Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Bağnazlık

Bozulan insanın yansımalardır bu duygular. Ayarları bozulan saatin zamanı değil kendini göstermesi gibi.

Hikmeti kaybeden insan bağnazlığın hazzında yaşar. Tabiatına yerleştirilmiş olan madenlerin en zararlı olanlarını çıkarır. Onunla meşgul olur. Hakikati ıskalar. Haksız da olsa hep kendi tarafında kalır. Kusurunu görmemek o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Bunun diğer bir adı da bağnazlıktır.

Bağnazlık, altında mutlak cehaletin yattığı bir benlik sendromu gibidir. Sadece kendi beninin veya benini önceleyen benlerin övgüsüyle ve enerjisiyle yaşamaya çalışır. Ontolojik devamını bu gölgelikte bulur. Gölgeliği giderecek her muma üflemek ister. Aydınlığının kendi karanlığı olduğuna çok emindir.

Adalet terazileri kendi ölçekleridir. Zamanı geçmiş, reel dünyada karşılığı kalmamış hatta kendilerinin dahi inanmakta zorlandığı dogmalar ise kutsallarıdır.

Bağnazlar bir tarafta değil her taraftadırlar.

Bilginin bağnazları mutaassıptırlar. Sürekli geçmiş zamanda yaşarlar. Yeni gelişmelerden haberdar olmak istemezler. Eski bilgilerle oluşturdukları saltanat istibdadının devamın arzu ederler.

Duygunun bağnazları romantik milliyetçidirler. Yeni duyguların farkında olmak denen yaşlanmanın ve acizliğe doğru gitmenin gerçekliğini görmek istemezler. Hep geçmişte yaşarlar. Geleceğe dair plan kurmazlar

İnancın bağnazları cahilliğin dip noktasına saplanırlar. İnancın bilgi ile olan beraberliğini ve zamana bakan cephelerini görmezler. Eski bildikleriyle yetinip dururlar. Ezberlerini bozan yeni bilgilere ısrarla karşıdırlar. Tek doğrunun kendi doğruları olduğuna değişmeyecek kadar inanırlar. Ellerindeki gücün farkındadırlar. Bu nedenle inancın parametrelerini kendi arzularına göre yorumlarlar.

Zamanın bağnazları hep kırılan zamanda yaşarlar. Belli sınırlılıkları vardır. Parametreleri sadece kendi tanım aralıklarıdır. Başka tanım aralıklarına eklemlenerek bir hat halinde devam eden itibari zamana eklemlenmek istemezler. Böylece zamanın gerisinde kalırlar.

Siyasetin bağnazları bağnazlığın en trajik olanıdır. Ya akılları kiradadır ya mideleri ya da kalpleri. Hep kiracı olmayı yeğlerler. Ev sahibi olmak için çaba sarf etmekten kaçınırlar.

Sürekli trajik-komik duruma düşerler. En acınacak bağnazlıkları ise toplumun başarısını fertte aramalarıdır. Bütün zaferi komutana verir orduya yaptıkları haksızlığı görmezler. Yaşamlarının geleceğini tamamen bağlandıklarının masalımsı ve efsanevi dünyalarında ararlar.

Her mağlubiyeti prensiplerin ve düşünsel alanın geri kalmışlığından ziyade mitolojik kahraman liderlerinin olmayışına bağlarlar. Karşı tarafın başarısının nedenlerini görmek yerine bağnazca bağlandıkları liderlerinin romantik geçmiş öykünmesiyle var olmaya çalışırlar. Hatta bu lider kutsalındaki bağnazca arınmanın ancak kendilerini yeniden başarıya vardıracağına daima inanmak isterler.

Değerler bağnazlığı uzun vadede en zararlı olanlardandır. Çünkü bir şeyin önemini belirlemeye yarayan ve değdiği karşılık olan şey değerdir. Etrafında kümelenmeye değen şeyin bileşenleri arttıkça varlık sebebi ortaya çıkar. Toplumlarda belirleyicilik derecesi alenileşir. Bağnazlık, değerleri lokalize ederek değersizleştirir. Bunlar ister evrensel ister yerel ister milli ister dini ister ekonomik değerler olsun hiç fark etmez.

Sadece kendini entelektüel ve münevver görenler başkalarını hep avam görür. Bu bağnazlığın adı modernliktir.

Yalnız kendini hümaniter görenler başkalarını ırkçı ve yerel görür. Bu bağnazlığın adı çağdaşlıktır.

Sadece kendilerini dindar görenler başkalarını dinin dışına atar. Bu bağnazlığın adı softalıktır.

Yalnız kendinin zengin olduğunu görenler sürekli köleliğin devamını isterler. Bu bağnazlığın adı sosyalizm ya da liberalizmdir.

Sadece kendini vatanperver görenler başkalarını hep hain ilan etmek isterler. Bu bağnazlığın adı ulusalcılıktır.

Yalnız kendini kültürlü görenler diğerlerini hep köylü addederler. Bu bağnazlığın adı kokonalık veya paçozluktur.

Sadece kendini cömert görenler başkalarının cömertliğini küçümserler. Bu bağnazlığın adı harcama ehliyetidir.

Yalnız kendini yetenekli görenler başkalarının yeteneksizliğini kendine basamak yapmak isterler. Bu bağnazlığın adı hakimiyettir.

Sadece kendini güzel ve yakışıklı görenler bütün varlığın kendi etraflarında döndüklerini zannederler. Bu bağnazlığın adı egoizmdir.

Yalnız beni ile meşgul olanlar başkalarının benini kusurdan başka bir şey olarak görmezler. Bu bağnazlığın adı narsizmdir.

Bağnazlık insanı insanlığından uzaklaştıran insani bir özelliktir.

Bağnazlığın en trajik tarafı bir garaz olmasıdır. Garaz ise marazdır. Bu maraz yani hastalık insanın en büyük çıkmazlarındandır. Bu çıkmazın tedavi edilemez tarafı bağnazlığın bir maraz olduğunun bilinmek istenmeyişidir.

Bu çıkmazdan kurtulanlar;

Kendilerinin dışında olanları olduğu gibi fark edenlerdir.

Başkalarını değiştirmeden, ötelemeden, ötekileştirmeden, aşağılayıp hor görmeden kendi gelişimiyle meşgul olanlardır.

Projektörü kendilerine tutarlar. İçlerini aydınlatıp dışlarını eğitirler.

Aklın ihtiyacını, kalbin isteğini midenin iştihasından yüce görürler.

Garazdan kurtulduğumuzda taraftarlığın sıkıntı olmadığı dünyaya giriş yapmış oluruz. Bu taraftarlık insana mutluluk verir.