Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
35.09
Gram Altın
2473.12
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Ocak 2017

Bahçeli'nin CHP Eleştirisi

Son dönemin en ilginç olgularından birisi, MHP ve Devlet Bahçeli'dir. Bahçeli ve MHP, Türk siyasetinin motoru olmaya doğru gidiyor. Bahçeli'nin ortaya koymuş olduğu siyaset, hem Türkiye'nin önünü açmakta hem de siyasetin politik havzasını genişletmektedir. Uzun zamandan beri politik arenanın dışında kalan MHP, yeniden sahalara dönmüştür. Bahçeli, toplumun sosyolojisini doğru okumakta ve Türkiye'yi dize getirmeye çalışan küresel girdabı iyi analiz etmektedir. Bu doğru bilinç, MHP'nin ve Bahçeli'nin etki katsayısını artırmaktadır.

Öncelikle Bahçeli, FETÖ olayını doğru analiz etmiş ve kendine ve partisine kurulan tuzağı erkenden fark etmiştir. Hatırlayacaksınız, Bahçeli MHP'nin tarlasını sürmeye çalışan FETÖ'nün karanlık yüzünü görmüştü. Bahçeli, ortaya koymuş olduğu yerli duruş ile milli iradenin yanında yer almış ve FETÖ'nün işgal girişimini boşa çıkarmıştı. Şu anda artık MHP, ana muhalefet partisidir. Maalesef(!) hatta Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yapması gerekeni yapmaktadır.

Bahçeli'nin birkaç gün önce Twitter üzerinden CHP'ye yöneltmiş olduğu eleştiriler, doğru olmaktan da öte yeni Türkiye'de olması gereken siyasetin kodlarını ortaya koymaktadır. CHP'li politikacılar ve bu partiye oy verenler, Bahçeli'nin CHP analizini önyargısızca değerlendirmelidir.

"Milletten ümidini kesen CHP yönetimi, milli iradeye çıkan yolları tıkamak ve hatta kullanılamaz hale getirmek için olmadık yollara sapmıştır. TBMM'nde yaşanan kürsü işgalleri, kavga sahneleri, ucuz oyunlar, isnat ve iftiraya varan siyasi söylemler muhataplarını mahcup edecektir. Milli Mücadele'de destan yazan aziz Türk milletine nasıl ve hangi tür hükümet etme sistemini tercih ettiğini sormanın neresi yanlıştır? 15 Temmuz'da tankın önüne yatan, gökyüzündeki darbeci uçaklara adeta pençe atan kahraman millete maku00fbs güvensizlik nasıl yorumlanmalıdır?"

Bahçeli, 2000'li yılların Türkiye'sinin sosyolojisini doğru okumaktadır. Yıllarca suskun kalan, siyasete müdahale edemeyen, haklı talepleri parlamentoya ulaştıramayan suskun kitleler, 15 Temmuz ile beraber siyasetin merkezine yerleşmiştir. Unutulmasın ki, 15 Temmuz'da denenen işgal girişimini en başta önleyen milletin iradesi ve irfanı olmuştur.

Ya CHP'nin durumuna ne demeli? Bahçeli CHP'nin içinde yer aldığı büyük resmi şöyle ortaya koymaktadır: "CHP ve yanında hizalanmış kaos ittifakı akla hayale gelmedik senaryolarla milletin kaderine sahip çıkma hakkını gasp etmeye kalkıştılar. Partimizin çok değerli milletvekillerinin telefon numaraları afişe edildi. Sosyal medyadan her türlü tezvirat ve dedikodu dolaşıma sokuldu. Sözde özgürlük ve demokrasi şampiyonları ille de hayır temposu tutarken, evet tercihini bastırmak için despotça ve tahammülsüzce hareket etti. Uzlaşma, sorumluluk ruhuyla milli şuuru buluşturmuş siyasi bir vicdanda vasat ve varlık bulur. Milli uzlaşma ihaneti gömer, ithamları söker."

Maalesef CHP, sakatlanmış tarihsel hafızasına uygun biçimde yanlış bir siyasetin gölgesinde yaşamaktadır. Yıllarca laiklik, din, şeriat veya rejim kavgası üzerinden siyaseti tıkayan CHP, gittikçe etkisini kaybetmektedir. Oysa her dört kişiden birinin oyunu alan CHP, daha etkili politikalar ortaya koyabilmeliydi. Sözde değil özde demokrat ve halkçı bir parti olmalıydı.

Peki, CHP ne yapmalı? "Felaketlerden uzak durmak için hem doğru pusula, hem de rota düzeltmeleri şarttır." Yoksa hem CHP hem de Kılıçdaroğlu için çanlar çalmaya başlayacak. Yakında birileri kazan kaldırırsa şaşırmayın.