Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.90
Gram Altın
2390.07
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Beşi bir arada

Her hayal bir somut karşılık bulunca daha anlamlı olur. İnsan da bununla kendisini mutluluk denen bir tozpembe ülkede bulur. Vaktaki bu hayalin somut karşılığının değeri kaybolur. O zaman insan büyük hüzne giriftar olur.

Böyle hayallerle insan geldi dünyaya. Asıl gayesi ise dönmekti tekrar oraya. Birçok şeyle temas ederken insan. Hakiki hayallerini unutuverdi birden. Nesneler yığınıyla karşılaştı. Hayallerinin bunlar olduğuna kanaat getirdi.

Tabiatı gereği nesnelerle teması farklılaştı. Erkekler gücü ararken kadınlar zariflikte yoğunlaştı. Güçten zariflik doğacağını zannetti erkekler. Kadınlık fıtratı bundan faydalandı. En güçlü erkeği arkasına sakladı. Yaşam böyle devam edip geldi. Erkeklerle kadınlar nesneler üzerinden hep birbirini denedi.

Özne iken insanoğlu cinsiyet ayırımıyla nesneler üzerinde bir hayli üzüntü doğurdu. Bu didişme öğelerin yerini değiştirdi. Nesne iken madde insanın zaafıyla özne oluverdi.

Hayaller ülkesinden zaaflar memleketine gelince insan öğeler yer değiştirmemeliydi. İnsan da bunu bütün benliğiyle bilmeliydi. Neylersin. İnsanın aslı unutkanlık olmasaydı bu zaaflardan insanlık doğar mıydı.

Nesneler özne olmayı garantileyince yarışa başladılar. Hangimiz en gözde özne oluruz diye insana yaklaştılar. Kimisi yürek ferahlattı. Kimisi dudak uçuklattı. Kimisi yerin üzerinden seslendi. Kimisi de toprağın altından bir nara atıverdi. İnsanoğlu bütün bu yarışın içinde hayrette kaldı. Ne yapacağını yıllarca sonra anladı. Kimi nesneler insan dedi. Kimileri kadın. Kimileri de erkek. Bütün bu nesneler içinde;

-Bir ben hepsinden öndeyim ve her ikinizi de kendimde birleştiririm sesi geldi derinden...

Hüzün de bende sevinç de bende. Güç de ben de zaiflik de bende. Savaşları da ben çıkarırım. Barışları da ben getiririm. Ben insana hürriyeti getirdiğim gibi esaret de benim özümde saklıdır. Bütün dillerde olduğum gibi bütün bedenler de beni arzular. Varsa da ben. Yoksa da ben. İster hayalinizdeki ülkenin geleceği ister yaşadığınız yerin. Ben ki bütün çatışmanın gerçeği...

Bu gizemli nesnenin sesi insanoğlunu ürküttü. Lakin denetimsiz arzu insanda çoktan peyda olmuştu. Bütün çatışmalar bu nesneye malik olmak için çıktı. Aileler bile evliliklerde en evvel bu şartı sürdü ileriye. Herkes imkanınca kabul etti bu durumu. Nihayet yıllar eskitemedi bu nesneyi. Kadının zerafeti erkeğin gücünü yendi.

Nice isimlerle yad edildi bu nesne. Kadınların bedenlerinde, erkeklerin zihninde, devletlerin merkez bütçelerinde. İnsanoğlu nahif ve nazik haller aldıkça bu nesne de beraberinde estetikleşti. Her millete göre bir isimle anıldı. Hepsinin ortak adı altındı. Çok şeyler söylendi adına. Nihayet karar verildi beşi bir arada. Beşi birlik. Beşi bir yerde. Beşi aynı yerde. Beşi boyunda. Beşi ard arda. Sonunda beşi birlikte yarin boynunda.

Nesne bu cazipliğiyle insanı hep meşgul etti. Sanki gerçek sevgili beşi bir arada ve onun boynunda olan güzel kadının ta kendiydi. Çok mücadele edildi beşi bir arada için. Toprağın altından çıkarıldı. Sonra sevgilinin boynuna kondu. Bir müddet insan kendini bununla avuttu.

Yıllar geçti ve sevgili artık değişti. Beşi bir aradanın verdiği neşe de kesildi. Ancak insan beşi bir aradadan vazgeçemiyordu. Nesnenin hakimiyetinden de kurtulmak istiyordu.

İnsan fiziğe takıldı. Ötesini ıskaladı. Hep aynı mırıldayışla yol aldı. Beşi bir yerde olmazsa olmaz. Aslında bu mırıldanış aynı zamanda bir fıtrat haykırışıydı. Nesnenin baskısında kurtulma hakiki öznenin nazarına takılma arayışıydı.

İlk insandan son insana kadar inilti hep böyle geldi. Nesnenin bu ezici tahkirinden kurtaran asıl beşi bir arada ne olmalıydı. İnsan bunu nasıl anlamalıydı.

Evet beşi bir arada. Sabah hayata gözünü açıp akşam yaşama kapayınca insanın bu yeni beşi bir aradası elbette bütün sıkıntılarına çözüm ve sevinçlerine de ayna olmalıydı. Hiçbir fark gözetmeden. Herkesin ulaşabileceği bu gerçek beşi bir arada ne olmalıydı.

Evet bir gün insan yaşamında bir aradır. İnsan bu ara içinde nesnelerin tahakkümünden yorulur. Nesneler karşısındaki yorgunluğunu gidermek ister. Hakiki öznenin önünde eğilen kula asıl beşi bir arada hediye edilir. İnsan da irkilir ve kendine gelir. Artık maddenin tahakkümü altında ezilmeyecektir. Günde beş defa beşi bir arada ile Mevla'yı bulur.

Bu beşi bir arada ile huzura kavuşan insan döner mazisine bakar. Nesne olan beşi bir arada için bütün çektikleri hatırına gelir. Sararmış nesnenin yokluk hüznü artık Rabbin huzurunda sevince dönüşmüştür. Yeniden bir bahar yaşar. Mazisine bir sünger çeker. Her daim bu yeni beşi bir arada insana huzur verir.

Bu beşi bir arada kulluk için bir merdiven oluverir. İnsan da gerçek amacına ulaşır. Nesne olan beşi bir arada göğüstedir. Hatta bazen de saklayıvermek için ortada yoktur. Bu yeni beşi bir arada ise güzelliğiyle her daim bedenin her yerindedir. Hatta ölünce insan, hakiki sevgiliye kavuşmak için baştaki suallerden biri de bu beşi bir aradan gelir.

Evet beşi bir arada sadece bir gün denen andadır. Mekan bir kişilik seccadedir. Ve dahi insan ile Allah arasındaki en ulvi münasebettir.

Her gün bu beşi bir arada ile Hazreti Mevlana'nın dediği gibi insan namazda kıyama durunca ELİF olur. Rükuya eğilince DAL olur. Secdeye varınca MİM olur. Bu şekilde namazı tamamlayınca ELİF-DAL ve Mu00ceM'den oluşan u00c2DEM olur. Yani ADAM olur.