Azerbaycan yolun sonuna mı geldi!
Azerbaycan’ın
30 yıl önceki gücünde olduğunu düşünen Ermenistan Yöneticileri, pandemi
nedeniyle iyici daralan ekonominin yükünü çatışmalarla Ermenilere verdikleri “milliyetçilik” ilacıyla çözmeye
çalıştılar.
Haksız
oldukları bir davada savaştıklarının farkında bile olmayan birçok Ermeni
hayatını kaybetti.
Ermenistan,
tam da bu yaptıkları nedeniyle Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın da nitelendirdiği gibi “haydut
devlet” konumunu tescil etti.
Ermenistan
Yönetimi, bu yaptığı ile kendi vatandaşlarına karşı büyük bir insanlık suçu
işliyor.
Türkiye’nin
savaşa müdahil olduğu yalanına inanan ve Türkiye aleyhine karar alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, esas
çalışma alanı olan “İnsan Hakları”
konusunda Ermenistan Yönetiminin suçlarına odaklanmalı.
Geçtiğimiz
gün Anadolu Yayıncılar Derneği’nin
düzenlediği Anadolu Sohbetlerine katılan Adalet
Bakanı Abdülhamit Gül buraya vurgu yaptı.
Toplantının
ardından Milat Gazetesi’nin Ankara
Temsiliğinde bizleri de ziyaret eden Adalet
Bakanı Abdülhamit Gül, AİHM’nin Ermenistan’ın sözcülüğünü yaptığını
söyleyerek Türkiye aleyhine alınan kararın hukuki bir dayanağı olmadığını dile
getirdi ve “Ülkemizden bilgi alınmadan
bir karar veriliyor. Alelacele adeta Ermenistan’ın gazete küpürleriyle vermiş
oldugu bir karar. AİHM gibi bir kurumun böyle bir karar vermesi hazmedilir bir
şey değil. AİHM, uluslararası siyasi bir kurum olmadığını hatırlaması
gerekiyor” diyerek AİHM’ne önemli bir “mesaj”
verdi.
***
Azerbaycan
ordusunun gücü karşısında mukavemet gösteremeyen askerlerini cephede tutamayan
Ermenistan Yönetimi; askerleri cephelere, kamyonlara zincirlemeye başlayarak
inanmadıkları bir dava için savaşmaya zorlamakla hem insanlık hem de büyük bir
savaş suçu işliyor.
Türk ve
İslâm dünyasının Ermeni mezalami konusunda oldukça fazla malumatı zaten var.
Bu haydut
devlete Türkiye’den destek verenlerin durumu iyi anlaması gerekiyor.
Türkiye
Cumhuriyeti Devletini yok edip parçalamak isteyen ve vatandaşlarımızı terörün
her türden yöntemiyle canice katleden PKK gibi terör örgütlerini ve haydut
devletleri savunanlara sesleniyorum.
Devletimizin
bu eli kanlı terör örgütünü yok etmek için giriştiği operasyonlarda sözde “insanlık suçu” işlendiğini söyleyerek
terörist savunuculuğu yapanların şimdi de Ermenistan’ın yaptıklarını aklama
çabasında olduklarını görüyoruz.
AİHM’nin
kararı Avrupa başta olmak üzere neredeyse tüm Batılı devletlerde bulunan bu
hastalıklı zihniyetten besleniyor.
Türkiye’de
de bu hastalıklı zihniyetten esinlenenlerin “dost-düşman” ayrımını çok sağlıklı bir şekilde yapamadığı durumlar
yaşanıyor.
***
Ermenistan
bir haydut devlettir.
Ermenileri,
bu devletin boyunduruğundan çıkaracak ve özgürleşmelerini sağlayacak birincil
iş haksız bir şekilde işgal altında tuttulan Karabağ’ın boşaltılarak tekrar Azerbaycan’a teslim edilmesidir.
Soros Vakfı desteği ile
Ermenistan’da iktidarı ele geçiren Paşinyan’ın
Ermenistan’ı Rusya’nın kucağından Batı’nın kucağına aktarma hayalinin
Ermenileri getirdiği yer burası.
Paşinyan;
Ermenistan’ı, kendi iç sorunlarını çözemeyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un maşası yaptı.
Ermenilerin
özgürleşmesi Karabağ’ın özgürleşmesinden geçiyor.
Rusya’nın
Türk devletlerine “tampon” olması
için kurdurduğu Ermenistan’ın bölgede barış içinde yaşaması tek yolu uzlaşmacı
bir dil ile bölge gerçeklerine göre hareket etmektir.
Ermenistan’ın
Türkiye ve Azerbaycan ile kuracağı birliktelik Ermenilerin ancak ve ancak
refahını artırır.
Bölgeye
barış sağlar.
Aksi
durumda Yahudi Lobisi ile aşık atan Ermeni Diasporanın oyuncağı olur.
Moskova’da
Putin’in gölgesinde Ermenistan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanlarının görüşmesi
çatışmaları nihayete erdirecek adımların geleceğini gösteriyor.
Cenevre’de
başlayan ateşkes görüşmelerinin ikinci duruğının Moskova olması bölgede
Rusya’nın etkisinin açık bir göstergesi.
Azerbaycan’ın
yürüttüğü diplomasi oldukça yerinde. Tahriklere kapılarak Ermenistan’ın savaşı
birden çok bölgeye taşımasının önüne ancak diplomasi ile geçilebilir.
Karabağ,
Azerbaycan’ın hakkıdır. Bu hak er veya geç alınacaktır.