Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2390.36
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Haziran 2016

Batılı aklın Türk/Müslüman korkusu

Rahmetli Muhammed Ali'nin cenaze töreninde Michael Lerner adındaki bir haham 15 bin kişinin katıldığı ve milyonlarca kişinin canlı izlediği bir ortamda "Türkiye'nin liderlerine Kürtleri öldürmeyi bırakmalarını söyleyin" diyerek içindeki Türk/Müslüman nefretini kustu. Sadece bu küstah haham mı? Batıdaki Türk düşmanlığı münferit bir hadise değildir. Bakınız yıllardır CNN, FOX, NYT, Washington Times, Washington Post, BBC, Guardian, The Times, Financial Times, The Independent BİLD, ZDF, Le Figaro, Le Monde, Cumhuriyet, Hürriyet, Sözcü, Özgür Gündem, FETÖ yayın organları başta olmak üzere iç ve dış basın Türkiye'ye olan düşmanlıklarını her defasında dile getirmiştir/getirmektedir. Attıkları manşetleri biliyorsunuz.

Financial Times'in manşetten tanıttığı İngiliz yazar Andrew Wheatcroft'un "Kapıdaki Düşman" adlı kitabında "1071 Malazgirt savaşıyla Türklerin Anadolu'ya girdiği ancak İstanbul'un fethinin ve asıl 1683 yılındaki Viyana savaşının Avrupalıların gözünü fena korkuttuğu anlatılır. Kitap Türklerin İstanbul'un fethinden sonra gözünü Avrupa'ya diktiğini ve bunun da Avrupa'da önemli etki bıraktığına işaret ediyor." Bu öyle bir korku ki Viyana'da 1534 yılında Osmanlı akıncılarının gözetlenmesi için St. Stephen's Katedrali'ne çan çalarak haber vermesi için bir memuriyet tahsis edilmişti. Bu görev 1956 yılında artık Osmanlı tehlikesi kalmadığı düşünülerek kaldırıldı. Düşünün, Viyana tam 422 yıl bu korkuyla yaşadı. Vaktiyle dünyayı yöneten bu gücün yeniden dünyaya hükmetme korkusudur bu. Son yıllarda Erdoğan liderliğinde yeniden ayağa kalkmaya başlayan Türkiye'nin batıda ciddi bir korkuya neden olduğu aşikar. Bu ezeli korku, nefret ve düşmanlığın batı düşünce dünyasında da yer ettiğini görmekteyiz.

Korkunun kaynağı;

Bakınız Alman Papaz Martin Luther Türkler için Tanrı'nın gönderdiği cezadır." "Türkler, Tanrı'nın öfkeli kırbacı, yakıp yıkan şeytanın uşağıdır" demiştir. Birçoğumuzun sıklıkla referans verdiği Voltaire ise Rus Çariçesi II. Katerina'ya yazdığı bir mektupta; "Yüce majesteleri, Türkleri öldürerek bana yeniden hayat veriyorsunuz. Türk dilini ve onu konuşanları Avrupa'dan sürmek gerek... İnsanlığın iki büyük baş belası var: Birincisi veba, ikincisi Türkler..." diyordu. Victor Hugo "Bu katil imparatorluktan, Osmanlı'dan yakamızı kurtaralım." Solun ve PKK'nın taptığı adam olan Engels ise: Türklerin ortadan kaldırılmaları gerekir" demişti. Leibniz ve Goethe gibi düşünürlerin de benzer ifadeleri var.

"Bugün başta Türklere olmak üzere, Batı dünyasının İslam medeniyetine karşı takındığı tavırları, geliştirdiği davranış biçimlerini, bir türlü saklayamadığı kin ve nefret duygularını iyi anlayabilmek için Batılı bilinçaltının tarihi iyi tahlil edilmelidir" der İhsan Fazlıoğlu. Ona göre; Batılı aklın tüm yapıp etmelerine sinmiş bu halet-i ruhiyenin muharrik gücü 'korku'dur. Bu korku Batılı insanın bilinçaltına işlemiştir; gelip geçici bir durum değildir bu, tersine cevheru00ee nitelik kazanmıştır. Kültürlerine, edebiyatlarına, siyasetlerine, bilimlerine, teknolojilerine, hatta dillerine sinmiş olan bu 'korku' Batılı insanın yıkıcılığının, yok ediciliğinin ana nedenidir. Batılı aklın lügatinde "Müslümanlar eşittir Türklerdir." Fakat korku, korkanı korktuğu nesneyi nihai olarak ortadan kaldırmaya iter, sürükler. Korku neresidir: Korku, İstanbul'dur, İslam'dır, Türkiye'diru2026

Allah, Kayı soyundan Kaya Alp'in oğlu Süleyman Şah'a bir kader çizdi. Süleyman Şah'ın dört oğlundan biri olan Ertuğrul'un eliyle koskoca bir imparatorluğun tohumlarını attırdı. Ertuğrul'un Söğüt yakınlarındaki bir ovayı yurt edinmesi ve Selçukluların Moğol saldırılarıyla yıkılması tesadüf değildir. Selçuklu Devletinin yıkılmasıyla beylikler döneminin başladığı ve beylikler arasında çetin mücadelelerin yürütüldüğü bu kaotik ortamda Osmanlı Beyliği hiçbir iç çatışmaya iştirak etmemiş tam tersi bu beyliklerden kız alıp vermeye devam etmiştir. Osmanlı Beyliği yaklaşık 100 yıl hiçbir beylikle çatışma halinde bulunmadan devleti güçlendirmenin yollarını aramıştır. Osmanlı'nın bir cihan devleti olma süreci tam anlamıyla derin bir akla ve stratejiye dayanmaktaydı. Dile kolay 600 yıl dünyayı hükmetmiş güçlü bir imparatorluktan bahsediyoruz. Allah, tarihin bu evresinde Türkiye'ye yeniden bir yol tayin etti. Türkiye, yeniden ayakları üzerine kalkmaya başladı. 2.Fatih olarak gördükleri Erdoğan'dan bu yüzden korkuyorlar. Türkiye'nin küresel bir aktör olacağı korkusu bu. Batı korkusunu yenmek için saldırmaya biz ise canlanmaya devam edeceğiz. Bunun başka yolu yok.

@ufukcoskunn