Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.58
Gram Altın
2412.05
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Benekli

Zamanı gelmişti. O da biliyordu değiştirmek zorunda olduğunu. Hatta değiştirmese öleceğinin de farkındaydı. Bunlara rağmen karar vermişti direnmeye. Değiştirmek yerine seçmişti direnmeyi.

— Zaten kendime yeterim. Bak kimse bana yan da bakamıyor. Hatta beni görünce korkup kaçıyor. Neden taviz vereyim kendimden, dedi.

Zaman hızlıca akıyordu aleyhine. Direnmekten ziyade değiştirmek zorunda kalacağını inceden inceye hissettiriyordu ona. Zamanın acımasızlığıyla kendi acımasızlığını mukayese etti. Zamanınkinin çok yavaş olduğunu, kendisininkinin hemen sonuç verdiğini ve karşısına çıkanları yere devirdiğini düşündü.

— Direnmeye devam. Hem de aynı kararlılıkla, dedi.

Bilseydi değiştirmenin yaşaması için bir güzellik olduğunu hatta derisini değiştirerek kendi gibi kalacağını bu kadar direnmezdi. Neylersiniz, selim aklı kaybedince sokmaktan aldığı zevk onu kendinden geçirmişti.

Güneşin hararetinin şiddeti kaldığı yeri cehennemi bir hal içinde bırakmıştı. Toprağın altında sığındığı yerler de üzerinde gölgelendiği nesneler de canını cidden acıtıyordu. Artık ne eskisi gibi toprağın altına girebiliyor, ne de gölgelerin serinliğine sığınabiliyordu. Çünkü toprak eski toprak değildi, ne de gölgeler eski gölgeler. Her şey durmadan yenilenmekteydi. Ancak kendisi deri kıyafetini değiştirerek yenilenmeye tabi olacakken direnmeyi seçmişti. Kendi düşen ağlamaz.

Benekli, dışarıdan yapılan değiştirme müdahalelerine direnmeye bir yere kadar devam edebilirdi. Ve etti de. Düşe kalka, acıları yaşaya yaşaya sürünerek toprağın altına sığındı veya korkarak varlığın gölgesinde kendine yer buldu. Bütün kıvraklığıyla yerin altına sığınıyor, şahmeran başından çıkan korkutucu diliyle, etrafa saçtığı zehriyle varlıkların gölgesine sığınarak yaşamaya çalışıyordu.

— İlla da değiştirmeyeceğim derimi, dedi tekrar.

Peki değiştirme isteği içten gelseydi nasıl direnecekti buna. Vakit her zamanki gibi akıyordu. Ancak Benekli’ye tarif edilemez bir hızda aktığı zannı yerleşmişti. İçten gelen değiştirme isteği onu çok aciz bırakmıştı. Buna da direnmek istedi. Kendine güvendi ve romantik geçmişine sığındı.

— Ben aslımı nasıl kaybederim.

Çok kızmıştı içinin böyle anarşistçe değiştirme isteklerine.

— Dışarının isteği yetmiyormuş gibi bir de içimin ona eşlik etmesi canımı acıtıyor.

Şunu da düşündü içindeki bu isteğe veya isyana karşı.

Ben Benekliyim. Kuyruğumdan başlarım beneklerimden ve halkalı yerimden ayırmaya taaa başıma kadar. Yine de değiştirmem derimi. Bende kalmak istiyorlarsa değiştirmekten vazgeçmelidirler beni.

Öyle de yapmaya başladı. En arka tarafını kesti attı. Bu ilk ayrılığın acısı canını acıtmadı değil. Kuyruktan başlayan bu ayrılık ne yazık ki dıştan ve içten gelen değiştirme isteklerinin önüne geçemediği gibi ayrılmanın da önünü açmıştı. İki acı arasında kalmasına rağmen derisini değiştirmeyeceğini söylüyordu yine.

Benekli, değiştirmeye direnme ile ayrılığa engel olamama arasında büyük bir acıya dûçar olmuştu. Her geçen gün bedeni küçülüyordu. Derisi de demode oluyor ve özelliğini kaybediyordu. Küçülen ve eksilen bedeni o derinin içinde çok çirkin gözükmeye başladı.

Ve nihayet Benekli artık değiştirmeye direnmekten vazgeçmek istedi ve içinden de;

— Umarım geç kalmamışım, dedi.

Gururu rencide edilmiş, benliği zedelenmiş görüntüsünü vermek istemedi diğerlerine. Tamamen bollaşan kıyafetinin modasının geçtiğini söyledi. Daha güzel bir kıyafet alacak imkanının da olduğunu haykırdı. Her ne kadar kısalmış ve yaşlanmış gözükse de yine de o eski krallığını ve etrafa korku salan halinin varlığını biliyordu.

Hamlesini yaptı. Sivriliklerin kapladığı tünelin içinden gururla yürümeye başladı. Deri kıyafetini değiştirmeye başladığını anlamıştı. Dişlerindeki deri parçaları sivriliklere muvakkat bir lezzet verirken Benekli’nin de canı acıyordu. Ama bu acıya dayanmalıydı. Anlamıştı sonunda, değiştirmenin zannettiği kadar kötü bir şey olmadığını. Bilakis bedeni rahatlattığını ve kendi gibi kalmak için büyük bir ferahlık verdiğini.

Sivrilikler onun bıraktığı eskimiş ve pörsümüş derileriyle ilgilenirken Benekli yeniden yaratılmış ve yaşama bağlanmış gibi hissetti kendini. Değiştirmenin onca zamandır zihninde oluşturduğu kendinden uzaklaşma veya başkası olma travmasından kurtulmuştu. Derisini değiştirerek kendi gibi kalmıştı. Derisini değiştirmezse belki o zaman ölecekti.

Anlamıştı kendi gibi kalmanın esasının zamanında ve yerinde deri değiştirmeye bağlı olduğunu. Bu değiştirmeye direnmenin ise ölüme kapı açtığını.

Sevindi eski derisinden kurtulduğuna. Yeni elbisesinin bedenine çok yakıştığını gördü. Önce bir can simidi şeklini aldı. Ardından ayrılmayan ve tamamlanan bedeniyle ve yeni kıyafetiyle toprağın üzerindeki gölgelerde arzı endam etti. Sonra tere yağdan kılın çekildiği gibi gölgelerden toprağın altındaki yeni yerlere süzülüverdi. Ve yeryüzündeki en büyük düşmanı olan insanoğlundan söylediği sözü ilk defa takdir etti.

Deri değiştirmeyen yılan ölür.