Ben bu çağdan nefret ettim!
Gazze’deki hastanenin israil tarafından vahşice bombalandığı
dün gece bir ilk yaşandı: Böyle bir çağa şahitlik etmek istemeyen Müslümanlar,
kıyametin kopması için dua etti.
Elbette kimse Allah’tan daha merhametli değil ama işgalci İsrail’in
elini kolunu sallaya sallaya hastane bombalaması; tüm uluslararası kuralları,
teamülleri, antlaşma ve anlaşmaları hiçe sayarak haydut bir örgüt gibi
davranması ve buna karşı konulamayacağı düşüncesinin hâkim olması ‘âmin’
seslerinin şiddetini daha da yükseltiyor. Hastanedeki çocukların görüntüleri
göz önünden gitmiyor; yüreğimiz, göğsümüz daralıyor. Cahit Zarifoğlu geliyor
akıllara: “Ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret
ettim…”
ABD’sinden AB’sine, İngiltere’sinden Japonya’ya kadar
dünyayı sömüren ve kendinden yeterince uzak coğrafyalarda kaos, terör üreten
siyonist tasmalı bütün ülkeler, Filistin’in karşısında konuşlandı. 365 km²
Gazze ve 5800 km² Batı Şeria olmak üzere toplamda 6.165 km² toprağı kalmış
Filistin’in karşısındaki ülkeleri düşünsenize; bilmem kaç milyon km² toprağa,
trilyon dolarlarca gayri safi hasılaya, trilyon dolarlık teknolojik silaha ve
bunun yanında dünyayı parmağında oynatan kitle iletişim araçlarına sahip ‘süper
güç’ ülkeler...
Bir tarafta ellerinde taşlarla intifada çocukları, Hamas’ın iptidai
sayılabilecek füze ve silahları; diğer tarafta dünyanın en gelişmiş teknolojik
silahları, son teknoloji uçak gemileri ve hava savunma sistemleri…
Bir tarafta ‘inancımız gereği esirleri koruyacağız’ diyen
Filistin tarafı, diğer tarafta çocukları, kadınları, yaşlıları fosfor bombaları
ile yok eden, hastaneyi dahi bombalayan aşağılık, sözde devlet israil ve onun tasmasını
boynunda taşıyan yerli-yabancı kuklalar…
Bir tarafta ağzından insan hakları, çocuk hakları naralarını
düşürmeyen Batı ve onun iki yüzlü kurum/kuruluşları, diğer tarafta tek
birlikteliği Allah’la olan Filistinliler…
Bir yandan ABD Başkanının ve Avrupalı liderlerin konu
hakkında her gün bir siyonist gibi verdiği boş ve insan suçlusu demeçler, diğer
yanda parçalara ayrılmış çocuğunun bedenini poşette taşımak zorunda kalan babanın
Allah-u Ekber nidaları…
Bir tarafta ‘dünya gücü’ denilebilecek Ülkelerin afili
cümlelerle yaptığı diplomatik görüşmeler, diğer tarafta üzüntülerini ifade
ettiğinin bildirildiği prensler, krallar ve sözde İslam ülkeleri/örgütleri…
Bir yandan dünyanın tüm medya kuruluşlarını, sosyal medyayı
ele geçirmiş siyonist yahudiler, diğer yandan küçük bir medya grubu içerisinde
yer bulmaya ve dünyaya sesini duyurmaya çalışan Filistinliler…
Bir yanda hastanede üzerlerine bomba yağdırılmış bine yakın
çocuk ve kadın şehit, diğer yanda Gazze sınırında barbekü partisi yapan
siyonist israil askerleri…
Bir yanda israil’e hemen taziye ve destek ziyaretine giden
ülke başkanları; diğer yanda kendi evine dahi gidemeyen/giremeyen
Filistinliler…
Evet; gözü dönmüş, kural tanımaz aşağılık ve adice bir
tarafın karşısında oyunu kurallarına göre oynamak imkânsız görünüyor. Çaresizlik
insanı öyle bir duruma getiriyor ki şu an bizi ‘öteki’ olarak tanımlayanların sahibi
oldukları sosyal medya uygulamaları üzerinden Filistinlilerin sesini ‘dünya’ya duyurmaya
çalışıyoruz. Dahası bu katliamı, dünya’yı yönetenlerin yaptığını ve bir kısmın
doğrudan destek şeklinde bir kısmının da sessiz kalarak zulme ortak olduğunu
unutarak duyurmaya çalışıyoruz. Müslümanlara dünyayı dar edenlerden,
Müslümanlara dâr (yurt) ve hak talep ediyoruz! Filistin’in burnunun dibinde
hazır mühimmatla bekleyen uçak gemileri ve kraliyet donanmasının esasen bütün
Müslümanları tehdit ettiğini idrak edemiyoruz.
Sonuç olarak nefes alamıyor, daralan göğsümüzü İnşirahlarla
ferahlatamıyoruz. İçimiz ağır ağır yanıyor, söndüremiyoruz. Fakat inancımız,
ümitvar olmayı emrediyor. Bugüne kadar Cemal sıfatlarına sığındığımız Rabbimize
bu sefer tüm mazlumlar adına Celal sıfatları ile yalvarıyor, Allah’tan başka
sığınağımızın olmadığını bir kez daha anlıyoruz:
“(Yahudiler) tuzak kurdular, Allah da onların tuzaklarını
bozdu. Evet, Allah en iyi tuzak bozucudur.” (Âl-i İmrân Suresi 54. Ayet)
''Lâ Galibe İllâllah” (Yusuf Suresi 21. Ayet.