Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2399.98
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Aralık 2014

Başbakan'a Arz

Zat-ı alinizi yıllar önce Bilim Sanat Vakfı'nda dinlemiştim. Sonra, ESKADER'in Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde düzenlediği "Mehmet Emin Alpkan ve İrfan Atagün'ü Anma Programı"nda da bu şansa sahip oldum. Her iki konuşmanızla da, ilim/irfan hassasiyetini yüreğinde, medeniyet endişesini zihninde, millet aşkını gönlünde taşıyan bir münevver tesiri bıraktınız bende. Kitaba sahip çıkan, kültürle samimi şekilde meşgul olan siyasetçilerimizin varlığından heyecan duymamak elde değil. Başbakanlığınız açıklandığında bundan dolayı çok sevindim ve şükrettim. Çünkü düzenli şekilde kitap okuyan ve onu hayatının mihverine koyan bir Başbakan'a sahip olmuştuk. Elbette eski başbakanlarımızın bir kısmını tenzih ederim.

Türkiye'de siyasu00ee gündem hep yoğun. Bundan sonra da hiç azalmayacak gibi görünüyor. Ama bu hercü merç içinde kültür hayatımıza dair mühim meseleler güme gitmemeli. Hiçbir beklentisi olmayan, tamamen kültür sanat kaygıları taşıyan bir vatandaş, bir okur yazar olarak bazı düşüncelerimi bu sütundan sizlere arz etmek isterim. Elbette bu görüşler tamamen şahsıma aittir. Emekli bir gazetecinin, İstanbul'daki 37 yılını Babıali'de, kültür sanat dünyasında geçirmiş bir meraklının bu görüşleri belki dikkatinizi çekebilir. Bu mektubu geniş olarak 20, hatta 40 sayfa olarak da yazabilirdim. Ama vaktinizi almamak adına burada özetledim. Öyleyse başlayayım:

Türkiye'de son 12 yılda kültür sanat dünyasında büyük bir gelişme var. "100 Temel Eser", "Türkiye Okuyor" ve "Yazarlar Okullarda" gibi hayırlı, faydalı kampanyalar okuma, hatta yazma oranını artırmıştır. Yayın dünyamız bereketlenmiş, kitap fuarları çoğalmış, faaliyetler ziyadeleşmiştir. Kemiyet bakımından sevindirici bulduğumuz bu gelişme, keyfiyete de yansımalı. Artık daha rafine çalışmalara yönelmek gerekiyor. Mesela, kütüphanesi veya müzesi olmayan il ve ilçelerimiz var. Bunlar tespit edilip noksanlık telafi edilmelidir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bir oluşu, akl-ı selim sahibi herkesi yıllardan beri rahatsız ediyor. Bu gereksiz birliktelikten sizin döneminizde vazgeçilmesi milat olacaktır. "Kültür ve Medeniyet Bakanlığı"nın zamanı gelmiş, hatta geçmiştir bile. Vakıflar Genel Müdürlüğü bu yeni bakanlığa bağlanabilir. 2015 yılındaki seçim konuşmalarınızda bu müjdeyi duymak isteriz.

Ecdad yadigarı tarihu00ee eserlerin korunması için Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yaptığı çalışmalar büyük takdir görüyor, ancak yine de yetmiyor. Geçmişte tahribat ve lakaytlık o kadar fazla olmuş kiu2026 Demek ki, genel müdürlük yetişemiyor. Bu konuda diğer bakanlıklar da destek olmalı. Bugünlerde bile Sultanahmet'in merkezinde harap, bakımsız tarihu00ee çeşmeler görülebiliyorsa bu utançtan bir an önce kurtulmak gerek.

Geçenlerde "Kültür Çalıştayı"nın 12 yıl aradan sonra toplandığını duyduk. 40-50 yıldır kültür sanat faaliyetlerini gerçekleştiren bir çok sivil toplum kuruluşunun, bir çok vakıf ve dernek yöneticisinin bu çalıştaydan haberi bile olmadı. Halbuki bu çalıştay sadece belediyelerin kültür birimlerinin buluştuğu bir faaliyet alanına dönüşmemeliydi. Muhtevasını ve sonuçlarını bilmesek bile yine de çalıştayın toplanmış olması bir kazanç. Ama 2015 yılı içinde çok daha düzenli, geniş katılımlı ve sahih bir çalıştay yapılmalıdır. Bu organizasyona büyük şehirlerimizde faaliyet gösteren kültür kurumlarının yöneticileri davet edilmeli, fikirlerine başvurularak kendileriyle istişareler yapılmalıdır.

Babıali, geçmişte önce siyasetin, sonra basın ve yayın dünyamızın merkezi olmuştur. Son yıllarda ne yazık ki bu hüviyetini tamamen yitiriyor. Gazetelerin tamamı taşınıp gitti. Şimdi yayınevleri de buradan tek tek ayrılıyor. Halbuki Babıali, kültür dünyamızın kalbi, şairlerin/yazarların/sanatçıların soluk alıp verdiği bir güzel semtti. Bugün ise turistik otellerin ve lokantaların merkezine dönüşüyor. Can çekişen bu semtin ölmesine izin verilmemeli. Oteller İstanbul'un her semtine/ilçesine yapılabilir. Ama kültür dokumuzu taşıyan Babıali bozuldu mu, yenisini asla bulamayız.

Kültürün taşıyıcısı olan kitabı hazırlayan ve yayan yayınevlerimiz bugün toplu bir mekana sahip değiller. Bütün mesleklerin çarşısı, sitesi olduğu halde yayıncılar neredeyse İstanbul'un her tarafına dağılmış vaziyette. Yayıncılarımız tekrar Babıali'ye davet edilebilir. Bu mümkün olmayacaksa en azından Sultanahmet'teki eski Adliye Sarayı bir "Kitap Kültür ve Sanat Sarayı"na dönüştürülerek milletimizin istifadesine sunulabilir. İstanbul'a geldiğinizde sizin de ilk ziyaret etmek isteyeceğiniz mekan inanıyorum ki burası olacaktır. Bütün dünyaya, bu mekandan sanatlarımızın ihtişamı ve zarafeti gösterilebilir.

Bugün samimi duygularla kurulmuş, kültür sanat ve medeniyet odaklı çalışan bir çok sivil toplum kuruluşu, yersizlikten muzdarip. Vakıflar, bu gönül insanlarına sahip çıkmalı, onlara hakları olan mekanları tahsis etmelidir. Osmanlı Türkçesi'nin okullarımızda okutulacak olması, bütün aydınlarımızın ittifak ettiği, milletimizin sevinçle karşıladığı 60 yıllık bir kutlu hayaldi. Bu rüyanın hakikate dönüşmesi bir an önce sağlanmalı ve yeni nesiller ecdadıyla buluşturulmalıdır. Bu vesile ile selam ve saygılarımı arz ediyorum efendim.