Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Temmuz 2018

Bedellinin bedeli

Bedelli askerlik meselesi son günlerde gündemimizin ilk sıralarında yer alıyor.

Son Başbakan Binali yıldırım'ın bedelli askerlik konusuna iyimser bakışıyla başlayan süreç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "masamda" ifadesiyle adeta netlik kazandı.

Peki, bedelli askerliğin bedeli ne olmalı?

Başbakan Binali yıldırım'ın katıldığı TV programında belirttiği üzere askerlikle ilişkisi devam eden toplam 5.448.858 kişi var.

Bunların öğrencilik dışında askerliği erteleyenlerin sayısı 2.930.279.

Bir de öğrencilik nedeniyle ertelemiş olanlar var. Onlar da 1.885.438.

Silah altında bulunan er sayısı da 360.869.

2019'da planlanan silah altına alınacak sayı 345.933.

Yine Binali yıldırım'ın ifadeleriyle bunların yaşlarını dondursak bile 16 yılda ancak eritiliyor.

Kaldı ki Türkiye'nin nüfus yapısının genç olduğunu düşünürsek arkadan gelen genç nüfusu da düşündüğümüz zaman her yıl artan bir askerlik ile ilişkisi devam eden genç nesilden bahsediyor oluruz.

Genç nüfusun yapısını incelediğimiz zaman şöyle bir tablo karşımıza çıkıyor.

2017 yılı temmuz ayı verilerine göre 1 milyon 156 bin 832 genç, 'öğrenim kredisi' nedeniyle borçlu durumda. Bu kişilerin toplamda aldığı para 11 milyar 899 milyon 7 bin 628 TL iken, ödenmesi gereken toplam miktar ise 13 milyar 158 milyon 657 bin 537 TL.

Üniversite mezunu olan gençlerin büyük bir kısmının KYK borcu olduğundan dolayı bedelin yüksek olması durumunda yeniden bir borca girmesi pek mümkün değil.

Çalışan gençleri düşündüğümüz zaman ise evlilik planları yapan veya yeni evlenmiş genç nüfus karşımıza çıkıyor. Bu durumda da yine bedelin yüksek olması durumunda bedelli askerliğe sıcak bakma imkanı bulunmuyor.

Çalışan, evli ve çocuklu olup gençleri düşündüğümüz zaman ev kredisi vs gibi borca girenler var.

Bedelin yüksek olması durumunda birikimi olmayanların kredi çekerek bu bedeli ödemeye çalışacakları düşünüldüğü zaman son dönemde artan faiz oranlarıyla birlikte ödenecek bedel daha da yüksek olacaktır.

Tüm bu perspektiften bakıldığı zaman bedelin düşük tutulması ihtiyacı ortaya çıkıyor.

Yukarıda belirtmiş olduğum durumların anti tezi olarak çalışan gençlerin askere gittikleri süreçte maaş alamayacakları ifade edilmektedir. Ki bu ifade doğrudur. Ancak büyük bir bölümü özel sektörde çalışan gençlerin işe yeni başladıklarını ve yüksek bir ücret seviyesinden çalışmadıklarını söyleyebiliriz.

Askerlik meselesi ile ilgili bir diğer husus da şu ki; askerlik bitiminde gençlerin işlerine geri dönememe riskini de düşünürsek bedelli askerlik bekleyenlerin durumunun bir hayli sıkıntılı olduğunu görüyoruz.

Aynı şekilde işverenlerin de gözü kulağı bedelli askerlik haberlerinde. Çünkü bir süre yetiştirdiği genci tam verim alacağı dönemde minimum 6 ay askere göndermek işverenler açısından da olumsuz bir tablo olarak karşımıza çıkıyor.

Geçmiş yıllarda çıkan bedelli ile ilgili verileri incelemek gerekirse; Milli savunma Bakanı Nurettin Canikli'nin yaptığı açıklamalara bakalım.

Canikli "Aralık 2014'te çıkan bedelli yasasında yaş 26, ücret 18 bin liraydı. Başvuranların sayısı ise 203 bindi. Bir önceki 2011'in Aralık ayında çıkmıştı. Orada ücret 30 bin lira, yaş 27 idi, faydalanan 70 bindi." İfadelerini kullandı.

2011'de bedelliden elde edilen gelir 2.103.600.000 TL iken 2014 yılında bu tutar 3.671.100.000 TL'ye çıkmıştır.

Sonuç olarak son yıllarda teknoloji kapasitesini artıran ve profesyonel askerliğe geçen silahlı kuvvetlerimizin insan gücünden ziyade teknoloji yatırımlarına ihtiyacı bulunmaktadır.

Bu bakımdan düşünüldüğü zaman bedelli yaşının ve bedelin düşük tutulması, bedelli talebinin ise yüksek olması sağlanmalıdır.

Bedelli bekleyenlerin talebi yaşın 25, bedelin ise en fazla 12-15 bin TL arasında olmasıdır.

Böyle bir durumda başvuru sayısının bir milyona yaklaşacağını düşünüyorum ki; böylece hem devletin kasasına 12-15 milyar TL girmiş olacak hem de 5,5 milyon askerlikle ilişkisi bulunan gencin sayısı azaltılmış olur.

Aynı zamanda askere gitmeyecek olan bu kitleye devlet bütçesinden harcama yapılmayacağı için devlet bütçesine yaklaşık olarak bir bu kadar daha katkı sağlayacaktır.

Yukarıda belirttiğim hususlar çerçevesinde düşünüldüğünde makul olanı da bu şekildedir.