Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.65
Gram Altın
2399.65
BIST 100
10336.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Nisan 2017

Baharda Har Var, Harda Serinlik

Bahar saklandığı yerde uyuyakalmış olabilir.

Bir'i ona bizi çok beklettiğini söylese...

Günün güneşsiz halini mevsim de gelip çattığı için benimsemekte güçlük çekiyoruz. Güzelliğin ara sıra surat asmaya hakkı vardır, kabul. Fakat tadında bırakması haktır. Günün tebessümüne o denli alışmışız ki başka türlüsüne maruz kalmak üzüyor. Ülkemiz bu bakımdan yerin en güleç yüzlü yüzüdür. Zaten öyle de olur. Daimi güleç bir yüz, surat asma hakkını yitirir.

Nicedir günü bütün içtenliğiyle gülerken hiç görmedim. Alnı parlarken yanağı karanlık yağmurlu. Kollarında tir tir titriyor kaç gündür gölgeler.

Biz üşüdük Allah'ım. Şefkatten doğan sabahlarımız olsun. Hüzünlerimize erkenden...Günümüz bir kaç kez sahil olsun. Bir de laleler şımarsın. Papatya sarsın önümüzü ardımızı. Baharsız acele yerleşmesin yaz. Ben geldim, oldu demesin. Lütfen.

Kimi zaman mevsimler birbirini sıkıştırıyor. Birbirini ittiriyor. Bir yıllık zamanlarını adilce paylaştıkları halde bazen bir mevsim diğerine ayrılmış zamana da yerleşiyor. Mevsim değişmemek ne sıkıcı. İklimlerin ayağı neden kayıyor?

Baharda har vardır. Harda serinlik. Hayata karşı içimiz kaynar. Her sabah daha kimi sevsem diye etrafına bakarak olur insan. Fakat bu bahar serin esiyor. Tebessümsüz geçip gidiyor.

Bahar ne ki? Çilemizin tomurcuklanması. Sil baştan fanilik işte.

Bahar bahar dediğime bakıp durmayınız. Lafı aşka getireceğim de klavyeyi oyalayıp duruyorum. Mevsimin ilk meyvesi malum; aşk. Günümüzde her mevzu gibi bu mevzu da netameli. Bu mevzu da bahar temizliği ister. Neymiş efendim. Şöyle tipler türemiş: "Bağlanmaktan korkuyorum !" "İman etmekten korkuyorum." demeye benziyor bu. İman ederse namaz, ahlak derken bir dizi sorumluluk olacak. O da sorumsuz bir "aşk", bedelsiz bir ödül istiyor. Aferin. Hükümdarı olsaydım aşkın. . ."Kalplerinden bağlayın şu akılsızları! Atın aşksız meşkin et duvar zindanlarına alçakları!" deyu ferman yazar idim. Ki zindanda çokları...

Yetmez mi her mevzuyu aslından çok uzağa göç ettirdiğimiz? Yetmez mi hayatı ve insanı bu kadar sahipsiz, yetim kıldığımız? Aşkın günahkarı değil, muttakisi olsak ya... Hazır bahar; yani kalbin kudret mevsimi gelmişken...

Bir de Alyazmalım filminden beri sevgi ile aşkın makası, yol ayrımı var diye belledik ya, ona üzülüyorum. Sahi aşk mı sevgimi tercihini kim dayatıyor? Hem aşk, hem sevgi, hem yanmak, hem dinmek olsa daha güzel olmaz mı? Hem barış kavgaları, hem savaşın arta kalanını yaşamak bir tevhidde... Çoğu ve azı. Birbirine itaat içre isyanı...Bazen ruhu aşırılıklarla kirleten bir aşkı ve ardından bir yağmur gibi gelen arınmayı, sevgiyi... Filmde ikiye ayrılan yol, artık hafızamızda ve hayatımızda birleşmeli. Yolun iki yakasındaki özellikleri taşıyan olmalı aşık sevenler...

Asıl maharet te bunu bir evliliğe sığdırmak. Evlilik aşkın katili değil. İnsan aşkın katili. Evliliği günah keçisi yapan da o. Ha bir de evlilik derken, ev'in insan için hapishane olduğu iddiası da komik. Ev dört duvar tamam. Fakat söyler misiniz? Hangimiz evimizden başka bir yerde evimizde olduğumuz kadar özgürüz? Keyifli, rahat ve tam da olduğumuz gibiyiz? Ev özgürlüktür. Özgür bir mekana koyulan her şey de o özgürlükten nasibini alır. Ev öldürmez. Yaşatır. Ah insan...Suçu hep başkasına atandır o. Sen. Ben. O...Siz. Biz. Onlar.

Fakat önümüz bahar. Dedim ya; baharda har var. Harda da serinlik...