Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2454.33
BIST 100
10218.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Kasım 2014

Başbakan Ahmet Davutoğlu'na Açık Mektup

Sayın Başbakanım

Milletimiz, bağlı bulunduğunuz siyasi hareketin lideri 12. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı 'Yeni Türkiye' vaadi, ufku ve umuduyla Çankaya'ya uğurladı. Akabinde zatıaliniz, Ak Parti kongresinde önce genel başkanlığı ardından başbakanlığı devraldınız. Kongrede yapmış olduğunuz konuşma haklı bir biçimde 'manifesto' olarak nitelendirildi.

Siz, kongrede eski Türkiye'nin kronik sorun alanlarını isabetle tespit ederek, kök vurgusu ve gelecek ufkuyla birlikte büyük bir medeniyetin evladı olarak konuşurken; yalnızca şahsınız adına değil, 'halk İhtilali'ni gerçekleştiren bir milletin her bir ferdi adına da konuştunuz.

Bağlı bulunduğunuz siyasi hareketin altyapısını 'Tarihin derinliklerinden gelen bir hak ve adalet mücadelesi' olarak belirttiniz. Kongrede yapmış olduğunuz konuşmada 'Allah bize, nerede bize yardım eden yok mu diyene yardım etme kudreti versin' duanıza hepimiz 'u00c2min' dedik. 'Adaletin olmadığı devletin yaşaması mümkün değildir.' sözünüzü sadece bir tespit değil; aynı zamanda şahsınızın ve kadronuzun bir taahhüdü olarak milletçe kabul ettik. Zaten zatıaliniz aynı konuşma içerisinde bu taahhüdü 'Başbakan olarak vatandaşımıza uzanan, tüyü bitmemiş yetimin hakkına uzanacak eli kardeşimiz olsa kırarız.' sözünüz ile güçlü bir biçimde yinelediniz.

Sayın Başbakanım

Devletin bugüne kadar kapanın elinde kalışının, çeşitli kesimlerin, grup ya da kliklerin bürokraside yer tutma aşkının, tuttuğu yeri gayr-i adil bir biçimde kendisi dışındakiler aleyhine genişletme teşebbüslerinin ne türden sakıncalı yapılar ortaya çıkardığını milletçe gördük. Bu tür teşebbüslerin sizin de 'fetret dönemi' olarak tarif ettiğiniz eski Türkiye'nin alışkanlıkları olarak ebediyen tarihe gömülmesi en büyük dileğimizdir. Bu hususta sizin 'Bürokraside aranacak tek nitelik liyakattir.' sözünüzü, bu ülkenin bir vatandaşı olarak en büyük güvence olduğunu düşünüyorum. HSYK seçimleri öncesi oy kullanacak yargı mensuplarına 'Yargının tek bir mahfilin otoritesi altına girmesine izin vermeyin.' çağrınızı, devletin tüm organlarını kapsayacak bir biçimde herkes için adaletin tesisinin en temel koşulu olduğunu düşünüyorum.

Sayın Başbakanım

Türkiye'nin sosyal, siyasal ve ekonomik meseleleri hepimizin malumu. Bu meselelerle uğraşınız ve mevcut durumu ufkunuz ile buluşturma çabanız aşikar. Böyle bir mektubu kaleme alma sebebim sizin çabanıza, ufkunuza intibak etmeyen pratik bir durum ile ilgili. Söz konusu duruma şu anda ev sahipliği yapan mahal size bağlı bakanlıklardan birisi olan Milli Eğitim Bakanlığı.

Sayın Başbakanım

Geçen hafta Okul Müdürlüğü için yapılan mülakatların sonuçları açıklandı. 81 ilin 23'ü sonuçları liste olarak yayınladı. Bu 23 il Amasya, Antalya, Bolu, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Gümüşhane, Hatay, Isparta, Mersin, Karaman, Kars, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Kilis, Konya, Kütahya, Nevşehir, Samsun, Sinop, Tokat ve Uşak'tı.

Türkiye'de şu an eğitim işleri kolunda örgütlü 30'a yakın sendika bulunmakta. Bununla birlikte eğitim çalışanları içinde önemli sayıda kişi mevcut sendikaların hiçbirine üye değil. Sonuçları liste olarak yayınlayan 23 ilde mülakatta başarılı olanların üye oldukları sendikalara göre dağılımı vicdan, insaf ve hakkaniyet duygusuna kast eden bir tabloyu karşımıza çıkardı.

Bu tabloya göre 23 ilde mülakata katılan kişi sayısı 12.176. Başarılı olanların sayısı 5998. Başarılı olanların 5019'u aynı sendikaya üye. Yüzdelik dağılımda bu rakam %83.677'ye tekabül ediyor.

Bu tablo zatıalinizin HSYK seçimleri için yaptığı uyarıyı akla getiriyor. Tablo gösteriyor ki Milli Eğitim Bakanlığı tek bir mahfilin otoritesi altına alınmak isteniyor. Öte yandan birer sivil toplum örgütü olan sendikalar arası rekabet ortadan kaldırılıyor. Eski Doğu Bloğu ülkelerinde parti üyesi olmamanın gayr-i kabil oluşu gibi tüm eğitim çalışanları meslekte yükselme, terfi ve kariyer şantajına sokularak tek bir sendikanın üyesi kılınmak isteniyor. Böyle bir uygulama 'Yeni Türkiye' ufkunun gerçekleşmesi için vazgeçilmez önemi haiz sivil toplum örgütlenmesi açısından tahrip edici; öte yandan hak, adalet ve vicdana kast eden yönü ile de kabul edilemez bir noktada. Çalışanlarının sayısı milyona yaklaşmış bir teşkilatı, tek bir sendikanın inisiyatifine terk ederek Müdür ve Müdür Yardımcılığı gibi görevleri dahi politikleştirmek, Milli Eğitim Bakanlığı içinde ancak ona paralel bir yapılanma ile neticelenmeyecek mi?

Sayın Başbakanım

Yeni Türkiye; adalet, özgürlük ve eşitlik konusunda kendi felsefelerini oluşturmuş, kendi öz güçleriyle örgütlerini kurmuş ve yaşatabilmiş gerçek sivil toplum örgütlerinin sağlam omuzlarında yükselecektir. Sivil toplum örgütleri kendi alanlarında rekabetlerini yapabilsinler ve sağlıklı bir sürece evirilebilsinler. Aksi halde Yeni Türkiye, hükümetle çıkar ilişkisine girmeyi maharet bilen; ancak fikri ve felsefi derinlikten yoksun kuruluşların olmayan omuzları üzerinde kurulmaya çalışılacaktır.

Zatıalinizin ve kamuoyunun vicdanına durumu havale ediyor, çabanızda ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

[email protected]

twitter.com/_aydinali