı istihbarat görevlilerinin en ağır şekilde uluslararası mahkemelerde yargılanması, cezalandırılması gerektiğini şiddetle savunuyor. Bunu hangi delillere dayandırarak söylüyor bilinmez ama Batılı güçlerin, Erdoğan'ın uluslararası terör mahkemelerinde yargılanması projesine hizmet ettiği açık. İngilizler, ABD'li istihbarat örgütleri, İsrail İstihbaratı dünyanın neredeyse her yerinde, her canları istediklerinde operasyon yaparken, özellikle İslam ülkelerinde pek çok kirli oyunu tezgahlarken bu arkadaşların akılları nerelerdeydi sormak lazım. Buradan ortaya çıkan sonuç şudur: Ayakları Anadolu topraklarına basmayan, Batılı mihraklarla iş tutarak hizmetini geliştirip, genişleteceğini düşünen cemaat ve benzeri yapılar ne ümmete ne millete yararlı ve faydalı işler üretemiyorlar, aksine hizmet ettiklerini zannederek gün be gün Batılı projelere pervasızca ortak oluyorlar.