Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Ekim 2013

Balyoz 'Oyun'u bozulmadı mı?

Balyoz eylem ve seminer planıyla ilgili haberler gazetelerde yer alınca kamuoyu şok olmuştu.

Türk jetinin düşürüp "Yunanlılar vurdu" diye kamuoyunu provoke etmek, Fatih Camisini bombalayıp cemaati sokaklara dökmek ve darbeye zemin hazırlamak gibi senaryoların tartışıldığı bir plandı.

Balyoz tutuklamaları başladığında, şu anda Yargıtay'ın cezasını onadığı bazı paşalar televizyonlara çıkıp, "Bu darbe planı değildir. Balyoz semineri bir oyun planıdır" demişlerdi.

***

İletişim teknolojilerindeki hızlı gelişme ve çeşitlilikle birlikte kapalı kapılar ardında yapılan darbe ve cunta planlarının artık gizli kalamadığını, Türkiye'nin tarihi bir hesaplaşma ile devletin milletle buluştuğuna şahit oluyoruz.

5-7 Mart 2003 tarihleri arasında yapılan seminere 29'u general toplam 147 subay katılmıştı. Planda ayrıca bir Türk jetinin düşürülerek suçun Yunanistan'a atılması ve terör örgütlerine yaptırılacak eylemlerin ardından halkın sokağa döktürüleceği provokasyonların ayrıntıları da yer alıyordu.

12 Eylül darbesini model alan 'Balyoz Harekatı'nı anlatan elektronik, sesli ve yazılı askeri belgelerde, amacın Türkiye çapında sıkıyönetim ilanı, Meclis'in kapatılması ve hükümetin devrilmesi olduğu da belirtiliyordu.

***

Sonra tutuklamalar başlamış mahkeme "Oyun" değil "Darbe planı" olduğunu varsayarak iddianameyi kabul etmişti.

Ben de 2010 yılında "Hukuk Oyun'u bozdu!" başlıklı bir yazı yazmıştım.

Gazetelerde yer alan ve komutanların "Darbe planı değil harp oyun'uydu" dediği Balyoz Planı'nın içeriğine yönelik eleştirilerde bulunmuştum. Bu yazıdan dolayı hakkımda dava açıldı.

Balyoz'a 'Harp oyunu' değil de 'Darbe oyunu' dememe birileri fena bozulmuştu. İfade verdim, mahkemeye çıktım vs. Aylarca süren dava, 3. Yargı paketi'nin ardından anca düştü.

***

Yargıtay sürecinin ardından alt rütbede olup da darbe planlayan paşalarla aynı yüksek cezaları alanların ayrıldığını gördük. Hakkaniyet namına çok iyi oldu bu.

Dava tamamen sona ermiş değil. Şimdi Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak bireysel başvuru ve ardından AİHM süreci var.

***

Balyoz kararı ilk açıklandığında, Karargahtaki yemeğini bile Sefertası içinde evinden getiren dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök şöyle demişti; "Keşke olmasaydı ama yapacak bir şey yok... Mahkeme heyeti bu davada titiz davrandı. Tanıklar dinlendi. Bilirkişi gereğini yaptı. O nedenle 'adil yargılama olmadı" diyemem!"

***

Yarım yüzyılda 4 tam, bir sürü de yarım darbe ve cunta teşebbüsü yaşamış bir ülke Türkiye!

Hala bazıları "CD'lerle oynanmış" filan diyor.

Sadece samimiyetle şuna cevap verebilirler mi?

Bu yargılananlar içinde gerçekten bir tek kişi dahi darbe yapmayı, sivil siyasete müdahale etmeyi aklından geçirmemiş midir?

Maalesef türkiyenin darbe ve cunta sicilleri bu konuda 'evet' dememizi engelliyor.

Cami bombalamak, Türk jetini düşürüp 'Yunanlılar yaptı' demek, milleti galeyana getirip cuma gösterilerini provoke etmek, Maraş'ı, Sivas'ı, Çorum'u unutmamamızı istemek demektir.

Daha düne kadar tüm kuvvet komutanlarının, MGK sekreterlerinin, ikinci başkanların bile adını ezbere bilmiyor muyduk?

"Ama darbe yapmamışlar" demek nasıl bir savunmadır. Beklenip yapsalardı da ondan sonra mı cezalandırılsalardı?

***

1 Mart 2003 yılında Başbakan Abdullah Gül iken Irak Tezkeresi Meclis'te "ret" oyu almıştı.

Dört gün sonra yani 5 Mart 2003 tarihinde Selimiye'de Balyoz Seminer Planı uygulandı.

Hem de Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün 'hayır' demesine rağmen!

4 Temmuz 2003'te yani Tezkere'nin ret edilmesinden 4 ay sonra Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentinde ABD askerleri, 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun kafasına çuval geçirerek 'esir' aldı.

Unutmayalım.

Balyoz darbe planı, 1 Mart Tezkeresi'nden ve Çuval geçirme olayından bağımsız bir 'oyun' değildiru2026