Dolar (USD)
32.40
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2400.45
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Mart 2019

Batıya giden oğulun hazin kaderi

Türkiyede uyanık olmak zorundasınız. Dikkatli olacaksınız. Hele hele bürokratik yapı içerisinde bir yerlerde iseniz çok daha uyanık, çok daha dikkatli olmalısınız. Ben başkasına benzemem! Benim alana ilişkin formasyonumu bilmeyen mi var! gibi meydan okuyucu, özgüveni yüksek laflarınız, tavırlarınız olmayacak! Büyük lokma yiyeceksiniz ama büyük laflar etmeyeceksiniz! Bakmayın öyle, sizi öne sürüp az sonra büyük bir mucize gerçekleştirecekmişsiniz gibi, bürokrasi tarihimizin beklenen kurtarıcısıymışsınız gibi davranmalarına! Onların sizi taltif etmeleri sizinle ilgili bir durum değil! Kendi beklentilerinin, alışkanlıklarının devamı için gururunuzu okşamaktan imtina etmezler, imtina etmez bu yapı. Gerektiğinde çarpışmaktan, direnç göstermekten çekinmeyeceği gibi. Orada mesele siz değilsiniz, yapılmış bir hesabın mücadelesi veriliyor. Uyanık olmazsanız, dikkatli davranmazsanız kaderiniz doğulu babanın batıya giden oğullarına benzer. Benzer, çünkü öyle hesap sormaya geldim, defterini dürmeye geliyorum şeklinde Batı’yı tanımadan, kuvvetini ve zaaflarını bilmeden ve şüphesiz kendi kuvvetini ve zaafını hesap etmeden cenge çıkarsan ölümcül darbeler alırsın. Yarayı ne zaman nereden aldığını bilmeden üstelik. Hatta öyle bir hale sokulursun ki ölümcül yara aldığının ayırdına bile varamazsın.

Geçenlerde Ankarada katıldığı bir programda yönetici atamalarında mülakat ile ilgili açıklama yapan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçukun açıklaması gibi. Ziya Selçuk Yönetici atamalarıyla ilgili sınav yapacağız, adamı olan değil, işin ehli olanı atayacağız diyor. ardından mülakata ilişkin öğretmenlerden gelen eleştiriler üzerine Güvenlikte sıkıntı yoksa yönetici atama mülakatlarında herkese sınav puanının aynısını vereceğiz ifadelerini kullanıyor.

Ne kadar güzel değil mi! Milli Eğitim Bakanı gelen itirazı dikkate alıyor, herhangi bir şaibeye, mağduriyete yol vermemek için sınavda kim hangi puanı almışsa mülakatta da aynı puanı alacak diyor. Güvenlik ile ilgili sıkıntı varsa o zaman mülakat notu düşük olacak kaydını da düşüyor. Allah’ın bildiğini kuldan saklamaya lüzum yok! Mülakatın patronaj ilişkisine alan açmak, kayırmacılığa yol vermek için getirildiği herkesin malumu. Herkesin bildiği bu husus böyle dile gelmiyor elbette. Liyakat, ehliyet gibi temel ilkelerin araçsallaştırıldığı bir meşruiyet söylemiyle muhatap kılınıyoruz. Ancak yukarıda da dile geldiği gibi söylemin söylemekten ziyade yapılanı perdelemeye dönük kullanıldığını cümle alem biliyor. Bu vaziyet içerisinde o zaman Ziya Selçukun mülakata ilişkin açıklamasını doğulu babanın batıda kaybolan oğlunun kendini kaybedişinin hazin bir göstergesi olarak okursak yanlış yapmış olmayız.

Mülakat puanını sınav puanı ile niye eşitliyoruz? Böyle bir şeyi niçin yapalım? Mülakat puanını sınav puanı ile eşitleyeceksek o zaman mülakatı yapmaya devam etmemizin ne anlamı var? Etkisi sıfırlanmış bir uygulamayı niye sürdürüyoruz? Hele hele Sayın Bakanın mülakatın varlık gerekçesini güvenlike indirgeyen vaziyetini anlamak mümkün değil! Güvenlik birimlerinin adayların durumuna ilişkin bir takım olumsuz görüş ve değerlendirmeleri varsa ve bunlar gerçekten de evrensel hukuk normları üzerinden meşru ve makbul şeyler ise o zaman söz konusu görüş ve değerlendirmelerin mülakat mizanseni üzerinden uygulanmasına gerek var mı? Herhangi bir aday ile ilgili böyle bir durum varsa bunun için mülakatın kullanılmasına gerek yok! Bunun için MEBin araçsallaştırılmasına ihtiyaç yok! Özrü kabahatinden büyük işler yapıyoruz.

Türkiyede varlık gösterilmediğinde her türlü variyetimizi kendi hesabı namına araçsallaştıran ve gayet de işler olan bir düzenek var, bir alışkanlık var, bir ahlak var. Bu kullanımın malesef en tahripkar adresi ise temeli adalet olması gereken devlettir. Mülakatın toplumsal hafızamızdaki yeri bellidir. Bunu görmezden gelip bir takım kifayetsizin ihtiraslarına bürokrasiyi kurban etmek bu memlekete yapılacak en büyük kötülüktür. Dolayısıyla sayın bakanın bu açıklaması yanlıştır, üzüntü vericidir. Yapılması gereken haksızlığa, hukuksuzluğa yol açan bu uygulamayı ortadan kaldırmaktır. Uygulamayı yürürlükte tutup etkisini sıfırlıyoruz gibi bir yaklaşım hem gereksiz hem de mülakatın şu an sebep olduğu her türlü yanlışlığa, hukuksuzluğa aynı şekilde kapıyı açık tutmaktır. Yapılması gereken; en makul insanı bile abandone eden bu sistemin dolambaçlı söylemine sözcülük etmek değil yanlışlığı, işlevsizliği, hukuksuzluğu apaçık olan uygulamayı yürürlükten kaldırmaktır.