Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2390.69
BIST 100
10165.3
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Belki şuralarda mutlu ve huzurlu aileler vardır!

Y KUŞAĞI’nın hafızalarında yer etmiş, fırçasını ustaca konuşturan, yaptığı manzara resimleriyle herkesin beğenisini kazanan, kıvır kıvır saçlarıyla dikkat çeken ressam Bob Ross’u tanımayanımız yoktur herhalde… Yıllarca TRT 2 ekranlarında izlediğimiz “Resim Sevinci” programı ile bizleri ressamlığa özendiren kişiydi aslında... Sempatikliği ve cana yakınlığıyla resim sanatının Türkiye’de sevilmesinde şüphesiz ki katkısı oldukça büyüktü… Nesilden nesile aktarılacak “Belki şurada küçük mutlu bir ağaç vardır” sözü ise dilimize pelesenk olmuştu. 4 Temmuz 1995’te hayata gözlerini yuman ressam Bob, insanlara aynı zamanda tabiatın güzelliklerini de hatırlamıştı. Hiç fırça tutmayanlar eline tuval almaya başlamış, resim sanatının güzelliğiyle tanışmıştı. Belki bizler onun yeteneğine sahip olamadık, akılda kalıcı eserler bırakamadık, fakat onu izleyen çoğu çocuk, hayal dünyasını zenginleştirerek sanatçı olma ideali yolunda emin adımlarla ilerledi.

Şimdi mutluluğun resmini çizmenizi istesem ne yaparsınız?

Neler hayal edersiniz, ne tarz bir kompozisyon oluşturursunuz? Aslında çoğumuz ailemizi hayal eder ve tek tek onları çizeriz. Neden mi ailemiz? Aile her şeydir. Aile her türlü zorluk karşısında yanımızda olan, bize kol kanat geren toplumun en küçük yapı taşıdır. İstisnalar elbette vardır, fakat kaideyi bozmaz. Her aileyi bir tutmamak lazım... Biz olumlu olanları görmeye çalışalım ve olumsuz örnekleri bir kenara bırakalım. Mutluluğun temelini ailelerimiz oluşturmaktadır. Anne ve babaların hakkını zaten ödemek mümkün değildir. Allah onları başımızdan eksik etmesin. Ahirete göçüp gidenlerin de mekânı, durağı cennet olsun inşallah.

Sosyal medya çıktı aile içi iletişim bitti!

Son yıllarda oldukça yankı bulan farklı bir söylem mevcut. Sosyal medyanın gelişim göstermesi ve akıllı telefonların yaygınlaşmasıyla birlikte aile içi iletişimin, sosyal ilişkilerin zayıfladığı yönünde birtakım eleştiriler var. Bu eleştirilerin yersiz olduğunu söylemek pek mümkün değil. İstatistikler de bu durumu destekliyor. Türkiye nüfusunun %67’si aktif internet kullanıcısı… Bu oran yaklaşık 54 milyona tekabül ediyor. 51 milyon aktif sosyal medya kullanıcısının olması da dikkate değer bir diğer veri… Sosyal medyada geçirilen zaman dilimi ise her geçen gün artıyor! İşte tehlike çanları bundan dolayı çalıyor. Her yaştan her kesimden bireyin elinde telefon olması ne yazık ki bizleri asosyalleştiriyor, toplumu hayattan kopuk bir hale getiriyor. Hal böyle olunca aile içi iletişimin de sonu geliyor.

Aile içi iletişim neden bu kadar önemli?

İlk eğitim şüphesiz ki ailede başlamaktadır. Çocuklar, annelerini, babalarını örnek almakta ve onlara göre davranışlarını, tutumlarını şekillendirmektedirler. Anne ve babaların öncelikle çocuğa sıcak ve samimi bir şekilde yaklaşması gerekmektedir. Çocuğu tanımak, ilgi göstermek ve onun ihtiyaçlarına cevap verebilmek elzemdir. Fakat; teknoloji bağımlılığı aileleri de etkilemekte, anne ve babaları akıllı telefonlara mahkûm bırakmaktadır. Sürekli telefonuyla ilgilenen, televizyon izleyen ebeveynler çocuklarını ilgisiz bırakmakta, böylece çocuk bir takım psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Ebeveynlerin iletişim kanallarını güçlü tutması oldukça önemlidir. Empati kurarak çocuğun yerini kendisini koyan anne ve baba sorunları daha kolay bir şekilde çözebilmektedir. Çocukları cesaretlendirmek ve dertlerini dinlemek onların başarı ivmesini arttıracak ve sosyal medyaya kaçışını engelleyecektir. Bazı anne ve babaların gelir elde etme uğruna çocuklarını sosyal medyada teşhir etmesi ve sergilemesi de gelecekte onarılmayacak hatalara sebebiyet vermektedir. Bu nedenle problemlerle mücadele etmenin yolu huzurlu ve mutlu bir aile hayatından geçer.

Hayatın her noktasında sağlıklı iletişim kurabilmemiz dileğiyle…