Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.59
Gram Altın
2396.30
BIST 100
10247.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Temmuz 2020

Ayasofya’dan 15 Temmuz’a

Bundan yıllar önce İstanbul’a ilk gidişimde kaleme aldığım “İstanbul” şiirinden bir bölümle bugünkü yazıma başlamak istiyorum:

“Seni bende var eden güzelliğine duyduğum özlemdir

Sen ki Sultanahmet'sin

Fatih

Eyüp

Süleymaniye'sin...

Ayasofya'yım

Öyle çaresiz...

Beş vakit özlemle

Bekliyorum seni İstanbul!”

Ayasofya’ya duyduğumuz özlem bitti Elhamdülillah. Bugün günlerden Ayasofya. Bugün gündem Ayasofya. 15 Temmuz’un dördüncü yıl dönümü arifesinde içimizi serinleten bir karar alındı. Ayasofya müze olmaktan çıkarıldı. Fatih’in bedduasının üzerimizden kalkmasının anahtarı olarak Ayasofya’nın yeniden camii vasfına kavuşturularak ibadete açılacağı günü sabırsızlıkla bekliyoruz.

Seksen altı yıldır "Ah Ayasofya!" diye başlayan cümleler kurduk. Üstad Necip Fazıl’dan “Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem; fakat Ayasofya açılacak! Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik etmiş sanılan kötülerle, kötülük etmiş sanılan iyilerin gizli dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek.”, Osman Yüksel Serdengeçti’den “Bu olacak Ayasofya, Bu muhakkak olacak… İkinci bir fetih, yine bir ba’sü ba’delmevt…”, Halil İnalcık’tan “Batı, İstanbul’un fethini ve Ayasofya’yı hiçbir zaman unutmadı.”, Arif Nihat Asya’dan “Mahzun Ayasofya ‘Ulu mabed, neye hicrana büründün böyle, Fatih’in devrini bir nebzecik olsun söyle! Beş vakit loşluğunda saf saftık, Davetin vardı dün ezanlarda, Seni ey mabedim utansınlar, Kapayanlar da, açmayanlar da!’” sözlerini işittik. Bu özleme nihayet son verildi.

10 Temmuz Cuma günü Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmet Han Vakfı mülkiyetinde olduğunu, cami olarak toplumun hizmetine sunulduğunu belirterek, "Vakıf senedindeki cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır" gerekçesiyle Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal ederek ilgili kararı tarihin karanlık sayfalarına yok olmak üzere gömmüş oldu. Aynı günün akşamında saat 20.53'te Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Ulusa Sesleniş” konuşması ile tarihe büyük bir not düşüldü. Böylece batının kalbine nefreti, ruhuna da korkuyu düşürürken umutlarına da hançer saplamış oldu. Dile kolay, 1453'te bir çağı kapatıp yeni bir çağın kapısını açan 21 yaşındaki o büyük komutan cennetmekân Fatih Sultan Mehmed Han'ın torunları atasına selama dururken seçilen saat tesadüf değildi. Batının sınır ve sinir uçlarına dokunan bu karar, diz üstüne çöktürülmüş bir milletin yeniden ayağa kalkışının ve şahlanacağı günlerin müjdecisidir. Küllerinden yeniden doğacağının ayak sesleridir. Bu ses, Zümrüd-ü Ankanın çırptığı kanatların sesidir.

Kılıç hakkı, fethin sembolü, Fatih'in emaneti, Sultanahmet'in kardeşi, İstanbul'un nişanesi Ayasofya, Haliç'in zincirlerinin kırıldığı gün gibi, bugün de kendi zincirlerinden kurtuldu. Yeniden “Cami” olarak Müslümanlara hizmet edeceği günü bekliyor. Bugünü tarihe altın harflerle yazmanın günüdür. Büyük Komutan Fatih Sultan Mehmed Han’ın bedduasının üzerimizden kalktığı gündür.

Mayasında özgürlük olan bir milletin, tarihinde ve geleceğinde esaret yoktur. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacaktır.

Bu milletin tarihini bilmeyenler basit kalkışmalarla bu ülkeyi ele geçirebileceklerini ve bu toprakları kendi emellerine esir edebileceklerini düşündükleri tarihtir 15 Temmuz.

Ayasofya inandığımız değerlerin en güzide temsilcisidir. Ayasofya Camiinde okunan ilk ezanı duyduğumuzda ruhumuzun en ince telleri nasıl titrediyse 15 Temmuz gecesi saatler 00.13’ü gösterdiğinde okunan selâlar da öyle titretti ruhumuzu. O gece kıyama duruşun nişanı olan selâlar bugün Ayasofya’da kıyama duracağımız günün müjdesi oldu.

15 Temmuz’da kardeşimiz zannettiğimiz hainlerin rahatsızlığı ne ise bugün de Ayasofya’nın tekrar cami oluşunu hazmedemeyenlerin rahatsızlığı aynıdır. Sessizlikleri de kabullenemeyişleri de aynı ızdırabın içinde olduklarının en açık göstergesidir. 15 Temmuz da, Ayasofya’nın cami oluşunun kararı da bir turnusol kâğıdı olarak tarihin sayfalarında yerini alacaktır.