Dolar (USD)
32.22
Euro (EUR)
35.01
Gram Altın
2470.63
BIST 100
10158.63
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Şubat 2019

Belediyecilik Hikayemiz En Başından (4)

Değinmemiz gereken konulardan biri ise son yüzyıl perspektifinde Türkiye’de belediyeciliğin dönüm noktalarıdır. Bu dönüm noktalarını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.

Cumhuriyetin kurulması,

Tek parti yönetiminin sonu ve Demokrat Partinin iktidara gelmesi,

Sanayileşme ile Truman doktrini ve Marshall yardımları,

Köyden kente göç olgusu ve gecekondulaşma ve betonarme inşaatın her yere yayılması,

Sol belediyecilik ve demokratik sol yılları,

Sağ belediyecilik (ANAP ve Refah Partisi ile başlayan süreç),

AK Parti belediyeciliği.

Bu arada bu dönüm noktalarının salt bir tarihsel sıralama olmadığını belirtmek isterim.

Bu arada belediyelerin kültür politikalarını değerlendirmeye tabi tutarsak belediyelerin kültür politikalarının sakil dağınık ve yetersiz olduğu görülmektedir. Maalesef uzun yıllar merkezi hükümet ile çoğunluk belediyelerin uyumlu çalışabilme imkânı yeterince verimli kullanılmadı ülkemizde.

Ortada bir imkân ve bütçe problemi olmamasına rağmen toplum yararına kalıcı, etkili ve kabul edilebilir normlarda bir kültür politikası oluşturulamadı.

İçi boş sanat etkinlikleri sadece şirketlere para dağıtılan, istatistiklerde sayı olarak görülen ve kitapçıklarda bulunan etkinlikler olarak kaldı.

Bu dönemde gözle görülür bir kültür atağı, kültür insanlarının üretimine katkı sağlayacak net bir fayda ve dünyaya örnek gösterilebilecek bir aydınlanma dönemi ile dönemimize ait çözüm odaklı kavram üretilmesini sağlayacak net bir etki yakalanamadı maalesef.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin İSMEK çalışmalarını bu eleştiriden ayrı tutmak ve onu ayrı bir kategoride değerlendirmek gerektiğini de belirtmeliyim bu arada.

Belediye denildiğinde aklımıza gelen güncel ve esas kavramlar ise şöyledir:

İmar ve inşaat

Dikey-yatay mimari

Kentsel dönüşüm

Bununla birlikte bu 3 kavrama rağmen belediyeler yeni bir şehir, yeni bir mahalle, yeni ev kurma hususunda hiçbir pratik üretememişlerdir.

Politikacılar tarafından yıllarca sürdürülen popülist uygulamalar sonucunda kurnaz Türk toplumu kolaycılığa alışmış ve sorunların çözümünü oya tahvil eden imar afları, kentsel dönüşüm kanunları, imar barışı ve benzeri uygulamalar kent sorunlarını içinden çıkılmaz bir hale sokmuştur.

Her şeyden önce toplumsal adaleti bozan, suçluyu ödüllendiren, işgalciyi yasal hale getiren, kaçak inşaat sahibini affeden bu tür uygulamalardan vazgeçilmediği sürece hep birlikte bir yok oluşa gittiğimizi bilmek zorundayız.

Ülke topraklarının %93’ünün kentlerde yaşaması başlı başına bir problem iken Anadolu’nun boşaltılarak daha çok Marmara ağırlıklı büyükkentlerde ve bilhassa İstanbul’da oluşturulan yığılma, başlı başına stratejik bir problemdir.

Kaldı ki konunun dikey ya da yatay mimari kavramları üzerinden tartışılması da çok büyük bir sakilliktir.

En önce aile mahremiyetinin sağlandığı, komşuluk hukukunun kurulduğu, insanların toprakla barışık olduğu, teknik üretimin ve adil ticaretin mümkün olduğu, şehirlerin büyüklüklerinin sınırlandırıldığı ve mahalle örgüsünden oluştuğu “faziletli şehirlerin” var olabileceği gerçeğini kabul ederek işe başlayabiliriz.

Bu bir ütopya değildir ve gerçekleşme imkânı mevcuttur. Anadolu yeterince geniş… Ev inşa etme bilgisi ve geleneği hâlâ unutulmamış bir tecrübedir.

Dolayısıyla ranta ve kul hakkına dayalı dönüşüm politikalarından bir an önce vaz geçilmelidir.

Bununla birlikte belediyeler imarlı arsa üretip halkın kullanımına sunmalıdır. Devamında geleneksel ev inşa tekniklerinin tekraren gündeme alınması ile kolaylaştırılması sağlanmalıdır.

İnsanların ev üretim süreçlerine katılımı desteklenmeli ve tüm ülkeyi kapsayacak ve insanımızı heyecanlandıracak finansal çözümün dışında yeni bir yaklaşım ortaya konmalıdır.

KİPTAŞ ve TOKİ gibi kurumların organizasyon şeması ile ifa ettiği hizmetler bu doğrultuda değiştirilmelidir.

Bu açıdan bakıldığında gelecek zamanlarda belediye başkan adaylarının doğala ve geleneksel olana dair politik vaadler ile çok yatırım yapmayı değil mevcut yatırımları rehabilite etmeyi önceleyen vaadler ile halkın karşısına çıkacakları günleri göreceğimizi umut ediyorum.

Haftaya devam edelim inşaallah.